Stres ve İnanc



Amerika Birleşik Devletlerinin Pensilvanya Eyaletinin Roseto isimli kasabasında 1960 yılındayız. İtalyan asıllı Katolik Amerikalıların oturduğu bu kasabanın ozelliği kroner kalp hastalıklarının ABD geneline gore duşuk olması. ABD`de kalp krizinden olum oranı 1000 kişide 3,5 olmasına karşılık bu bolgede 1000 kişide sadece 1 olarak bulunmaktadır. Roseto`da ulser başta olmak uzere bir cok hastalık da, ulke ortalamasının altındadır. Bunun nedenini araştırmak icin geniş bir alan calışması yapılıyor. Beslenme alışkanlıklarından yaşam tarzına kadar pek cok değişken araştırılıyor. Ulke geneline gore tesbit edilen farklılıklar şunlar: Cadillac arabalar ve lukse duşkunluk, tuketim cılgınlığı daha az. Hızlı yaşantı tarzı benimsenmemiş. MuhafazakÂrlığa ve geleneklere onem veriliyor. Aile destekleri cok guclu, yaşlılar aile icerisinde cok buyuk saygı ve sevgi goruyorlar.

60`lı yılların sonunda değişkenler tekrar inceleniyor. 55 yaş grubunda kalp krizi olum oranı ABD geneline yaklaştığı gozleniyor. Değişen bir şey daha var, insanlar daha lukse duşkun, bireysellik ve bağımsız yaşama isteği bencillik boyutuna ulaşmıştır.

Bilimsel sonuc: “kulture bağlı destekleyici ozelliklerin değişmesi.”(1)

Kultur ve İnanc birbirlerini tamamlayan unsurlardır. Kulturu yaşam tarzına donuşturen şey de inanc gucudur.

STRES NEDİR?

İnsanın ic dengesini ve uyumunu bozan zorlama olarak tanımlanır. Fakat kedisi olduğu icin deprasyona girecek derecede incinebilir bir kişi, kimsenin dayanamayacağı bir acıya dayanabilmektedir. Bu nedenle stres kişiden kişiye değişebilen bir kavram olarak kabul edilmelidir.

Gunumuzde midesi yanan, başı ağrıyan, kalbi carpan, goğsu sıkışan, endişe ve tedirginlik icindeki insanlar, rahatsızlığı ile stres arasındaki ilişkinin genellikle farkındadırlar.

Stresin Kaynağı:


Bireyin herhangi bir uyarana verdiği anlam o uyarının stresor olup olmadığını kararlaştıracaktır. Bir kişi duşununuz hayatı cok seviyor ve olumden cok korkuyor. Birgun kalbinde bir carpıntı olur ve vucudunun bir tarafı uyuşur. Kalb krizi ihtimali veya felc gecirme korkusu icinde uyanmaya başlar. En buyuk sermayesi olan hayatı tehdit altındadır. Hekim hekim dolaşarak ikna olmaya calışmaktadır. Fakat evrenin sırlarını beş duyu ile cozemeyen pozitif bilim olum konusunda caresizdir. Yapılabilecek iki şey vardır:

1) İcki ve eğlenceyi yoğunlaştırarak devekuşu roluyle gerceklerden kacmak.
2) Gercek inancın verdiği teslim ve tevekkulle kadere sığınmak.

İnanctaki lezzet o kişi icin mÂnevî bir ilÂc gibi tedavi edici olmuştur.

Strese vucudun cevabı:

Gecici kısa sureli stresle uzun sureli tekrarlayan stresin bedendeki tesirleri farklı olmaktadır. Bir durum beyin tarafından alınır ve tehlike olarak değerlendirilirse stres reaksiyonu başlar. Beyinde kortizol ve betaendorfin hormonları bobrekustu bezinden Adrenalin maddesi salgılanır. Bu salgılar kısa ve gecici durumlarda dokuları koruyucu, uzun salgılamalarda ise hastalık yapıcıdırlar (hipertansiyon, ulser...)

Son yapılan araştırmalar tolere edilemeyen stresin vucutta savunma sistemini zayıflattığı, savunma sisteminin zayıflaması gizli ve bastırılmış onemli hastalıkların ortaya cıkmasına sebebiyet verdiği goruşunu doğrular niteliktedir. İran Şahı`nın, İsmet İnonu`nun, Nixon, Faruk Gurler`in siyasi kayıplarından kısa sure sonra ağır hastalıklara yakalanmalarında, yaşadıkları yoğun stresin buyuk rolleri olmuştur.

Stresi tanımak onu kontrol edebilmenin ilk adımıdır. Aşağıdaki belirtilerin bir kısmını kendisinde goren onunla baş edebilmek icin calışmaya başlamalıdır.

-Saldırganlık veya kayıtsızlık.
-Sıkıntı, gerilim hali, sinirlilik
-Neşesizlik, durgunlaşma
-Dinlenmekle gecmeyen yorgunluk
-Unutkanlık, korkulu ruyalar
-Karamsarlık, yalnızlık hissi
-Yersiz sucluluk duyguları
-Organik bir acıklaması olmayan: Ağız kuruluğu, uşume titreme, vucutta uyuşma, karıncalanma hissi; sebebsiz carpıntı soğukluk veya sıcaklık hisleri, baş ağrısı, baş donmesi, idrar sıklaşması, mide bulantısı, kusma, ishal, uyku ve iştah bozuklukları, konuşma guclukleri, uykuda diş gıcırdatma, gorultu ve sese karşı aşırı duyarlılık.

“Bu belirtiler 3 gunden fazla surerse hekime gidilmelidir.”

