Yuce MevlÂ’nın kendisine hem ilim, hem mal, hem de salih amel nasip ettiği sayısız insan bulunmaktadır. Bu kişiler Allah’ın rızasına uygun olarak helalinden kazanmayı ve kazanclarını meşru yerlerde harcamayı prensip edinmişlerdir. Bazı kişiler de var ki, Allah onlara ne ilim, ne de servet vermiştir. Ancak o kişiler, “keşke benim de ilmim ve malım olsaydı da, ben de Allah‘ın ilim ve servet verdiği kişiler gibi yaşasaydım” derler. İşte bunların her ikisi de Allah katındaki mukÂfatta beraberdir.
Yuce Allah, kullarından bir kısmına da mal vermiş, fakat ilim vermemiştir. Bu kişiler cahilce hareket edip, mal biriktirme konusunda helal ve harama pek aldırış etmezler. Bazıları da bunlara ozenerek, “eğer ben de boyle servet sahibi olsaydım, bu adam gibi har vurur harman savururdum” şeklinde duşunmektedirler. İşte bu durumda onların her ikisi de gunahta beraberdir.
Hz. Peygamber s.a.v Efendimiz buyuruyor ki: “Muminin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Taberanî

“Şuphesiz ki Allah, kulunu niyetine gore cezalandırır veya mukafatlandırır.” (Nesaî, Enes b. Malik, Ahmed b. Hanbel)
İşler Niyete Goredir
İnsanın yapmış olduğu amellerin Allah katında kabul veya reddedilmesinde kişinin niyeti buyuk onem arzeder. Amelin iyi veya kotu sonuc vermesi de niyete bağlıdır. Niyet iyi ise sonuc mutluluk ve kurtuluş, kotu ise husran ve pişmanlıktır.
Bu husus, Sevgili Peygamberimiz s.a.v.’in şu hadislerinde ne guzel dile getirilmiştir:
“Ameller niyet iledir ve herkes icin sadece niyet ettiği şey vardır. Kişinin niyeti Allah ve Rasulu yolunda hicret etmekse, hicreti gercekten Allah ve Rasulu’nedir. Şayet hicret etmekteki maksadı dunyalık bir iş icinse onun da hicreti niyet ettiği şeyedir.” (Buharî, Muslim, Ebu Davud, Tirmizî

Yuce MevlÂmız, ahireti bırakıp yalnızca dunyaya yonelme niyet ve arzusu icinde olan kişilerin, aslında ne kadar aciz ve muhtac olduklarını kendilerine hatırlatır ve en cok istedikleri şeylerden daha bu dunyada iken onları mahrum bırakabilir. Bunun yanında dunya ve ahiretini dengeleyen ve devamlı Allah rızasına uygun yaşamaya calışan kişilerin de kalbine comertlik, zenginlik yerleştirir ve korktukları şeylerden muhafaza eder.
Allah Niyete Gore Yardım Eder
İnsan bir şey yapmadan once nasıl niyet edileceğini oğrenmelidir. Zira niyetsiz yapılan ameller hicbir kıymet ifade etmez. Bunun icindir ki Hz. Peygamber s.a.v.: “Niyeti olmayan kişinin ameli de olmaz” (Beyhakî

Buradan cıkan bir sonuc da şudur: Allah’a kulluk ve insanlara iyilikle meşgul olmalı, gucumuzun yetmediği, imkan bulamadığımız zamanlarda ise bunları ileride yapmaya niyet etmeliyiz. Cunku Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz bizlere, insanların niyetleri uzere haşrolunacağını (Buharî, Muslim) haber veriyor. Dolayısıyla kişi hayra niyet ettiği surece devamlı hayır işlemiş ve niyeti sayesinde her saatini ibadetle gecirmiş olur.
İnsanın işlediği amelin kucuk veya buyuk olması onun niyetine bağlıdır. Nice kucuk ameller vardır ki, niyetler onları buyutur. Nice buyuk gorunen ameller vardır ki, niyetler onları kucultur. Niyet halis olmadıktan sonra yapılacak en buyuk amellerin bile zerre kadar değeri yoktur.
Bu hususun daha iyi anlaşılması icin, Salim b. Abdullah’ın Omer b. Abdulaziz’e yazdığı mektupta gecen şu ifadeler bize yardımcı olacaktır:
“Bilmiş ol ki, Yuce Allah’ın kuluna yardımı, niyeti nisbetindedir. Kimin niyeti tam olursa, Allah’ın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne nisbette bozulursa, Allah’ın yardımı da o nisbette azalır.”
O, Kalplerimizi Biliyor
İyi niyet sahibinin yardımcısı Allah’tır. Nefis insana ahiret hayatını bir tarafa bırakmasını ve sadece dunya nimetlerine yonelmesini ne kadar telkin ederse etsin, insan kalbindeki guzel niyet ve ulvî duşunceleri sayesinde mutlaka doğru yola ulaşır.
İnsan bir işi yaparken niyetinin iyi mi kotu mu olduğunun, bize şah damarımızdan daha yakın olan Yuce Allah tarafından bilindiğini ve yapılanın kesinlikle karşılıksız kalmayacağını hicbir zaman unutmamalıdır. Art niyetli kişilerin durumlarını ortaya koymak ve ibret almak acısından Hz. Peygamber s.a.v.’in şu hadisine kulak verelim:
“Bir kişi geri vermemek niyetiyle borc alsa veya bedelini odememek niyetiyle mal satın alsa ve bu durumda iken olse, o kişi hain ve hırsızdır.” (Ahmed b. Hanbel, Taberanî

