BİR YILDIZ KAYDI: SEYDA MOLLA İBRAHİM K.S.

Gavs-ı Sani Hazretlerinin kendisinden bahisle “Bu civarda onun gibi bir alim yoktur.” buyurduğu Seyda Molla İbrahim gectiğimiz ay vefat etti.İlme adanan bir omrun, 5 Aralık Carşamba gecesi Adıyaman Devlet Hastanesi’nde son bulması, bizlere bu hadis-i şerifi bir kez daha hatırlattı.Bizleri bu mubarek insanların şefaatlerinden mahrum etmemesi duasıyla, kendisine Cenab-ı Hak’tan rahmetle birlikte, yakınlarına, ilim ve maneviyat alemine başsağlığı diliyoruz.

Erken Başlayıp Erken Meyve Veren İlim Hayatı

1933 yılında Batman’ın Hasankeyf koyunde dunyaya gelen Seyda Molla İbrahim, Hasankeyfli Seyda Molla Muhammed’in oğludur. Kendileri Hz. Omer r.a. Efendimizin soyundan gelirler.

Seyda Molla İbrahim, 5-6 yaşlarında babasının yanında ilim tahsiline başlamıştır. Kur’an-ı Kerim ve temel dini bilgileri babası Seyda Molla Muhammed’in yanında oğrenmiştir. 12 yaşına geldiğinde yine alim olan amcası Seyda Molla Omer’in yanında tedrisata başlamıştır. Sonraları başka koylerde değişik alimlerin yanında tahsiline devam etmiştir. Siirt’in Zokayd koyundeki Şeyh Alaeddin el-Ohi’nin halifesi Şeyh Cuneyd’in, ardından Bosark koyundeki Seyda Molla Fahri’nin, son olarak Seyyid Molla Şerif el-Fırsafi’nin yanında ilim tahsil etmiştir. (Allah cumlesine rahmet etsin ve sırlarını mukaddes kılsın.)

Tedrisatını 1951 yılında tamamlayıp, icazetini 18 yaşında daha sakalı dahi cıkmamış bir genc iken, en son hocası Seyyid Molla Şerif el-Fırsafi’den almıştır. Daha birkac yıllık talebe iken hocasıyla birbirlerini teheccud namazına kaldırdıklarını zaman zaman sohbetlerinde dile getirirlerdi.

“Yaşlı Başlı Birini Bekliyorduk.”

Seyda Molla İbrahim’in icazet almasıyla birlikte, 55 yıl surecek olan ilim ehli yetiştirme ve hizmet donemi de başlamıştır. İlk olarak Siirt’in Baykan ilcesine bağlı Kelhok koyunde talebelerine ders vermiş, aynı zamanda koy hocalığı yapmıştır.

O sıralar henuz cok genctir. Bu yaştaki birisinin icazetini almış ve talebe yetiştiriyor olması pek alışılagelmiş bir şey olmadığından hayretle karşılanmış, kısa zamanda civardaki alimler arasında temayuz edip meşhur olmuştur.

Bir gun Mardin’in Cizre ilcesine Şeyh Seyda el-Ciziri’yi ziyarete gider. Cizre’ye vardığında yemeğini yer, cayı dergahta icmek uzere yola koyulur. Kendisini karşılayan Şeyh Seyda el-Ciziri’nin halifesi Molla Şehmuz, bu tanımadığı genc misafiri: “Fakih (talebe), hoş geldin!” diyerek buyur eder. Onlar sohbet ederken talebelerden birisi yemek getirmek uzere kalkar. Henuz misafiriyle karşılaşmamış olan Şeyh Seyda, talebenin yemek getirmeye gittiğini oğrenince: “Misafirimize yemek goturmeyin, o yemeğini yemiştir.” diyerek talebeyi yanına cağırır. Cay ve şeker cıkarıp “Bunları goturun ve onun cayını eksik etmeyin.” der.

