Efendimiz, Peygamberlik vazifesini yuklendiğinde tek başınaydı. Halbuki başta onun amcası ve icinde yaşadığı toplum (Kureyş Kabilesi) olmak uzere o asırdaki butun ulkeler, O'na duşmandı. (Cunku Peygamberimiz, onların putlarını yıkmak ve Allah'ın dinini yaymak vazifesiyle ortaya cıkmıştı.)
Peygamberimiz, bu kadar duşmana ve yirmiuc sene boyunca bircok kereler suikasta (oldurulmek icin yapılan saldırılara) maruz kalmasına rağmen, ozel hic bir koruması olmadan mutluluk icinde yaşadı ve rahat yatağındayken Cennet'e uctu. Cunku Peygamberimizi koruyan, bizzat Allah'tı. Ve Kur'anda: "Allah seni insanlardan korur" buyurmuştu.
Peygamberimiz, yukarıdaki Âyetin nuzulunden (gelmesinden) sonra, kendisini korumak isteyen sahabilerine şoyle dedi:
"Artık benim icin nobet tutmanıza gerek yok. Cunku beni Rabbim koruyor"
Evet.. Allah, Efendimizi butun kÂfirlerin zulmunden ve duşmanlığından korudu.
İşte sayısız orneklerinden bazıları:
Kureyş Kabilesinin liderleri, bir araya gelerek Peygamberimizi oldurmeye karar verdiler. Bu iş icin, Kureyş toplumunu oluşturan her kabileden bir kişi katılacaktı. Sonunda Efendimizi oldurmek icin belirlenen iki yuz kişi, Ebu Cehil ve Ebu Lehep gibi hÂinlerin onderliğinde, Peygamberimizin evini kuşattı.
Efendimiz, yanında bulunan Hazreti Ali'yi kendi yatağına yatırdı, Kureyş'liler gelince evinden cıktı, yerden bir parca toprak aldı, etrafını saran Allah ve peygamber duşmanlarının yuzune attı. İkiyuz kişiden hicbiri O'nu gormedi. Aralarından cıktı gitti.
Onu evde bulamayan muşrikler, Peygamberimizin peşine duştu. Ancak Hira Mağarasının ağzını kapatan orumcek ağını ve guvercin yuvasını gorerek geri donduler.
Efendimiz, Hazreti Ebubekir'le birlikte Hira Mağarasından cıkıp Medine'ye doğru hareket ettiğinde, Kureyş Kabilesinin reisleri boş durmuyordu. Sonunda Peygamberimizi oldurmek uzere, Şureka adlı birini buldular ve ona buyuk miktarlarda mal ya da para vereceklerini soyleyerek Efendimizin peşinden gonderdiler.
Cok cesur bir adam olan Suraka, kısa bir sure sonra onların izini buldu. Ve uzerlerine gelmeye başladı. Hazreti Ebubekir, onun bu hÂlinden telÂşa kapılmıştı. Efendimiz, Hira Mağarasında da aynen soylediği sozleri tekrarladı:
"Uzulme!. Allah bizimle beraberdir."
Peygamberimiz, Sureka'ya baktığı anda, onun bindiği atın ayakları yere saplandı kaldı. Şureka, biraz sonra atını kurtardı. Ve onlara saldırmak isterken tekrar battı. Atın saplandığı yerden duman gibi bir şeyler cıkıyordu. Şureka, o vakit hic kimsenin Peygamberimize zarar veremeyeceğini anlayıp Efendimizden ozur diledi. Peygamberimiz affetti ve kendisine şoyle dedi:
"Git oyle yap ki, başkaları (peşimizden) gelmesin"
Sureka'nın donuşunden sonra Hazreti Ebubekir ile birlikte yoluna devam eden Peygamberimiz, bir cobana rastladı. Coban kendilerini tanımıştı. Hemen Kureyşli'lere koşarak onların nerede olduklarını bildirmek ve bu haber karşılığında da para kazanmak istedi. Ancak Mekke'ye ulaştığında, oraya ne icin geldiğini unuttu ve saatlerce duşunmesine rağmen bir turlu bulamadı. Mecburen geldiği yere donduğunde, vereceği haberi hatırladı ve bunun kendisine Allah tarafından unutturulduğunu
anladı.
