Eyvah! Cocuğum İnternette

Cocuklarda ve genclerde, hatta anne-babalarda internet bağımlılığı uzerine tavsiyeler. Her eve, herkese lÂzım!


ESKİDEN anne babalar cocuklarını sokağın ve kotu arkadaşın etkilerinden korumak icin caba gosterir, cabaları sonuc vermediği zaman gelip bize danışırlardı. Bilgisayar ve bunun yan urunu olan internet hayatımıza girdikten sonra, sokağın ve kotu arkadaşın yerini ‘internet kafe’ler aldı. Anne baba ile duygusal bağları zayıf, aile icinde kendilerini değerli hissetmeyen, okul başarısı duşuk cocuklar ve gencler, artık sokak yerine internet kafelere gidiyorlar. Kotu arkadaşın yerini, şimdi internet bağlantısı olan ev bilgisayarları aldı. Bize danışmak icin gelen anne babalar, sokak yerine, internet kafelerden ve evdeki bilgisayardan yakınıyorlar.
Bilgisayar kullanmayı bilmeyen coğu anne baba, derslerine yardımcı olacağı zannıyla, yuzlerce dolar odeyip cocukları icin bilgisayar alıyorlar. Bilgisayar ise, tek başına, bir makineden ibarettir; ders oğretmek ve cocuğu daha akıllı yapmak gibi bir marifeti yoktur. Bilgisayarı faydalı kılan ‘software’ dediğimiz programlar ve eğitim CD’leridir. Bu programlar da, ancak kullanmasını bilen ve doğru bicimde kullanabilen ellerde faydalı olabilir.

Gorduğum kadarıyla, cocuklar, harclıklarıyla eğitim programları yerine oyun CD’leri satın alıyorlar. Bilgisayarın başında saatlerce oyun oynayarak zamanlarını boşa harcıyorlar. Zamanlarının boşa gitmesi bir yana, coğu şiddet icerikli savaş ve dovuş sahneleriyle dolu olan bu oyunlar onlarda saldırganlık duygularını besliyor. Nitekim, bilgisayar oyunlarını incelediğinizde, onların sadece eğlendirmekle kalmadığını, aynı zamanda guclu olma, kıyasıya yarışma, rakiplerini geride bırakma ve kazanma hırsı aşıladığını; bunları yaparken de, sevgi, yardımlaşma, paylaşma ve acıma duygularını korelttiğini gorursunuz. Korkak ve ozguvenden yoksun cocuklar, oyunu kazandıkları zaman, kendilerini cesur ve kahraman hissediyorlar. Boylece, başa cıkamadıkları gercek dunyadan kacıp, sanal bir mutluluk veren sanal bir dunyaya sığınıyorlar.

İnternette sizi ve cocuğunuzu bekleyen tuzaklar

ESKİDEN disketle calışan kucuk atari (oyun) cihazları vardı. Atari’si olmayan cocuklar atari salonlarına gider, oyun ihtiyaclarını karşılarlardı. Anne babaların o gunlerde yakındıkları atari salonları, bugunun internet ortamı yanında cok masum kalırlar. İnternet bağlantısı olan her bilgisayar, cocukların ve genclerin ruh sağlığını bozmaya hazır potansiyel bir tehlikedir.

Donem odevi icin malzeme toplamak amacıyla internete bağlanan bir oğrenciyi duşunun. Tamamen iyiniyetlidir, bilgi toplamaktan başka bir amacı yoktur. Arama motoruna istediği bilgiyi yazar ve ‘ara’ komutunu verir. Arama motoru, bu bilgiyi alabileceği onlarca site adresini bir liste hÂlinde verir. Cocuk bu adreslerden birini tıkladığı zaman, daha gireceği adres acılmadan, bu adrese yamanmış ‘pop-up’ dediğimiz bir veya birkac reklam sitesi acılıverir. Cocuğu sitede tutmak icin, ucretsiz abonelikten tutun da ucretsiz muzik ve film CD’si gondermeye kadar bir suru cazip secenekler ileri surulur. Yapacağı şey, sadece bir form doldurmak ve gosterilen web adresine bunu postalamaktır. Buyuklerin bile kacamadığı bu tuzağa cocuklar kolayca duşerler. Cunku, ucretsiz hediyeler gonderilecektir!

Bu reklam sitelerinin onemli bir kısmı pornografi icerikli olup yasa gereği “18 yaşından kucukler icin uygun değildir” uyarısı yapılır. Ancak, siteye girecek kişinin 18 yaşından kucuk olduğunu kim ve nasıl tespit edecektir? Cocuk, meraktan, “18 yaşından buyuğum” seceneğini işaretleyerek siteye kolayca girebilir. Boylece, cok masum bir amacla internete giren bir cocuk kendisini onu her bakımdan zararlı bir sitenin icinde buluverir.

Bu bakımdan, cocuklarınızı internetin zararlarından korumak icin ilk yapacağınız şey, bilgisayarı herkesin goreceği bir yere koymaktır. Ondan sonra, internetin faydaları ve zararları konusunda cocuğunuzu bilgilendirmeniz, bilgisayarda gecireceği zamanı sınırlandırmanız, ve internete bağlı iken onu arasıra kontrol etmeniz gerekmektedir.

