Herşeyin yaratıcısı ALLAH'ın kitabı Kuran ışığında,

burada "KIYAMETİNİZİN" kucuk bir provasını yapacağız!

Butun safhaları değil, sadece "BİZİMLE" ilgili olan kısmı!









Şimdi bilgisayarınızın başında olduğunuza gore mutlaka bir oda icinde

bulunuyorsunuz.

O icinde bulunduğunuz odanın duvarlarını yıkın,

ve zemini dort yonde butun ufukları kaplayacak kadar genişletin.



Şoyle bir manzarayla karşı karşıyayız. Heryer goz alabildiğine duz

bir zemin!

Ama dumduz........

Ne bir tepe var etrafta, ne bir yukselti.



O halde yon olarak sadece yukarısı kaldı.

Yukarıda ne var?

Ve heryeri dolduran dehşetli bir ışık. Ve muthiş bir sıcaklık esiyor.

Oyle ki, terden sırılsıklam oluyorsunuz.







Burası neresi?



Evet, sur'a ikinci kez ufurulmuş, o kulakları patlatan cığlık gibi

ses, "o şimdiye kadar hicbir kulağın duymadığı, hicbir kimsenin

bilmediği dehşetli cığlık, o ses komutu" herşeyi bir anda harekete

gecirmiş ve siz mezarlarınızdan patlarcasına fırlayıvermişsiniz!



O duz alanda, dumduz, sonsuz alanda, gelmiş gecmiş butun insanlarla

birlikte "saf saf", "sıra sıra", "dizi dizi", duzenli sıralar halinde

duruyorsunuz.



Herkes gibi cıplaksınız. Ama bunu ne gorecek haliniz var, ne de

başkasının cıplaklığını fark edecek haliniz var.

Cunku bedeninize carpan o sımsıcak dalgayla, icinde bulunduğunuz bu

durumda dehşet icindesiniz!

Ne olduğunu tam olarak anlayamıyorsunuz!

Dunyada iken hic bu kadar "afallamış" hissetmemiştiniz!





"Ruya mı??" diye duşunuyorsunuz.

Ama şu anda bu yazıyı okurken nasıl etten kemikten, hisseden, nefes

alan "gercek mi gercek" bir vucudunuz varsa, aynen oylesiniz,

kelimenin tam anlamıyla "yaşıyorsunuz"!





Nasıl buraya geldiniz?

O ses aniden heryeri doldurduğunda nasıl cıktınız mezardan?

Vucudunuz nasıl yeniden oluştu boyle???

Butun hucrelerinizle, kuvvetli bir mıknatıs tarafından cekilir gibi,

sanki bir borunun icinden muthiş bir hızla gecerek nasıl geliverdiniz

bu sonsuz meydana?



Duyularınız ne kadar keskinleşmiş!

Dunyada bile bu kadar net goremiyor, bu kadar net algılayamıyordunuz!



Dehşete duşmuş insan yuzleri, korkuyla dolu sızlanma sesleri!

Şaşkın bir bicimde, şok olmuş gozlerle etrafa bakanlar!

"YOK OLMAK" isteyenler!



Hicbir şey yapamamanın ve hicbir yere kıpırdayamamanın verdiği, butun

duyguların adeta dev mengenelerde sıkıştırıldığı, bir cekirdeğin

icine bir dunyanın sıkıştığı anlar!

Bu sıcak, sımsıcak meydandaki bu dehşetli bekleyiş ne kadar surecek?



Bazılarının ileride bir yere doğru suruklenir gibi kaydığını

goruyorsunuz. Bu cehennem gibi alanda tek golgelik yer orası.



Bazı insanlar dalga dalga o golgeliğin altına kayıyorlar. Bir guc

onları yavaşca o golgeliğe cekiyor.



Yuzlerine bakıyorsunuz, o yuzlerdeki serinlik hissinin binde birine,

milyonda birine, milyarda birine, trilyonda birine, trilyarda birine

sahip olmak istiyorsunuz!



Belki biraz sonra bir guc sizi de o golgeliğin altına doğru tul gibi

kaydıracak.



Belki de meydanda kalmaya devam edeceksiniz.





Kimisi icin bir an....



Kimisi icin kırk yıl....



Kimisi icin bin yıl.......



belki daha fazla...







Sıcak....sımsıcak....ne kadar beklediğinizi bilmiyorsunuz.

Belki o cehennem gibi meydanda! Belki de o tek golgelikte!

Ve dunyayı hatırlıyorsunuz, birkac saniyelik bir ruya gibi kalmış

belleğinizde o koskoca yıllar.





Ve bir ses!





Sanki vucudunuzdan geliyor! Heryer o sesle doluyor.

Nereden geliyor? Heryerden, heryerinizden, butun hucrelerden, butun

koşelerden, butun noktalardan:





"İŞTE İLK YARATTIĞIMIZ GİBİ BİZE GELDİNİZ!



"İŞTE İLK YARATTIĞIMIZ GİBİ BİZE GELDİNİZ!



"İŞTE İLK YARATTIĞIMIZ GİBİ BİZE GELDİNİZ!