Demlenen cay bitince Seyda Molla İbrahim’e cay isteyip istemediği sorulur. “Şeyh Seyda size misafirin cayını eksik etmeyin demedi mi?” diyerek, tekrar cay yapılmasını ister. İkinci demlik de bitince ucuncu kez cay demlerler. Bunun uzerine Halife Molla Şehmuz: “Sen bir hafta burada kalsan Şeyh Seyda’nın dergahında cay ve şeker kalmaz. Bir ay kalacak olursan Cizre’de cay ve şeker kalmayacak!” der. Bunun uzerine Seyda Molla İbrahim şu cevabı verir: “Şeyh Seyda belki de yurt dışından getirtiyor şekeri cayı… Siz onun emri ne ise onu yapın. Size cayı eksik etmeyin dediyse siz de eksik etmeyin.” Halife Molla Şehmuz bu cevaba şaşırır ve tanımadığı misafire nereli olduğunu sorar. Seyda Molla İbrahim: “Ziyaret (Veysel Karani) tarafındanım.” der. Halife Molla Şehmuz durumu sezer gibi olur ve: “Yoksa sen Seyda Molla İbrahim Kelhoki misin?” diye sorar. “Evet, benim.” der ve birlikte ayağa kalkar, birbirlerinin ellerini operler. Halife Molla Şehmuz: “Seyda Molla İbrahim ismi o kadar cok duyulmuş ki, bana geleceği soylenince karşımda uzun sakallı, cubbeli, kocaman sarıklı, yaşlı bir alim bekliyordum. Bizim kusurumuza bakmayasınız..” diyerek mahcubiyetini dile getirir.

Hem Zahir Hem BÂtın Eri

Seyda Molla İbrahim’in Kelhok koyundeki hizmeti sekiz yıl devam etmiştir. Buradaki hizmeti suresince koyluler tarafından cok sevilmiş, onların desteği ile pek cok talebe yetiştirmiştir. Bu koyde bir keresinde 40 talebeye birden icazet verdiğini kendileri ifade etmiştir.

Talebelerinden Elazığlı Seyda Molla Hayreddin’in ağabeyi anlatıyor:

Kardeşimim askerlik zamanı gelmişti. Durumu bildirmek uzere evimize askerler gelip kardeşimi sordular. Babam, kardeşimin evde olmadığını, nereye gittiğini de bilmediğini soyledi. Babam onun nerede olduğunu bilmiyordu ama ben biliyordum. Elazığ’dan trene binip Siirt’in Kurtalan ilcesine gittim. Oradan da Kelhok koyune gitmek uzere arabaya bindim.

Kelhok koyunun aşağısında bir yerde araba durdu. “Şu yukarıda gorunen koy Kelhok’tur.” dediler. Once koyun camisine vardım. İceride uc kişi oturuyordu. Yaşlı ve sarıklı iki ihtiyarın arasında bir de sarıklı genc vardı. “Acaba bunların hangisi Seyda(hoca)dır?” diye tereddutte kaldım. Neyse, ben şuracıkta oturayım. Bunlardan hangisi bana hoş geldin derse, bilirim ki Seyda odur. Yerime oturunca sarıklı genc bana hoş geldin dedi. O zaman Seyda’nın bu genc olduğunu anladım. Daha once kardeşimin hocası Seyda Molla İbrahim Kelhoki’yi hic gormemiştim. Fakat adını cok duymuştum, pek meşhur bir alimdi. Fakat bu kadar genc olacağını hic tahmin etmemiştim.

Sarıklı genc yanındaki iki ihtiyara diyordu ki: “Dun gece ruyamda bir genc benden altın istedi. Ben de altınım olmadığını soyledim. O genc bana, oturduğun minderin altında bir tane var, dedi. Minderi kaldırdım ki hakikaten bir altın var, alıp o gence verdim. Şimdi size soyluyorum, ruyamda gorduğum o genc işte bu misafirimizdir. Benden istediği altın ise Elazığlı Molla Hayreddin’dir. Buraya gelmesinin sebebi Molla Hayreddin’i goturmektir.”

Bu sozler beni hayretler icinde bırakmıştı. Gencecik, daha sakalı bile cıkmamış birisi hem alimdir, muderrislik yapar, hem de bu yaşta apacık keramet gosteriyor…

Orada bir sure misafir olduktan sonra, kardeşim Molla Hayreddin’i alıp Elazığ’a geri dondum ve kardeşimi askere gonderdik.