* * *
Allah duşmanı Ebu Cehil, eline buyuk bir taş alarak: "Bu taşı, secdede iken Muhammed'in başına vuracağım" diye yemin etmişti. Namaz kıldığı sırada gizlice Efendimizin yanına yaklaştı ve taşı vurmak uzere kaldırdığında, elleri havada asılı kaldı. Hicbir şekilde kımıldayamıyordu. Peygamberimiz namazını kılıp oradan ayrılana kadar da o şekilde kaldı. Daha sonra elleri cozuldu ve normal hÂline geldi.
Ebu Cehil, Efendimiz'in bir cok mucizesine şahit olmasına ve O'nun tarafından bir cok kereler îmana davet edilmesine rağmen, hakikatlere karşı gozunu kapatmakta ısrar etti.
Ve kapalı gozleriyle de Cennet yolunu bulamadı.
* * *
Ebu Cehil'i ornek alan din duşmanlarından biri de, onunla aynı kabileden olan Velid bin Mugîre idi. O da, secdede olduğu bir sırada Peygamberimizi oldurmek istiyordu. Bir taş alıp Efendimiz'in bulunduğu yere (Kabe'ye) geldiğinde, birden gozleri gormez oldu. Kendi arkadaşlarının bile sadece seslerini duyabiliyordu. Efendimiz, namazını bitirip oradan ayrılıncaya kadar da gozleri acılmadı.
* * *
Peygamberimiz Gatvan Harbinde iken, Gavres adlı cesur bir kabile reisi, kimse gormeden Efendimizin arkasından sokuldu ve elindeki kılıncı, Peygamberimizin başının uzerine kaldırarak: "Seni benden kim kurtaracak?" diye sordu.
Efendimiz: "Allah!." diye cevap verdikten sonra, şoyle dua etti:
"Allahım!. Dilediğin bir tarzda onun hakkından gel" (yani nasıl istiyorsan, onu o şekilde zararsız hÂle getir)
Gavres, Efendimizin o duasından hemen sonra, sanki iki omuzunun arasına gaipten (bilinmeyen bir yerden) bir darbe yiyerek yere yuvarlandı ve elindeki kılına duşurdu. Peygamberimiz, onun kılıncını aldı ve havaya kaldırarak sordu:
"Peki şimdi seni kim kurtaracak?"
Gavres, korku ve şaşkınlık icindeyken, Efendimiz onu affetti. Ve dilediği yere gidebileceğini soyledi. Gavres, ruya goruyor gibiydi. Geriye donduğunde, bu işi neden başaramadığını soran kabilesine olup bitenleri tek tek anlattı ve şoyle dedi: "HÂdise boyle oldu. Ben şimdi, insanların en iyisinin yanından geliyorum."
Değerli kardeşlerim.
Peygamberimizin hayatı, buna benzer merhamet ve hoşgoru ornekleriyle doluydu.
O anda Gavres'i oldurup Cehennem'e gondermek, Efendimizin en tabiî hakkıydı. Ama O bir rahmet Peygamberiydi ve insanları Cennet'e cağırmakla vazifeliydi. Bu yuzden de onu bağışladı.
Kabilesine donen Gavres, insanların en iyisinin yanından geldiğini soylemiş ve belki de boylelikle bir cok kişinin İslÂmiyet'i secerek Cennet'i kazanmasına sebep olmuştu.
Peygamberimiz, can duşmanlarının bile Cehennem'e gitmesine razı değildi.
Cunku O, insanların en iyisiydi.
* * *
Saadet Asrının, Efendimizden sonraki en parlak siması olan Hazreti Ebubekir haber veriyor:
"Allah, Kur'andaki Tebbet Suresinde, İslÂm duşmanı Ebu Leheb icin: "Ebu Leheb'in elleri kurusun" buyurmuş, onun karısı olan Ummu Cemil'i de, Cehennem odunlarını taşıyan "Odun Hammalı" olarak tarif etmişti. Ummu Cemil bu Âyeti duyduğunda, bir taş alıp Mescid-i Haram'a (Kabe'ye) geldi."