Diğer insanlara yardım edebilmek icin onlardaki stres belirtilerini bilmemizde fayda vardır.

Gittikce artan icki, sigara, hap kullanımı, kolay heyecana kapılma, ani patlamalar, ofke hali, yetersiz yeme icme, cocuksu tepkiler, huzursuzluk, gereksiz riske girme, eleştiriye aşırı duyarlılık.(2)

DEĞİŞEN YUCE DEĞERLER

Ergenlik donemine yaklaşmış bir genc duşununuz kimlik duygusu gelişmek uzere ve idealleri ile ozdeşim kurmaya başlayacak. Bu gencin onune sunulan Batı tarzı yaşantı biciminin onerisi ile bu genc diyecektir ki: “Zengin olmalıyım, meşhur olmalıyım, dunyaya bir defa geliyorum hayatın tadını ckarmalıyım, evim, arabam, kız arkadaşlarım olmalı, kimse bana karışmamalı.”

Ego idealinde hedef değer olarak bu oneriyi benimseyen gencin hayatını şu davranış ve duşunce kalıpları şekillendirecektir:

“Amacıma ulaşmam icin en onemli aracım paradır”
“Toplumda beğenilen, kabul goren kişiler para gucu olanlardır.”
“Parasız rahat yaşamak mumkun değildir.”
“Parası olan nasıl kazanırsa kazansın saygın duruma gelmektedir”

Bunlar gibi kabul goren gunumuzde on plana cıkarak değişen değerlerin hem bireysel hem toplumsal sonucları olacaktır. İnsanlar farkında olmadan bir yarışma ortamında kendilerini bulmaktadırlar.

Bireyler daha bencil, cıkarcı ve tuketim cılgını hÂline gelmektedir. Sevgisiz ve acımasız insanlar daha başarılı olabilmekte, insanlar zengin olabilmekte ama mutlu olamamaktadır.

Batı tarzı yaşantı biciminde tahtından inen yuce değerler;

“Emek, calışmak, durust olmak, insanlara faydalı olmak, iyilikte yarışmak, yardım sever olmak, kavgacılığı değil acıma duygusunu on plana cıkarmak, tuketim cılgınlığı değil yetinme duygusu” değil midir?

Bugun batı toplumlarında istatistik neticelere gore stresin ve depresyonun anlamlı bicimde artışında yuce değerlerin geri plana itilmesinin rolu yok mudur?

İnsanlardaki dizginlenemeyen hırs, beklenti duzeyinin yukseldiği kişinin gucunu aştığında ne kadar varlıklı olursa olsun fakir konumuna duşer ve boylece onlenemez stres başlar. Yetinme duygusu ne buyuk şans ve zenginliktir.

İNANCLARIN ROLU

Yirmi birinci yuzyıla doğru hızla yol alan dunyamızda ozon tabakasının delinmesinden cok cevreyi kaplayan kabul edilebilirliğin cok ustundeki stres atmosferlerinin onemi gundemimizdedir.

Batı bilim adamları insanları hem zengin ve hem mutlu yapabilmek icin buyuk araştırma projeleri yurutmektedirler.(3)

ABD Morrishtown Stres Tanı ve Tedavi Merkezi muduru Dr. William Rosenblatt, yapılan uzun araştırmaların sonuclarını şoyle ozetlemektedir: Evli insanlar bekÂrlardan, dengeli beslenenler beslenme bozukluğu olanlardan, icki ve sigara kullanmayanlar tiryaki ve alkoliklerden, spor yapanlar hantal insanlardan, sağlam dinî inanca sahip olanlar inancsızlardan daha az strese maruz kalmaktadırlar.
İnanan insanın en onemli sığınağı duadır. (1) yaşında bir cocuk duşununuz, en mutlu anının ne olduğu sorulduğunda konuşa bilse herhalde şunu soyleyecektir: “Herhangi birşeyden hatta annemden korkup onun kucağına sığındığım andır.” İşte insanda dua ile yalnız olmadığını anlayacaktır.

Duanın uc onemli psikolojik faydası vardır:

1. Problemlerini kelimelerle ifade etmeye imkan verir. Problemin karışık ve belirsizlikten kurtulmasına yardım eder.
2. Dua kişiye yukunun paylaşıldığı, yalnız olmadığı duygusunu verir. En caresiz ve umitsiz durumlarda her şeyi duyan, her şeyi bilen ve gucu yeten bir kudrete inanmak, sığınmak ve guvenmek o kişiye sakinlik ve huzur verir. Guven duygusunun gelişmesine ve korkularını yenmesine yardımcı olur.
3. Caresiz kişi pasiftir, bir şey yapamaktadır. Boylece “yapmak” konusunda bir adım atmış olur.(4)



KAYNAKLAR

1. Baltaş A., Stres ve Başa Cıkma yolları, 6. Baskı, Remzi Kitabevi İst. 1988, s. 96-97.

2. Tarhan N. Kendi Stresini Yenmede Koruyucu ve Tedavi Edici Teknikler, (Ed: Tarhan N: Stres ve Hastalıklar, İst. Gri Ajans, 1990 s: 85-100

3. Fisher S. Life Events, Stress, and İllness (Ed Cooper C.L.Handbook of Stress, Medicine and Health. CRC Press, Inc. Florida, 1996 s:121-177.

4. Woloerg L.R. The Technique of Psychoterapy, vol:2. Fourth edition Grune And Strattan. Inc. Philadelphia. 1988 p:965-1061, 1522





Nevzat Tarhan (Prof.Dr.)

__________________