"Efendim, Mujdecim,
Kurtarıcım, Peygamberim!
Sana Uymayan Olcu
Hayat Olsa Teperim"
N. F. Kısakurek
“Ey ehl-i kitap ! Resûlumuz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz bircok şeyi acıklamak uzere geldi; bircok (kusurunuzu) da affediyor. Gercekten size Allah'tan bir nur, apacık bir kitap geldi..”(Maide:15)
Selam olsun kutlu mekanda ebedi olan sevdaya ,
Selam olsun kutlu mekanını paylaşan gonullere,
Selam olsun kalabalıklarda hep yalnız olan hicranlı yureklere,
Selam olsun. Selam olsun gonuldeki sultana dost!...
Bu oyle bir nur ki mutlak sevgi, mutlak itaat gerekmektedir. Bakınız ilahi hukumlerden birkac tanesini paylaşalım siz kıymetli gonullerle, umudum odur ki daha iyi ışık olacaktır bizlere:
“Resulum! Onlara soyle: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve gunahlarınızı bağışlasın.”(Al-i imran:31) Hakk’ın rızası, habibine sevdalanmakta, ona itaat etmekte elde edileceğini emir buyuruyor. Bir ve VAR olan Yuce Yaradan.
Resulullah (s.a.v) efendimiz ise şoyle buyuruyor:; “Hicbir kimse ben kendisine babasından, evladından ve butun insanlardan daha sevgili oluncaya kadar kamil mumin olamaz.”(Buhari)
Bakınız ayet-i kerime de :“Allah’ı ve Peygamber’ini incitenlere, Allah dunyada da ahirette de lanet etmiştir. Onlara alcaltıcı bir azap hazırlamıştır.”(Ahzap:57) diye buyuruyor. Bu emirleri coğaltmamız mumkundur. İlahi kelam bu emirlerle dolu, bakan goz onemli , bakacak ve gorecek goz rabbim nasip etsin.Birde varlık sebepleri hep o kutlu gonlun suzgeciyle HAKK’a varmak olan ashap –Radıyallahu Anh- var ki, ışık tutmuşlar her biri ayrı ayrı bizlere sevdayı oğretmişler.
Kıymetli gonuller, bu acizin gonlunun dostu sohbetlerinin birinde şoyle anlatmış ashabın sevdasını bizlere, ışık olması umudu ile sizlerle bu kıssayı paylaşmak istedim. Buyurun kulağımızı dostta verelim;
Herkes Peygamber –Sallallahu Aleyhi Vesellem-Efendimizi sevdiğini iddia edebilir. Gercekte ise peygamber sevgisi kesin olarak itaat etme ve hicbir surette muhalefet etmemekle gercekleşir.
Hifa –Radıyalluhu Anha- , Ashab-ı kiramdan iffetli ve zengin bir hanımdı. Medine-i munevvere’de guzelliği ve ahlakı ile meşhurdu . Tevekkul sahibi, kazaya rıza gosteren ve Resulullah –Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz’e ziyadesi ile bağlı olup, sozunden hic cıkmayan bir sahabiye idi. Ahireti cok duşunup aklından hic cıkarmaz, onun icin calışır, Salih ameller işlemek icin uğraşırdı.
Hifa –Radıyallahu Anh- bir gun Resulullah –Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimize gelerek: “Ya Resulullah! beni cennete goturecek bir iş bana oğret!”dedi. Bu arzu uzerine Resulullah –Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz: “Once bir erkekle evlenmen lazımdır. Bununla dininin yarısını emniyete alırsın.” buyurdu.
Bu emir uzerine:
“ Ya Resulullah! Dengim kim olabilir? Bana Habeşistan hukumdarı Melik Necaşi evlenme teklifinde bulundu. Fakat ben onun bu teklifini kabul etmeyip geri cevirdim. Hatta yuz deve ile pek cok ziynetler verende oldu. Onu da kabul etmedim. Bu gun ise kurtuluşun evlenmekte olduğunu buyuruyorsunuz.. Ya Resulullah ! Kimi beğenip uygun gorurseniz , ben ona razıyım.” dedi.
Resulullah –Sallallahu Aleyhi Ve sellem- Efendimiz Hifa –Radıyallahu Anh-ya: “Yarın sabah mescide en once kim gelirse onla evlen.” buyurdu.
Sonra Resulullah –Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz Ashab-ı kirama: “Yarın sabah mescide kim en once gelirse bu kadınla onu evlendireceğim.”buyurdu.
Ashab-ı kiram’ın hepsi bu duruma razı oldular. Allah-u Teala bunu işitenlere oyle bir uyku verdi ki biri haric hicbir sahabi erken uyanamadı.
Resulullah –Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz ise ilk once kimin geleceğini merakla bekliyordu. Birden bire Hazret-i Suheyb –Radıyallahu Anh-gorundu.