Efendimiz, o sırada Ebubekir ile birlikte oturuyordu. Allah duşmanı kadın, Peygamberimizin hemen yanında durmasına rağmen sadece Ebubekir'i gordu ve sordu:
— Ya Ebubekir! Senin arkadaşın nerede? Ben işittim ki beni hicvetmiş (benimle alay etmiş). O'nu gorsem, bu taşı ağzına vuracağım.
Allah, Hazreti Ebubekir'in hemen yanında duran Peygamberler Peygamberinin, Ummu Cemil gibi bir Cehennem oduncusu tarafından rahatsız edilmesine elbette ki izin vermemişti.
* * *
Âmir ve Erbed adlı iki muşrik (putperest), bir plÂn yaparak Efendimizi oldurmeye karar verdiklerinde, Âmir şoyle dedi: "Ben O'nu meşgul ederken, sen vuracaksın (oldureceksin)."
Âmir, Peygamberimizle bir muddet konuşmasına rağmen, arkadaşı bu sure icinde hic birşey yapamayınca, ona sordu: "Neden vurmadın?"
Erbed: "Nasıl vurayım?" diye cevap verdi. "Ne zaman vurmaya niyetlendiysem, Muhammed'le benim arama sen girdin. Seni nasıl vuracağım?"
* * *
Uhud (veya Huneyn) Harbinde iken, Şeybe adlı bir kişi, Hazreti Hamza tarafından oldurulen amca ve babasının intikamını almak uzere gizlice Efendimiz'in arkasına sokuldu ve onu oldurmek uzere elini kaldırdığı anda; kılınc elinden duştu. Efendimiz ona baktı ve mubarek elini onun goğsune koydu.
Şeybe der ki: "O dakikada, benim icin dunyada O'ndan (Peygamberimizden) daha sevgili bir insan daha olamazdı."
Efendimiz, daha sonra ona şoyle buyurdu:
"Haydi git, harp eti."
Hazreti Şeybe, bu hÂdisenin sonunu şoyle anlatıyor:
"Ben gittim. Ve Peygamber Efendimiz'in onunde harp ettim. Eğer o vakit karşıma babam da cıksa, vuracaktım."
* * *
Sevgili kardeşlerim.
Sahabilerin Efendimizle konuşurken sık sık kullandıkları sevgi ifadelerden biri de: "Anam babam sana feda olsun ya Resulallah" şeklindeydi. Cunku onlar Peygamberimizi, hem kendi canlarını, hem de anne ve babalarını feda edecek şekilde seviyorlardı.
Diğer bir deyişle de, Peygamberimizi kendi canlarından daha fazla sevmedikce, iyi bir musluman sayılmayacaklarını cok iyi biliyorlardı.
Hazreti Şeybe'nin yukarıdaki hÂdisede soylediği son sozler de, bu gerceği dile getiriyordu.
Mekke fethedildiği gun, FedÂle isminde biri, oldurmek niyetiyle Efendimiz'in yanına geldiğinde, Peygamberimiz ona bakarak tebessum etti ve:
"Nefsinle ne konuştun? (icinden ne gecirdin?)" diye sorduktan sonra, kendisini bağışlaması icin Allah'a dua etti.
FedÂle, buyuk bir pişmanlık duyarak îmana geldi ve şoyle dedi: "O vakit, dunyada O'ndan fazla sevdiğim bir kişi daha olamazdı."
Yahudiler, oturduğu yerin uzerine yerleştirdikleri buyuk bir taşı Peygamberimizin uzerine yuvarlayarak O'nu oldurmeye niyetlenmişlerdi. Hazırlanan taş tam atılacağı sırada, Efendimiz, Allah tarafından oradan uzaklaştırıldı.
__________________
Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in korunması ile ilgili mucizeler (Mutlaka Okuyunuz!)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in korunması ile ilgili mucizeler (Mutlaka Okuyunuz!)