Gittiği Her Yer Bir Mektep

Cocukluğundan beri ilme, oğrenmeye cok istekli olan Seyda Molla İbrahim, kelhok koyunden sonra Diyarbakır’ın Huseyni koyune gitmiş, orada yedi yıl hizmet etmiştir. Sonra sırasıyla, Diyarbakır’ın Bismil ilcesinin Meara koyunde beş yıl, Silvan ilcesinin Feyra koyunde yedi yıl, yine Bismil’e bağlı Fedli koyunde dort yıl sureyle hizmet edip talebe yetiştirmiştir.

Nihayet 1995 yılının 18 Aralık gunu Adıyaman’ın Kahta ilcesinin Menzil koyune taşınmış ve omrunun geri kalan son 11 yılını, vefatına iki ay kalıncaya kadar burada gecirip talebe yetiştirmeye devam etmiştir.

İntisaplar ve Son Nokta

Seyda Molla İbrahim, genc yaşında Şeyh Muhammed Diyauddin’in yeğeni Şeyh Masum el-Nurşini’nin oğlu Şeyh Maşuk’a intisap etmiştir. (Cenab-ı Hak cumlesinin sırlarını mukaddes kılsın.)

Şeyh Maşuk kendisine halifelik teklif etmiş, o ise buna karşılık: “Emriniz başım ustune. Fakat halifelik alırsam talebelerimle o kadar meşgul olamam. Bu yuzden beni mazur gorunuz.” demiştir.

Şeyh Maşuk’un vefatından sonra Şah-ı Hazne’nin oğlu Şeyh Masum’un Halifesi Şeyh Muhammed Arapkendi’ye intisap etmiştir. (Cenab-ı Hak cumlesinin sırlarını mukaddes kılsın.”

Aynı şekilde bu mubarek zattan da halifelik teklifi almıştır. Fakat yine: “Hilafet ağır bir yuktur. Ben bunu kaldıramam. Lutfen beni mazur gorunuz.” diyerek kabul etmemiştir.

Şeyh Muhammed Arapkendi’nin vefatından sonra, Gavs Seyyid Abdulhakim’in oğlu ve halifesi Seyyid Muhammed Raşid Erol’a intisap etmiştir. (Cenab-ı Hak cumlesinin sırlarını mukaddes kılsın.)

Seyyid Muhammed Raşid Hazretlerinin vefatından sonra Gavs-ı SÂni Hazretlerine intisap etmiş ve nihayet 1996 senesinin Mart ayında O’ndan halifelik almıştır. (Cenab-ı Hak cumlesinin sırlarını mukaddes kılsın.)

Seyda Molla İbrahim icin ilim ve talebe yetiştirmek cok muhimdi. 16 yaşından beri rahatsız olduğunu ve o zamandan beri ilac kullandığını soylerdi. Fakat ders vermeye başladığı anda sanki butun hastalıklarından kurtulur, başka birisi olurdu. Onu ders verirken gorenler son derece sağlıklı olduğuna hukmederdi.

Ankara’ya tedavi icin son gidişinde, doktorlar akciğerlerindeki hastalığın arttığını, artık ders vermeyi bırakıp istirahata cekilmesinin uygun olacağını soylerler. Bunun uzerine Seyda Molla İbrahim şoyle der: “Şu doktorlara bakın hele! Ben hastayım, onlar hastaya ilac kullanmayacaksın diyorlar. Boyle şey olur mu!”

Vefatından iki ay oncesine kadar ders vermeye devam eden Seyda Molla İbrahim, 55 yıllık hizmet hayatından 1000’i aşkın icazetli talebe yetiştirmiştir. Cenab-ı Mevla ona rahmet etsin, sırrını mukaddes kılsın, omrunu hizmetine adadığı Kur’an-ı Hakim’i refik eylesin. Amin.

Huseyin Kalfaoğlu

Semerkand, Ocak 2007

__________________