Değerli kardeşimiz,
Allah-u Teala Hazretleri bir ayet-i kerimede;
Alıntı:
“Muhakkak, Allah, adaleti, iyiliği, yakınlara yardım yapmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar.” (Nahl, 16/90)
buyuruyor. Demek ki, Cenab-ı Hakk zulme ve bozgunculuğa razı değildir.

Adil-i mutlak olan Allah, zalimlerin yaptıklarından asla gafil değildir ve zulum ve ihanet edenler şuphesiz İlahi adalet onunde hesaplarını en ince teferruatına kadar vereceklerdir.
Yine başka bir ayet-i kerimede zalimlere değil taraftar olmak, onlara kalben meyletmenin ve zulumlerini hoş gormenin bile ne kadar tehlikeli olduğu şoyle anlatılır:
Alıntı:
“Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa ateş (cehennem azabı) size dokunur.”(Hud, 11/113)
Bir ayet-i kerimede de
“Muhakkak, Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hukmettiğiniz zaman adaletle hukmetmenizi emreder.” (Nisa, 4/58)
buyurulur. Burada dikkat cekici bir nokta, adalet konusunda “muminler” denilmeyip “insanlar” denilmesidir. Buna gore, dost ve duşman ayırt edilmeksizin herkese adaletle muamele etmek gerekmektedir.
Nitekim şu ayet-i kerime de aynı hakikati ders verir:
Alıntı:
“Kim zerre kadar hayır işlese onu (karşılığını) gorecek. Her kim zere kadar şer işlese onu (karşılığını) gorecek.”(Zilzal, 99/7-8)
İslam’da adaletin onemli esaslarından biri de birisinin hatası ile başkalarının, akraba ve dostlarının, milletinin ve devletinin sorumlu tutulamayacağıdır. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim'de;
“Hicbir gunahkar, başkasının gunahını yuklenmez.”(FÂtır, 35/18)
buyurur. Herkes kendi gunahının cezasını ceker. Cinayeti kim işlemişse, cezayı da ancak o cekmelidir ve cekecektir. Şu var ki, bir insan bir başkasının gunah işlemesine sebep olmuşsa, bu durumda hem gunahı işleyen hem de o gunaha sebep olan kişi ceza goreceklerdir.
Cenab-ı Hak, kullarının birbirlerinin hukuklarına tecavuz etmemeleri icin Kur’an-ı Kerim’de bircok sınırlar belirlemiş ve bunları “Allah’ın hudutları” diye tanımlamıştır. Bu sınırları aşanların zalim olacaklarını ve İlÂhî azaba uğrayacaklarını, tehdit ile, ders vermiştir.
Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şoyle buyururlar:
Alıntı:
“Dunyada insanlara işkence edenlere Allah ahirette azap verir.”(Ebu Davud, Harac, 32)
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de adalet ile hukmetmeyen zalim kavimlerin akıbetlerinin cok kotu olacağını bir cok ayette haber veriyor. Bunlardan, misal olarak, iki tanesini nazara verelim:
Alıntı:
“Nice kasabaların halkını haksızlık yaparlarken yok ettik. Artık damları cokmuş, kuyuları terk edilmiş, sarayları bomboş kalmıştır.”(Hac, 22/45)
“Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp gecirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik.”(Enbiya, 21/11)
İslÂm dini başka dine mensup olan insanların da hak ve hukukuna riayet edilmesini emreder. Sulh halinde, onların hakları da aynen Muslumanların hakkı gibi saklıdır, koruma altındadır. Nitekim, Hanefi mezhebinde, “sulh halinde, Musluman olmayan bir insanı haksız yere olduren bir Musluman’a da kısas uygulanır”, yani o da olume mahkum edilir.
Peygamberimiz bu gibi kimseleri bir hadis-i şerifinde şoyle tehdit etmektedir:
Alıntı:
“Kim bir zımmiye eziyet ederse ben onun hasmıyım (duşmanıyım). Ben kimin hasmı olursam, ahirette onun yakasını tutarım.”(Keşfu’l Hafa, II/218, hadis no: 2341)
Gercek bu iken, İslÂm’ın ruhundan uzaklaşmış bazı Muslumanların teror ve zulme bulaşmalarının kaynağını, dinde değil, onların cehaletlerinde ve nefse mağlup olmalarında aramak icap eder.
Malumdur ki, insan hatadan hali değildir; işlediği bir hata ancak onu mahkum eder. Bu şahsî hata yuzunden onun dinini sorumlu tutmaya kalkışmak, insaf ve adalet olculerine sığmaz.
Bu konuda cok onemli bir noktaya da kısaca değinmek icap ediyor:
Muslumanların gercek İslÂmiyet’i, asli kaynaklarından oğrenip yaşamalarına mani olan ve onları sefahate teşvik ederek dinden uzaklaştıran ve ulkelerini insafsızca somurerek onları fakirliğin pencesine duşuren mihraklar, bu kimselerin anarşi afetine duşmelerinden birinci derecede sorumludurlar. Bu menfaat şebekelerinin, başkalarını suclamak yerine, bir nefis muhasebesi yapmaları ve vicdanlarını sorgulamaları daha isabetli olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
https://sorularlaislamiyet.com/islam...igi-onem-nedir
Allah-u Teala Hazretleri bir ayet-i kerimede;
Alıntı:
“Muhakkak, Allah, adaleti, iyiliği, yakınlara yardım yapmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar.” (Nahl, 16/90)
buyuruyor. Demek ki, Cenab-ı Hakk zulme ve bozgunculuğa razı değildir.

