ic gudu mu? ilahi program mı?


Dakikada yuzlerce mantık işlemi yapan, binlerce bilgi unitesi depolayabilen bilgisayarlar gunumuz insanının en fazla dikkat ve hayranlığını ceken yeniliklerden biridir. Fakat şunu hatırdan cıkarmamalıdır: "Hic bir zaman, hicbir bilgisayar kendi kendine duşunmez. Onun duşunmesi demek, uzmanlarca hazırlanmış emirleri izlemesi ve gereken işlemleri otomatik olarak yapmasıdır." Hangi işlemi nasıl ve ne şekilde yapacağı uzmanlar tarafından tespit edildikten sonra, bu bilgiler bilgisayar hafızasına yerleştirilir. Daha sonra bilgisayar, dakikanın binde biri gibi bir zamanda, cozulecek problem icin luzumlu bilgiyi hafıza kısmı icinden bulur, cıkarır ve luzumlu matematik-mantık işlemlerini yaparak kontrol edip neticeyi gosterir.

Elektronikte olduğu gibi, tabii ilimler sahasındaki araştırmalar da derinleşmiştir. Bunun neticesinde canlılar alemindeki goz kamaştırıcı sırlar, duşunebilenleri adeta buyulemektedir. Isısı kutup soğuğu ile tropikal bolgeler sıcağı arasında değişen her yerde karlı tepelerden tutun da okyanusların derinliklerine varıncaya kadar dunyanın her koşesindeki butun hayvanlarda gorunen hayat faaliyetleri araştırmacıları hayrete duşurmektedir. Bir arının, yuvasını en dakik ve ince mimari hesaplara gore yapması, bir orumceğin, ağını en sağlam şekilde ormesi, termit boceği ordularının gokdelenlerini inanılmaz mukemmellikte inşa etmesi, bir tırtıl sineği veya bir sivrisineğin operator doktor gibi calışması karşısında hayret etmemek mumkun değil gercekten. İlk bakışta şuurlu davranış hissini veren bu tarz hareketler, aslında organizmalarda veraset (kalıtım) yoluyla nesilden nesile gecmektedir.

Tıpkı goz rengi, vucut yapısı, kanat şekli.. vs. gibi bir karakter olup, sonradan kazanılmış değildir. Mesela: yumurtasından henuz yeni cıkmış ufacık orumcekler, tamamen duzgun orulmuş ağlarını dokumayı, annelerinin nasıl yaptığını gormedikleri halde aynı işi aynı mukemmellikle başarmaktadırlar. Bu mukemmellik insanı hayrete sevk edecektir. Hayret ise hayranlığa... Hayranlık hissedecek olgunluğa varamamış olan kimseler, cevrelerindeki mukemmellikleri basitleştirmek arzusu icindedirler
.
Fikirler arzuların uzerine binince, harikuladeliklere basit bir isim verilerek geciştirilmektedir. Derinlemesine duşunmeyi engellemek icin kullanılan bu basit ve soğuk kelimelerden biri de "icgudu"dur. Bu konudaki duşuncesini Wolfgang Bechtle, şu cumlede ozetliyor: "İcgudu kelimesini kullanmayı sevmem. Bu kelime daha cok insani bir gurur ifade etmekte, hayrete duşmemizi engellemektedir." Pek cok şuursuz hayvanların birkac gun icinde ortaya koyduğu eserler, yıllarca ilim tahsil etmiş ihtisas sahibi ilim adamlarını geride bırakmaktadır. Hayvanlar olcup bicmeyi, statik hesaplarına uygun şekilde yuvalarını inşa etmeyi, duşunmeden, otomasyon olarak yapmaktadır. Aynen bir bilgisayar gibi, kafasının icindeki bolumde programlanmış emirleri takip etmekte ve yapılması icap eden işleri programa gore en ustun şekilde uygulamaktadırlar. Orumcek, mimarlık fakultesini bitirmemiştir. Tırtıl sineğinin cerrahlık oğrenimi yapmasına imkan yoktur. Arı geometri ilmini tahsil etmemiştir. Fakat buna rağmen, butun bu ilimleri biliyormuşcasına hareket etmeleri, ancak bu hayvanların dunyaya gonderilmeden once, onların dunya şartlarına gore programlanması ile izah edilebilir. Otomasyon Sistemi İlahi sevk ile hareket eden hayvanları, otomasyon sistemi ile calışan fabrikalara benzetebiliriz. Fabrikadaki otomasyon sistemi insan eli ile duzenlenmekte ve bilgisayarların yapacakları işlemlere gore programlanması yapılmaktadır. Sistem bu tarzda duzenlenirken, bilgisayarın, nerede, hangi işlemin yapılması icin ne ceşit emirler vereceği ayarlanmaktadır.

