Batı�daki algının aksine İslam coğrafyasında ortak bir Musluman kadın prototipi yok. Kulturel coğrafî farklar, mezhebî farklar ve İslam�ın değişen yorumları ve uygulamaları kadına bakışta farklılıklar ortaya cıkarmış. Mesela Sudan�da anaerkil kultur, kadın konusunda yumuşak bir soylemin benimsenmesine neden olmuş.
Musluman dunyanın kadınları ile ilgili olarak pek cok onyargı var. Ve biz de coğu zaman gerceği yansıtmayan bu onyargılardan payımızı alıyoruz. Ozellikle Batı�dan bakıldığında coğrafi ve kulturel farklılıklar gozetilmeden tek tip bir Musluman kadın karşımıza cıkıyor. Erkeğine kole, baskı altında ve kuşatılmış. Peki burkaların, pecelerin, arkasında tasvir edilen bu kadın tipi ne kadar gerceği yansıtıyor? Bu onyargılar ne kadar doğru? Bolgesel coğrafi ve kulturel farklar bu kadınların hayatına, dinî yorumlara nasıl yansımış? Onlar dunyaya nasıl bakıyorlar? Kendi yaşadıkları sorunlar ile dunyanın gundemindeki kadın sorunları arasındaki farklar neler? Modern dunya ile uyum sağlamak istiyorlar mı? Onlerinde gorunen ve gorunmeyen duvarlar neler? Nasıl bir kadın ozgurleşmesi modelini benimsiyorlar? Dindar ve mod ern olmak arasında nerede duruyorlar? Bu sorulara cevap aramak uzere cıktığımız yolculukta her coğrafyada birbirinden farklı cevaplarla karşılaştık.
Uzun bir yol hikayesiydi bu, hazırlıkları iki yıl once başladı. Farklı coğrafyalarda zengin kulturler ve siyasi oluşumlar taşıyan ulkelere gitmeye ozen gosterdik. Kimi ulkeler kapılarını bize ardına kadar actılar, kimilerinde ise buradaki buyukelciliklerde başlayan engellemeler ve umursamaz tutumlarla karşılaştık. Yazışmaların sonunda cekim icin izin alamadığımız ulkelerden vazgectik.
Umman, Yemen, Sudan, Mısır, Lubnan, Suriye, İran, Malezya, Endonezya, Cezayir, Pakistan, Filistin ve Urdun�u kapsayan cekimlerimiz yaklaşık bir yılı aşkın bir sure icinde tamamlandı. Musluman dunyanın kadınlarını tanımak uzere cıktığımız bu yolculukta once kendi bilgisizliğimizi fark ettik; cunku bu ulkelerle ilgili elimizde bize ait hicbir kaynak yoktu. Ne yapılmış bir araştırma ne de bir calışma. Bu ulkelerin kadınlarını tanımak icin Batılı kaynaklara başvurmak zorunda kaldık. Bizim de Batılı kaynaklardan gelen bilgilerle beslenen onyargılarımız olduğunu fark ettik. Onları tanımaya calışırken bunlardan sıyrılmak zor oldu. Ne kadar sıyrılabildik doğrusu bilmiyorum. Ama denedik. Tahminimizden cok fazla şey oğrendik ve en fazla da bize ayak bağı olan onumuzde duvarlar oren kalıp yargılar oldu. Her yolculuk bir de ic yolculuk icerir aslında. Onlarla tanışırken kendimizi de fark ettik.
Bir yıl boyunca birbirinden farklı coğrafyalarda farklı kultur ve yaşayışlardaki 200�e yakın kadın ile buluşmak, ulkelerini ve onları tanımak ve bunları yazı ve goruntu ile paylaşmak icin yoğun bir emek harcandı. Sureyya Onal ile projeyi birlikte hazırladık, projenin koordinatorluğunu Aslıhan Eker yaptı.
Musluman dunyasındaki kadınların onunde duvarlar orulmuştu. Bir taraftan Batı�nın onyargıları diğer yandan kendi ulkelerinin baskıcı gelenekleri, yasaları, koşulları bu duvarların tuğlalarını oluşturuyordu. Bu araştırma Musluman kadınların dunyasındaki gorunen ve gorunmeyen engelleri anlamaya calışma cabasıydı. Bu nedenle koylerden saraylara farklı kesimleri temsil eden kadınların yaklaşımlarını kendi celişkileri icinde olduğu gibi yansıtmaya calıştık. Cok aşina olduğumuz kadın sorunları da vardı, cok yabancı olduklarımız da. Her ulkede kadın gundeminin başlıkları değişti. Kimi zaman onları colde burkaların ardında, develerini satarken, kimi zaman modern bir gokdelende uluslararası markaların yonlendiricileri olarak tanıdık.