Adil-i mutlak olan Allah, zalimlerin yaptıklarından asla gafil değildir ve zulum ve ihanet edenler şuphesiz İlahi adalet onunde hesaplarını en ince teferruatına kadar vereceklerdir.
Yine başka bir ayet-i kerimede zalimlere değil taraftar olmak, onlara kalben meyletmenin ve zulumlerini hoş gormenin bile ne kadar tehlikeli olduğu şoyle anlatılır:
Alıntı:
“Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa ateş (cehennem azabı) size dokunur.”(Hud, 11/113)
Bir ayet-i kerimede de
“Muhakkak, Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hukmettiğiniz zaman adaletle hukmetmenizi emreder.” (Nisa, 4/58)
buyurulur. Burada dikkat cekici bir nokta, adalet konusunda “muminler” denilmeyip “insanlar” denilmesidir. Buna gore, dost ve duşman ayırt edilmeksizin herkese adaletle muamele etmek gerekmektedir.
Nitekim şu ayet-i kerime de aynı hakikati ders verir:
Alıntı:
“Kim zerre kadar hayır işlese onu (karşılığını) gorecek. Her kim zere kadar şer işlese onu (karşılığını) gorecek.”(Zilzal, 99/7-8)
İslam’da adaletin onemli esaslarından biri de birisinin hatası ile başkalarının, akraba ve dostlarının, milletinin ve devletinin sorumlu tutulamayacağıdır. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim'de;
“Hicbir gunahkar, başkasının gunahını yuklenmez.”(FÂtır, 35/18)
buyurur. Herkes kendi gunahının cezasını ceker. Cinayeti kim işlemişse, cezayı da ancak o cekmelidir ve cekecektir. Şu var ki, bir insan bir başkasının gunah işlemesine sebep olmuşsa, bu durumda hem gunahı işleyen hem de o gunaha sebep olan kişi ceza goreceklerdir.
Cenab-ı Hak, kullarının birbirlerinin hukuklarına tecavuz etmemeleri icin Kur’an-ı Kerim’de bircok sınırlar belirlemiş ve bunları “Allah’ın hudutları” diye tanımlamıştır. Bu sınırları aşanların zalim olacaklarını ve İlÂhî azaba uğrayacaklarını, tehdit ile, ders vermiştir.
Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şoyle buyururlar:
Alıntı:
“Dunyada insanlara işkence edenlere Allah ahirette azap verir.”(Ebu Davud, Harac, 32)
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de adalet ile hukmetmeyen zalim kavimlerin akıbetlerinin cok kotu olacağını bir cok ayette haber veriyor. Bunlardan, misal olarak, iki tanesini nazara verelim:
Alıntı:
“Nice kasabaların halkını haksızlık yaparlarken yok ettik. Artık damları cokmuş, kuyuları terk edilmiş, sarayları bomboş kalmıştır.”(Hac, 22/45)
“Halkı zalim olan nice kasabaları kırıp gecirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik.”(Enbiya, 21/11)
İslÂm dini başka dine mensup olan insanların da hak ve hukukuna riayet edilmesini emreder. Sulh halinde, onların hakları da aynen Muslumanların hakkı gibi saklıdır, koruma altındadır. Nitekim, Hanefi mezhebinde, “sulh halinde, Musluman olmayan bir insanı haksız yere olduren bir Musluman’a da kısas uygulanır”, yani o da olume mahkum edilir.
Peygamberimiz bu gibi kimseleri bir hadis-i şerifinde şoyle tehdit etmektedir:
Alıntı:
“Kim bir zımmiye eziyet ederse ben onun hasmıyım (duşmanıyım). Ben kimin hasmı olursam, ahirette onun yakasını tutarım.”(Keşfu’l Hafa, II/218, hadis no: 2341)
Gercek bu iken, İslÂm’ın ruhundan uzaklaşmış bazı Muslumanların teror ve zulme bulaşmalarının kaynağını, dinde değil, onların cehaletlerinde ve nefse mağlup olmalarında aramak icap eder.
Malumdur ki, insan hatadan hali değildir; işlediği bir hata ancak onu mahkum eder. Bu şahsî hata yuzunden onun dinini sorumlu tutmaya kalkışmak, insaf ve adalet olculerine sığmaz.
Bu konuda cok onemli bir noktaya da kısaca değinmek icap ediyor:
Muslumanların gercek İslÂmiyet’i, asli kaynaklarından oğrenip yaşamalarına mani olan ve onları sefahate teşvik ederek dinden uzaklaştıran ve ulkelerini insafsızca somurerek onları fakirliğin pencesine duşuren mihraklar, bu kimselerin anarşi afetine duşmelerinden birinci derecede sorumludurlar. Bu menfaat şebekelerinin, başkalarını suclamak yerine, bir nefis muhasebesi yapmaları ve vicdanlarını sorgulamaları daha isabetli olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
https://sorularlaislamiyet.com/islam...igi-onem-nedir
__________________