Suheyb –Radıyallahu Anh- ; kimsesi olmayan, fakir, rengi siyaha yakın, gorunuşu guzel olmayan, zayıf ve celimsiz bir sahabe idi. Hifa –Radıyallahu Anh- ise son derece asil ve zengin idi. Resulullah –Aallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz namazdan sonra , Hifa –Radıyallahu Anh-ı cağırdı ve durumu bildirdi. Hifa –radıyallahu anh- ise Allah-u Teala’nın kazasına razı olduğunu, Resulullah –Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimize arz etti. Bu durum uzerine , Resulullah –Sallallahu Aleyhi ve sellem- Efendimiz hutbe okudu, nikah akdi yapıldı ve akabinde şoyle buyurdu: “Ey Suheyb! Kalk bu hanımın icin bir şey al!”
O ise; “Ya Resulullah! Dunyalık olarak bir dirhem gumuşum bile yok!”diye karşılık verdi.
Bu arada Hifa –Radıyallahu Anh- emretti, on bin dirhem gumuşluk bir kese getirdiler, Suheyb –radıyallahu anh-a verdiler ve ona : “Git gerekli olanı al!” dediler.
Resullah –Sallallahu Aleyhi vesellem-Efendimiz de: “Ey Suheyb! Hanımının elini tut, onu evine gotur.”buyurdu.
“Ya Resulullah ! Benim evim mesciddir, hangi eve gotureyim?”diye sordu.
Bunun uzerine Hifa –Radıyallahu Anh-şoyle cevap verdi:
“Konağımı sana bağışladım, oraya goturebilirsin.”
Resulullah –Sallallahu Aleyhi vesellem – Efendimiz bu duruma cok memnun oldu ve ikisine de dua etti. Ashab-ı kiramda bu hareketi cok ovduler ve Allah-u Tealaya hamd ettiler. Daha sonra konağa gidildi ve yemek yenildi. Yemek bittiğinde Hifa –radıyallahu anha-:
“Ey Suheyb! Bil ki, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete şukur, ben bu mihnete sabır icin, gel bu geceyi ibadet ve taatle gecirelim. Sen şukur ediciler, ben de sabır ediciler sevabına kavuşalım. Cunku Resulullah –Sallallahu Aleyhi vesellem- Efendimiz:
‘Cennette yuksek bir cardak vardır. Bunda yalnız şukur edenler ve sabır edenler bulunur.’ buyurdu.
O gece ikisi de ibadet ile meşgul oldular. Cebrail Aleyhisselam, geceki durumlarından Resulullah –sallallahu aleyhi vesellem-Efendimizi haberdar etti. Cennet ve Cemal-i ilahi ile mujde verdi. Suheyb –radıyallahu anh- sabah mescide geldiğinde, Resulullah –sallallahu aleyhi vesellem- Efendimiz de buyurdu ki;
“Ey Suheyb! Geceki halini sen mi anlatırsın, ben mi soyleyeyim?”
“Siz soyleyin ya Resulullah!”diye cevap verdi.
Resulullah –sallallahu aleyhi vesellem- Efendimiz durumlarını ve ne yaptıklarını onlara bildirdi ve sonra şu mujdeyi verdi:
“Siz cennetliksiniz ve orada Allah-u Teala’yı goreceksiniz.”
Suheyb –radıyallahu anh- sevincinden ve cennette Allah-u Teala’yı gormek mujdesine kavuşmak şeklinden, başını secdeye koydu ve şoyle dua etti:
“YARABB’İ! EĞER BENİ MAĞFİRET ETMİŞSEN, GUNAHLARA BULAŞMADAN RUHUMU AL!.”
Allah-u Teala onun duasını kabul ederek ruhunu secdede iken aldı. Ashab-ı kiram –radıyallahu anhum- bu durumu gorunce ağladılar.
Resulullah –sallallahu aleyhi vesellem- Efendimizde buyurdu ki:
“Daha şaşılacak bir şey var. Hifa da şuanda ruhunu Allah’a teslim etti.”
İkisinin de namazını kıldılar. Her ikisini yan yana defnettiler. Başları ucuna iki tahta koydular. Bir tahtaya:
“Bu Allah-u Teala’nın nimetine şukur edenin kabridir.”
Diğerine ise: “Bu Allah-u Teal’nın mihnetine sabır edenin kabridir.”diye yazdılar.
Selam olsun sakınmak ve arınmak isteyen (muttaki) gonullere,
Selam olsun her zaman Samed olan rabbe aşık olan boynu bukuklere,
Selam olsun Hakk adına butun varlıklardan boşanan nurlu yuzlere,
Selam olsun, selam olsun gonulde ki sır-a dost!...
__________________
Sunnete Uygun Davranmak...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Sunnete Uygun Davranmak...