Kadın ozgurleşmesi modeli maya tutmuyor
İslam coğrafyasında ortak bir Musluman kadın prototipi yok. Kulturel coğrafi farklar, mezhebi farklar ve İslam�ın değişen yorumları ve uygulamaları kadına bakışta farklılıklar ortaya cıkarmış. Mesela Sudan�da anaerkil kulturu, kadın konusunda yumuşak bir soylemin benimsenmesine neden olmuş. Evlerinde erkek hizmetci kullanan erkek-kadın ilişkilerinde rahat olan Sudanlı kadınlarla Arap dunyasının kadınları arasında cok fark var. Aynı şey Uzakdoğu icin de gecerli. Malezya, Endonezya anaerkil değerleri baskın ulkeler arasında. İslam�ın kadınla ilgili yorumları bu kulturel atmosferin etkisinde ortaya cıkmış. Cok eşlilik vb. uygulamalar var. Ama buna itirazlar da var. Kadınların boşanması defalarca evlilik yapmaları da bu ulkelerde son derece normal algılanıyor. Yer yer bu iki coğrafyada da erkeklerin ağzından bizim ulkemizde kadınlar daha cok capkındır sozunu duyduk ve cok şaşırdık.
Kadınların durumu ulkelerin genel siyasi yapıları ve koşullarından bağımsız ele alındığında sorunları anlayıp careler geliştirme konusunda yetersizlik ortaya cıkıyor. Ulkelerin kendi koşullarından bağımsız tek başına kadın ozgurleşmesinden ve gelişiminden soz etmek mumkun değil. Feodal yapıların surduğu, savaşın, yoksulluğun yaşandığı bolgelerdeki kadın sorunları sadece eşitlik ve modern dunyanın kadın hakları yaklaşımı ile cozulebilecek gibi değil.
Pek cok ulkede kadınlar modern dunyanın kadın sorunları tanımlarına fazla prim vermedikleri gibi onemsemiyorlar da. Coğu kadın icin ulkelerinin genel atmosferi icinde demokrasi, yoksulluk, savaş gibi pek cok sorunun icinde tek başına kadın sorunlarına yonelmek neredeyse luks bir urun tuketmek gibi. Hayatta kalmanın şiddet, aclık tehditleri altında mucadelesini veren kadınlara kadın-erkek eşitliği perspektifi bir hayli anlamsız kalıyor. Buradaki en dengeli mucadeleyi Filistinli kadınlar başarıyorlar. Ulkenin gundemiyle kadınların gundemini paralel yuruterek.
Feminizm bu ulkelerde cok da telaffuz edilmiyor. Ama Mısır, Malezya, Pakistan, İran istisna tutulabilir. Bu kavrama kendilerini yakın hisseden kadınların sayısı cok az. Bunların coğu da yurtdışında yaşamış veya eğitim almış kadınlar. En modern gorunumlu kadından bile �feministim� sozunu duymak neredeyse imkansız. Ama bu ulkelerde en feminist kadınlarda bile sıkca �biz Muslumanız� sozunu duyabiliyorsunuz.
Aile değerleri tum Musluman ulkelerde cok onemli. Ozellikle yoksul ve sosyal guvenlik sistemleri olmayan devletlerde aile bir anlamda sosyal guvenlik mekanizması olarak buyuk onem taşıyor. Musluman dunyanın kadınları kadın hakları mucadelesinin aileyi sorunların kaynağı olarak goren soylemine itiraz edip karşı cıkıyor. Aile değerlerini, kulturlerini ve dinlerini koruyarak kadın-erkek eşitliğini gercekleştirmek istiyorlar. Değişimin ve adaletli toplum yapısının karşısında en buyuk engeli baskıcı geleneklerı ve onlarla işbirliği yapan iktidarlar olarak goruyorlar.