İmalat hattı uzerinde akış cereyan ederken, bilgisayarlar her an "Bilgi Alış-Verişi"nde bulunmaktadırlar. Alıcı verici telsizle konuşur gibi, işlemi yaptıktan sonra geri merkeze, — Ben şu işi yaptım. Tamam, dercesine bilgi iletmektedir. Bu anda kontrol unitesi harekete gecmekte ve yapılan işlemi bir kere de o kontrol etmektedir. İşlemde bir hata olduğu anda kontrol unitesi: — Burada hata var. İşlemi geri ceviriyorum. Tamam, der gibi merkeze haber vermektedir. Herhangi bir hata olmadığı anda, butun bilgileri toplayan genel merkez, — İşleme devam, emrini vermekte ve sistemin calışması da boylece surup gitmektedir. Butun işlem ve kontrollerin, bilgisayarlar tarafından yapıldığı, "imalat hattı" yanında calışan hicbir insanın bulunmadığı sistemlere "Full Otomasyon" sistemi denilmektedir. Full Otomasyon sistemi ile calışan bir fabrikaya giren bir insanın takdir ve hayranlık hislerinin coşmaması mumkun değildir. "Seri uretim", "yukleme", "boşaltma", "taşıma".. vb. fonksiyonların hic insan eli değmeden zincirleme olarak yapıldığını gordukten sonra butun bu fevkalade faaliyetlerin daha onceden hafızada programlandığını duşunecek ve o programcıyı icinden tebrik edecektir. Cunku, nerede, hangi işlemin yapılması icin ne ceşit emirler verileceğini şuursuz madeni cihazların programlayamayacağı acıktır. Ayrıca otomasyon sisteminin bir gayeye yoneltilmiş olması, her ne kadar fabrikada yonetici gorunmese bile, yoneticinin varlığını ortaya koymaktadır. Kim Programlamış? Bir arı, bir orumcek, bir tırtıl, topraktaki maddeler ve suyun belirli bir kompozisyonundan teşekkul etmiştir. Ne arı, ne orumcek ne de diğerleri akıl ve ilim sahibi değildir.

Organizmada yer alan su ve topraktaki hicbir elementin de ilim ve akıl sahibi olduğunu kabul etmek, zaten mumkun değildir. Yalnız insanlarda ilim tahsil etmek ve ilmin ışığında akıl yurutebilmek kabiliyeti vardır. Fakat şu da kesindir ki, belirli konularda hayvanlar akıl duzenine insanlardan daha cok yakındır. Adeta insanlardan daha akıllıca hareket etmektedirler. Mesela; ortalama 36 gunluk omru olan arı, bazı Profesorlerin yanıldığı hesapların tatbikatını şaşmaz bir doğrulukta yapmaktadır. Termitler termitaryum denilen gokdelenlerini inanılmaz mukemmellikte inşa etmektedir. Butun hayvanların kainat ile olan munasebetlerindeki ahengi sağlayacak program en mukemmel şekilde hazırlanmıştır. Hayvanların belirli hayat devrelerinde gorulen bizi durup duşunmeye sevk eden icraatların programlanmasını acaba kim yapmıştır? Hava mı? Su mu? Toprak mı? Kendileri mi? Yoksa ilmi ezelden ebede uzanan , nihayetsiz kudret ve rahmet sahibi olan Allah mı? Full Otomasyon sistemi ile calışan bir fabrikanın programlayıcısını tebrik eden her akıl sahibinin, yeryuzundeki sayısız hayvanların akıllara durgunluk veren harika faaliyetlerini programlıyan Allah`ı tekbir ve tazim etmesi gerekmez mi? Akıl ve ilimden uzak hayvanların alimane, dahiyane icraatları icgudu-dışgudu gibi kelimelerle değil, ancak ilahi program ile izah edilebilir.

makaleden alınmıstır

__________________