Kur'an-ı Kerimde “Kalpler ancak Allahın zikriyle tatmin olur.” buyrulmaktadır. Zikirden kasdedilen nedir? Kalbi nasıl tatmin eder ?
Gunluk hayatımızda, yer yer, “falanın kalbi bozuk” yahut,“filÂnca kalp ameliyatı gecirmiş” gibi sozler ederiz. Bu konuşmalarımızda, kalbi, iki ayrı mÂnÂsıyla kullanırız. Bunlardan biri maddî, diğeri ise mÂnevîdir. Bir başka ifadeyle, biri zÂhirî, diğeri bÂtınî...
Her ikisinin de aynı isimle yÂd edilmesine değişik acıklamalar getirilmiş. Bunlardan birisine gore, insan ruhunun bedenle ilk alÂkası kalpte başlıyor. Bir diğerine gore, kalbe bu ismin verilmesi mecazdır: “Maddî kalbin bedendeki rolu ne kadar onemli ise, mÂnevî kalbin de insanın ruhî hayatında oyle buyuk bir vazifesi vardır.” Bazı zÂtlar da, kalbi, ruh mÂnÂsında kullanmışlardır.
Maddî kalp, bedenin her yanına kan ulaştıran ve dakikada ortalama beş kilo kadar kan pompalayan harika bir cihaz. Bu kalp butun bir kÂinata muhtactır. KÂinat fabrikasında kan uretilecek ki kalp de o kanı bedenin her koşesine pompalasın. KÂinattan insanı suzen ve insan fabrikasında gıdaları ete, kemiğe, kana, iliğe ceviren bir kudret, o kalbi calıştırmakta ve o kanı bedenin her koşesine sevk etmektedir.
Evet, kalbin zÂhiri butun kÂinata muhtac. Ve kalp bu hÂliyle Allahın Samed ismine Âyine. Maddî kalbin kÂinata ve icindeki eşyaya olan ihtiyacını, ancak her muhtacın ihtiyacını goren ve hicbir şeye muhtac olmayan Allah yerine getiriyor, Samed isminin tecellisiyle... Kalp bu yonuyle bir ağactan, bir cicekten pek fazla ileri değil. Onlar da kÂinatın her şeyine muhtac. Onlar da bu ihtiyaclarının gorulmesiyle Samed ismine ayna oluyorlar.
Kalbin bÂtınına gelince, samediyete asıl Âyine o... “BÂtın-ı kalp Âyine-i sameddir.”
Bu hakikati: “Kalpler ancak Allahın zikriyle mutmain olur.” Âyet-i kerimesi ders verir.
Bedendeki her organın kendine gore bir ceşit tatmini soz konusudur. Goz gormekle, kulak işitmekle tatmin oluyor. Dilin tatmini tat ile, mideninki gıda ile. Kalbin ise en buyuk ihtiyacı, iman.
Ben kimin mahlûkuyum? Şu Âlem kimin mulku? Bu dunyada kimin misafiriyim? Daha sonra nereye gideceğim? Beni misafir eden zÂt, benden ne istiyor? İşte kalbin bÂtını, bu gibi soruların cevaplarıyla tatmin oluyor. Onun talebi marifetullah (Allahı tanıma) olunca, elbette, samediyete en buyuk Âyine o olacaktır. Diğer mahlûklar bu kÂinatın maddesine muhtac. O ise, bu Âlemin sahibini tanımaya, bilmeye, Ona iman ve itaat etmeye muhtac.
Bunu anlamayan ve kalplerinin gıdasını ihmal eden insanlarda, bu ihmÂlin peşin cezası olarak, hemen huzursuzluk, sıkıntı, tatminsizlik, korku, endişe gibi hastalıklar kalbi sarar.
Midenin aclığını elbisenin guzelliği, yahut gomleğin kalitesi gideremiyor; o ancak rızık istiyor. Kalbin boşluğunu da hicbir rutbe, hicbir ictimaî makam, hicbir beşerî teveccuh ve hicbir fÂni hedef doyuramıyor.
Kalbin Rabbi, onun ancak zikirle tatmin olacağını bildiriyor bize.
Nedir zikir?
Kelime mÂnÂsıyla hatırlama. Allahı hatırlatan her hÂdise, her levha, her ilmî eser birer zikir vesilesi. Kalp, bir fabrika, bir saray, bir misafirhane olan şu muhteşem kÂinatın ancak Allahın emir ve iradesiyle var olduğunu bilmekle tatmin olur.
Beden ruhun hanesi ise, kÂinat da onun şehridir. Kalp hem bu haneyi sever, hem de o şehri. İkisini de Allahın mulku bilir. Onun kutsi sıfatlarının butun eşyayı ihata ettiğine inanmakla hem bedende rahat yaşar, hem kÂinatta. Bedeni de huzurla terk eder, kÂinatı da. Cok iyi bilir ki, bunların ikisi de kendi mulku değildir. Boylece ikisinden de gecer, onların hakiki sahibine iltica eder. Dileyeceğini Ondan diler. Hicbir hÂdiseden sarsılmaz, hicbir musibetten korkmaz. Cok iyi bilir ki, mutlak kudret ve irade ancak Allahındır. Onun izni olmadan ne karınca bir adım atabilir, ne hava deprenebilir, ne kan deveran edebilir, ne guneş ışık sacabilir.
İşte kalp bu iman ve bu marifet ile tatmin olur.
Yediğimiz bir meyvenin ne rengi, ne guzelliği, ne kokusu, ne tadı kalbe ulaşır. Ve kalp bunların hicbiriyle tatmin olmaz. Ama, insan o renge hayran kaldı mı, o nimete minnettarlık hissetti mi, o tada meftun oldu mu, işte o zaman bu mÂnÂlar kalbe yerleşir. Bu hayret, şukru getirirse kalp gıdasını almaya başlamış demektir.
Kalp, bu kÂinatın ozuyle beslenir, mÂnÂsıyla ilgilenir. Onun işi bu Âlemle değil, onda tecelli eden ilÂhî isimlerledir. Goz elmaya bakarken, kalp onda tecelli eden Allahın isimlerine nazar eder ve ancak boyle bir nazarla tatmin olur.
__________________
Kalpler ancak Allahın zikriyle tatmin olur
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Kalpler ancak Allahın zikriyle tatmin olur