Aile hukuku coğunlukla İslam hukukuna dayanıyor. Bazı ulkeler İslam hukukunun bugunun şartlarına uygun yorumlarını olcu olarak alırken bazı ulkelerdeki uygulamalar bugunun şartlarına uymuyor ve medeni hukuk, kadınların aleyhine sonuclar doğurabiliyor. Bu nedenle kadınların mağdur edildiği cok ulke var. Ozelikle boşanma konusunda Yemen, Cezayir, Pakistan kadınların en cok mağdur olduğu ulkeler. Sudan�da, Malezya�da, Endonezya�da bu konular sorun olarak yansımıyor.
Kadın orgutlerinin coğu iktidar kontrolunde
Musluman ulkelerin bircoğunda kadın sivil toplum kuruluşları hem var hem yok. Başkan eşleri, first lady�ler, hanedan mensupları kadın calışmalarına başkanlık yapıyor. Bu durum gercek sorunu yaşayan kadınlar ile kadın hakları icin mucadele verenler arasında bir koordinasyon sorunu cıkartıyor. Bir diğer problem de bu ulkelerin bazılarında demokratik yapılanmanın yetersizliği nedeniyle mevcut sivil kadın derneklerinden tek tip sesin �bizim ulkemizde her şey guzeldir� soyleminin cıkması. Gercek sorunlar masaustune gelip konuşulamıyor. Bu da cozum sureclerini etkiliyor. Ama tum olumsuzluklara rağmen kadınlar cok başarılı ve ulkelerinin değişim konusunda en buyuk dinamik gucunu onlar oluşturuyor.
Tum ulkelerde kadınların, dikte edilmiş cozum onerilerine karşı oldukları goruluyor. Kendi sorunlarına kendi koşullarına gore cozum oluşturmak ve bu şekilde desteklenmek istiyorlar. Hazır cozum recetelerini ulkelerinde uygulamak istemiyorlar. Bu ulkelerde kadınlar kendilerine ozgu kalkınma modelleri oluşturacak bir birikime sahipler. Sadece cesarete ve imkÂna ihtiyacları var. Dışarıdan gelen projelere şuphe ile bakıyorlar. Yabancıların kendilerini iyi anlayamadıklarını ve ihtiyaclarını kavrayamadıklarını soyluyorlar. Condoleezza Rice�ın gelip onlara kadın hakları dersi vermesini istemediklerini soyluyorlar.
Hicbirisi uzerlerindeki baskıları direkt olarak İslam�a bağlamıyor. İslam�ın yanlış yorumlarından kaynaklandığını ifade ediyorlar. Bu nedenle konu din değil dinin yorumundaki tutuculuk olarak ortaya konuyor. Aydın dinî otoritelerin azlığı, dinî fetvalar veren kurumların siyaset ve iktidar ile ic iceliği kadınları onceleyen dinî bir soylemin cıkmasını engelliyor. Ancak her şeye rağmen aydın din adamları var. Kadın hakları mucadelesinde din adamları ile işbirliği yapan Yemen�de, Pakistan�da kadın orgutleri var. Yemen gibi bazı bolgeleri ortacağ koşullarında yaşayan, sokaklarında kadın tuvaleti olmayan bir ulkede kadın haklarının yaygın olarak anlatımında din adamlarının katkısı buyuk.
İslam dunyasında cok başarılı kadınlar var. Sanat, siyaset, iş dunyası icinde her alanda onemli mevkideler. Bircoğu da gercek bir başarı oykusune sahip. Ancak hepsi burka-pece soyleminin arkasında kaybolmuş. Ve Batı medyasının secici algısı, İslam dunyasını yansıtan yanlış rol modellerin sunulmasına da sebep olmuş. Yanlış imajların guclenmesine de. İslam dunyasının gorunur kadınlar ya Batılılar gibi ya da tam tersi burkaların, pecelerin ardındaki kadınlar. Oysa bu dunyanın kadınlarının hem kendi kulturu ve dinine uygun rol model orneklerine ihtiyacı var. Kameralar sadece bu iki kadına odaklandıkca kadın sorunlarında bir aşama kaydedilemiyor. Cunku ikisi de rol model değil.
__________________
[MUSLUMAN ULKELERİNDE KADIN - 1] Ortak bir Musluman kadın prototipi yok
Dini Bilgiler0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- [MUSLUMAN ULKELERİNDE KADIN - 1] Ortak bir Musluman kadın prototipi yok