"FAKAT SİZ KIYAMET İCİN YAPTIĞIMIZ VAADİ YERİNE GETİRMEYECEĞİMİZİ

SANMIŞTINIZ, DEĞİL Mİ?







"ŞİMDİ UZERİNİZDEN ORTUYU ACTIK! BUGUN GORUŞ GUCUNUZ KESKİNDİR!









Bir hareketlenme oluyor o sonsuz meydanı dolduran bedenlerde.

Dalgalanıyorlar sanki.



Cığlıklar yukseliyor insanlardan!



Kulakları patlatan cığlıklar!







Herkesin uzerine doğru birşeyler inmeye başlıyor.

Dehşetli gozler daha da acılıyor...daha da....daha.....daha.....



Sizin uzerinize de bir şey geliyor...

Yaklaştıkca anlıyorsunuz.



Bu sizin "KİTABINIZ"!





Dunyadaki yaşamınız boyunca "SİZİN" doldurduğunuz, her saniyenin, her

salisenin, her an'ın, en ince ayrıntısına kadar kaydedildiği, bazen

duşunerek, bazen sorumsuzca doldurduğunuz



"SİZİN KİTABINIZ"!





Bir kez daha anlam vermeye calışıyorsunuz herşeye....

Hayır, yine aynı şey!

Bu bir ruya değil!



Dunyada dahi bu kadar keskin olmamıştı hicbirşey!

Duyularınız bu kadar acık ve berrak algılamamıştı hicbirşeyi!

Kulaklarınız sesleri hic bu kadar ayrıntılı duymamış, gozleriniz hic

bu kadar derin gormemişti!



Demek GERCEK buymuş!

Gerceğin bu kadar TUHAF ve KESKİN olabileceğini duşunmemiştiniz.

Ve şu anda gercek sandığınız dunyanın, dunyadaki o koskoca

yıllarınızın sizin icin bir ruya gibi kaldığını yeniden anlıyorsunuz!



ARTIK RUYADAN UYANDINIZ!



ŞU ANDA GERCEĞİN TAM İCİNDESİNİZ!





Ve o sonsuz meydandaki her bir insanın kitabı kimisinin sağ yanına

iniyor, kimisinin sol yanına.



Yuzlerde dehşet! Tenler zangır zangır titriyor!



İnsanların cığlıkları kulaklarınızı patlatıyor!



Kitabı sağ yanına inenler dalga dalga cekilip alınıyor. Bir ses

duyuluyor:





"EY AYETLERİMİZE İNANCLA SARILIP MUSLUMAN OLAN KULLARIM!

BUGUN SİZE HİCBİR KORKU YOK! VE SİZ UZULMEYECEKSİNİZ!"





"SELAM! SELAM SİZE!"



"SELAM! SELAM SİZE!"





"SABRETTİĞİNİZ İCİN SİZE SELAM OLSUN! EBEDİ KALMAK UZERE GİRİN

CENNETİME!"







Onlerinde ve yanlarında aniden ışıklar meydana geliyor ve onlara yol

gosteriyor.







Kitapları sol yanlarına inenlerin cığlıkları daha da yukseliyor...

Ve aynı ses onlara şoyle sesleniyor:





"İŞTE YALANLAYIP DURDUĞUNUZ ATEŞ BUDUR!

BU DA MI SİHİR? YOKSA SİZ GORMUYOR MUSUNUZ???"



"İŞTE YALANLAYIP DURDUĞUNUZ ATEŞ BUDUR!

BU DA MI SİHİR? YOKSA SİZ GORMUYOR MUSUNUZ???"



"İŞTE YALANLAYIP DURDUĞUNUZ ATEŞ BUDUR!

BU DA MI SİHİR? YOKSA SİZ GORMUYOR MUSUNUZ???"







"GİRİN ARTIK ORAYA! İSTER SABREDİN, İSTER ETMEYİN!

ARTIK SİZİN İCİN BİRDİR!"







"SİZ AYETLERİMİ ALAYA ALDINIZ!

EBEDİ KALMAK UZERE GİRİN CEHENNEMİN KAPILARINDAN!"









Kitabı sol yanından verilenlere soruluyor:



"NEDİR SİZİ BU HALE GETİREN?"



Dehşetle acılmış gozlerle şu cığlıkları atıyorlar:



"BİZ NAMAZ KILANLARDAN DEĞİLDİK! YOKSULA DA YEDİRMEZDİK!

CEZA GUNUNU YALANLARDIK! BOŞ ŞEYLERE DALANLARLA DALAR GİDERDİK!"





Ve onlar da yerlerine goturulurken O ses bir daha duyuluyor:



"HAYDİ! TADIN ŞİMDİ O YALANLAYIP DURDUĞUNUZ ATEŞİN AZABINI!"



"HAYDİ! TADIN ŞİMDİ O YALANLAYIP DURDUĞUNUZ ATEŞİN AZABINI!"













Bu arada sizi unuttuk.



YA SİZİN KİTABINIZ HANGİ TARAFINIZA İNİYOR??

__________________