Ayrıca iyi niyetli ve samimi kişiler devamlı Allah’ın himayesinde, kotu niyetliler de yine Allah’ın takibindedir. Hz. Peygamber s.a.v. buyururlar ki:
“Bir kişi geri odemek niyet ve arzusuyla bir başkasından borc para veya mal satın alsa ve borcunu odemeye imkÂn bulamadan olse, o kişinin borcunu kıyamet gunu Cenab-ı Allah oder. Geri odememek niyetiyle borclanan ve bu haldeyken de olen kişiye kıyamet gunu, ‘kulumun hakkını almayacağımı mı zannettin?’ diye nida edildikten sonra, bu kişinin borcuna karşılık olarak sevaplarından alınır ve borclu olduğu kişiye verilir. Şayet sevabı yoksa, borclu olduğu kişinin gunahlarından alınarak bu kişinin uzerine yazılır.” (İbnu Mace, Ahmed b. Hanbel)
Bir gun Hz. Peygamber s.a.v.: “İki musluman kılıcları ile karşılaştıkları vakit, olen de olduren de cehennemdedir.” buyurdu. “Olenin sucu nedir?” diye sorulması uzerine: “Zira o da onu oldurmek istemişti.” (Buharî, Muslim) buyurarak, niyetin yol actığı sona dikkat cekmişti.
Yatağında Can Veren Şehitler
Bir ağac golgesinde biraz konaklayıp, yoluna devam etmek kadar kısa olan dunya hayatında sevap kazanmak ve Yuce MevlÂmız’ın rızasına nail olmak, aslında cok kolay. Hz. Peygamber s.a.v.’in hadisleri, bunun nasıl olacağını bize acıklıyor:
“Bir kimse, biraz uyuduktan sonra kalkıp namaz kılma niyet ve arzusuyla gece yatağına yatıp uyusa ve sabah oluncaya kadar uyanamasa, Allah ona yapmaya niyet ettiği şeyin sevabını verir.” (Ebu Davud, Nesaî, İbnu Mace)
“Şehit olmak niyet ve arzusuna sahip bir kimse, yatağında da olse şehit olarak olmuş olur. Ummetimin şehitlerinin coğu, başı yastıkta olenlerdir. Savaş alanında nice oldurulenler vardır ki, onların niyetini ancak Allah bilir.” (Ahmed b. Hanbel)
Gorulduğu gibi, kişinin niyeti amelinden onde gelmektedir. Oyleyse yaptığımız her şeyde once Allah’ın hoşnutluğu aramalı, daha sonra iyi niyetimizle irademizi birleştirerek hayatımızı Allah’a hasretmeliyiz.
Buyuk veli Hasan Basri k.s.’nin şu hikmet incisi sozu kulağımızda kupe olmalı:
“Cennet ehlinin ebedi cennette, cehennem halkının da ebedi cehennemde kalmaları niyetleri sebebiyledir. Cunku niyetleri inanclarında ebedidir.” sozu, niyetin onemini acıkca ortaya koymaktadır.
Hz. Omer r.a. meseleyi ne guzel ozetliyor: ”Amellerin efdali, Allah’ın farzlarını eda edip haramlarından kacınmak ve sadık niyettir.”
Dr. Huseyin Ercelik
__________________