Peygamber kardeşlerinin alnındaki nur
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Peygamber kardeşlerinin alnındaki nur
-
10-09-2019, 18:53:20
Peygamber kardeşlerinin alnındaki nur
Başlangıc itibarıyla zor ve ağır gelmesine rağmen dişinizi sıkıp sabretmeniz sayesinde zamanla abdestten oyle bir lezzet alırsınız ki artık onu gozunuzun nuru sayar ve hicbir şeye değişmezsiniz.
Secde ve abdest uzuvlarındaki emarelerle ondekilerden de onde olma ve otede Peygamber Efendimiz tarafından tanınma meselesi bir hadis-i şerifte şoyle bir mujdeyle anlatılmaktadır: Bir gun, Allah Resûlu (sallallahu aleyhi ve sellem), cennet koridoru diyebileceğimiz Baki' kabristanına gidip orada medfun bulunan kutlu insanları ziyaret etmiş; "SelÂm size ey mu'minler diyarının sakinleri! İnşaallah bir gun biz de size katılacağız." buyurmuştu. Daha sonra da "Kardeşlerimi gormeyi cok arzu ederdim." demişti. Bunun uzerine ashab-ı kiram, "Ya Resûlallah, biz, Senin kardeşlerin değil miyiz?" diye sorunca, Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Siz benim ashabımsınız; kardeşlerim ise henuz gelmediler; onlar sonra gelecekler." cevabını vermişti. Bunun uzerine sahabe efendilerimiz "Ummetinden henuz gelmeyenleri otede nasıl tanıyacaksın ya Resûlallah?" dediklerinde, o Şefkat Peygamberi şunları soylemişti: "Duşunsenize; bir adamın alnı ak ve ayağı sekili atları olsa ve onlar yağız ve doru atların arasında bulunsa, o adam kendi atlarını tanıyamaz mı? İşte benim kardeşlerim abdestten dolayı yuzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak gelecekler. Ben havzın başına onlardan once varacak ve tanıdıklarımı tutup yanıma alacağım." (Muslim, Taharet 39; İbni MÂce, Zuhd 36)
Keşke bu secde hic bitmese!
İşte, abdest hem bu dunya hem de oteler hesabına cok buyuk mukafatlar va'd etmektedir. Fakat, onun va'd ettiklerine ulaşmak icin aşılması gerekli olan bir sarp yokuş vardır. O yokuşun gecilmesi ise insanın iradesine bağlanmıştır. Demek ki, bu mevzuda kullara duşen vazife, ibadet konsantrasyonunu yakalama adına irÂdî bir cehd ve gayret gostermektir. Başlangıc itibarıyla zor ve ağır gelmesine, beraberinde bir kerÂhet bulunmasına ve bazen şartların cok elverişsiz bir hal almasına rağmen dişinizi sıkıp sabretmeniz sayesinde zamanla abdestten oyle bir lezzet alırsınız ki artık onu gozunuzun nuru sayar ve hicbir şeye değişmezsiniz. "Bismillah" deyip yola cıktıktan ve sabırla o sarp yokuşu aştıktan sonra onun oyle bir tadı, oyle bir lezzeti ve oyle bir şivesi ile karşı karşıya gelirsiniz ki, abdest ve namaz arası dokuduğunuz mekiğin hic bitmemesini dilersiniz. Şahsen, hata ve kusurlarımdan dolayı olsa gerek, abdesti ve namazı derinlemesine duyduğumu soyleyemem. Fakat, bazen bunlar sayesinde icime esip gelen ve meltem gibi butun benliğimi saran oyle bir ruh haleti oluyor ki tariften acizim. Benim oyle bir halet-i rûhiyeye liyakatim olduğunu hic zannetmiyorum; herhalde Rabbim "duyup ifade edeyim, dolayısıyla başkalarını da şevklendireyim" diye nasip ediyor. Size kasemle teminat veririm; bazen başımı secdeye koyduğum zaman icimden diyorum ki, "Keşke bu secde hic bitmese, alnımı yerden hic kaldırmasam!" Rabbimin huzurunda yuzumu yere surduğum o dakikalarda o hal uzere altmış sene durabileceğimi duşunuyor ve butun rûh u cÂnımla o Ânın hic bitmemesini istiyorum.
Evet, abdest, kulun diğer ibadetlere mÂnen ve rûhen hazırlanmasına ve bu ibadetlerden azamî verim elde etmesine yardımcı olan kıymetli bir vesiledir. Abdest almak isteyen kimse daha hazırlığa başlarken ona niyet ederse, hem abdestten hem de ona hazırlık icin yaptığı butun fiillerden dolayı sevap kazanır; cunku, bunların herbiri ibadete vesile olması cihetiyle bir ceşit ibadet olur. Diğer taraftan, abdestin, vucuttaki kinetik enerjiyi dengeleme ve insana streslerini yenme imkanı sağlama gibi bizim icin mahfuz ve musellem olan daha pek cok talî faydası da vardır ama mevzunun cercevesini aştığı icin onları başka bir fasla bırakmak herhalde daha uygun olsa gerektir.
__________________