Cevap bekleyen sorular

İNTERNETİ kotu amaclarla kullanan kişilerin insanlar ve ozellikle cocuklar uzerinde yol actığı tahribat, son yıllarda, bir dizi araştırmanın konusu olmuştur. Bu araştırmalardan birini yuruten psikolog Michael G. Conner, “Internet Addiction and Cyber Sex” başlıklı makalesinde, altına kendi notunu da duşerek, şu soruları soruyor:

• Cocuğunuza dilediği zaman tanımadığınız bir yere gitmesine, tanımadığınız kişi veya kişilerle birkac saat birlikte olmasına izin verir misiniz?

(Eğer cocuğunuzun odasında internet bağlantısı olan bir bilgisayar varsa, sorumuza “Hayır” demenizin hicbir anlamı yoktur. Cunku, odasının kapısını kapatıp kendi başına kaldığında cocuğunuzun ne yaptığını bilemezsiniz. İstediği zaman internete bağlanıp, tanımadığı bir siteye girerek tanımadığı kişi veya kişilerle birlikte olabilir.)

• Kocanızın tanımadığınız bir kadının evine gitmesine, onunla saatlerce sohbet etmesine ve birlikte yatak odasına girmelerine izin verir misiniz?

(Eğer kocanızın calışma odasında internet bağlantısı olan bir bilgisayar varsa ve onun bir internet bağımlısı olduğunu biliyorsanız, sorumuza cevap vermeden once iyi duşunun.)

• İlişkileri yalan uzerine kurulmuş yabancı insanlarla tanışmak, onlarla sohbet etmek ve sırlarınızı paylaşmak ister misiniz? İnternet uzerinden tanıştığınız ve sohbet ettiğiniz insanların kim olduğunu biliyor musunuz? Onların verdikleri bilgilerin doğruluğundan emin misiniz?

(Eğer, “İki taraf bu sanal beraberlikten zevk alıyor ve eğleniyorsa, yalanın ne zararı var?” diyorsanız, sizin bir internet bağımlısı olduğunuzu soylemek zorundayız.)


Cocuğunuz veya siz, internet bağımlısı mısınız?

PSİKOLOG Conner, yaptığı araştırmada, gunde iki saat ve daha fazla sure internette gezinenlerin internet bağımlısı olma riskiyle yuzyuze olduğunu ve aşağıdaki problemlerle karşılaştığını tesbit etmiş:

• Her gun internete bağlanma ihtiyacı duyma

• Cevreye karşı duyarsızlık

• Toplum ve aile ilişkilerinde zayıflama

• Gunluk işlerde verimli ve uretken olamama

• Depresyon

• Eşler arasında cinsel uyumsuzluk

• Cinsel fantezilere duşkunluk

• Problemleri cozmeye calışmak yerine, işleri oluruna bırakma

• İşyerinde interneti kişisel amacları icin kullanma

• Akademik ve zihinsel faaliyetlerde gerileme

Conner’in belirttiğine gore, gunde iki saatten az bir vakit alması kaydıyla, bilgi almak, e-mail gondermek ve gelen mail’leri okumak icin internete bağlanıyorsanız, endişe edecek bir durum yok. Ama eğer internet uzerinde harcadığınız zaman haftada toplam 18 saatten fazla ise, ‘internet bağımlılığı’ riski taşıyan insanlar grubuna giriyorsunuz demektir. Bankacılık ve internet pazarlamacılığı gibi gorevler dışında, kişisel nedenlerle interneti gunde 10 saatten fazla kullanan bir kimsenin ise, internet bağımlılığı ise, mutlaka tıbbî ve psikolojik tedavi gerektiriyor. Bu durumdaki bir kişi, Conner’a gore, muhakkak tedavi edilmesi gereken hasta bir internet bağımlısıdır.

Sanal bir dunya

Her alışkanlık gibi, internet alışkanlığı da irade zayıflığından ve ic denetim eksikliğinden kaynaklanıyor. İnternete bağlandığınız an, onunuzde onlarca secenek cıkıverir. İstediğiniz adrese girebilir, istediğiniz bilgiye ulaşabilir, istediğiniz kişiyle sohbet edebilir, sonuclarını duşunmeden istediğiniz gibi yalan soyleyebilirsiniz. Utanc verici, insan onurunu ayaklar altına alan, en iğrenc şeyleri izleyebilirsiniz. Cunku, bunlardan kimsenin haberi yoktur. İlk gunler eğlenmek, hoşca vakit gecirmek, yeni şeyler oğrenmek, heyecan yaşamak, internette neler olup bittiğini gormek ve belki de ibret almak icin bu sanal Âleme girmişsinizdir. Ancak, cok gecmeden, kendinizi aldattığınızı, huylarınızın değişmeye başladığını, gercek hayattan her gun biraz daha koparak siberdunyanın bir uyesi olduğunuzu gorursunuz.

Psikolog Michael G. Conner, sozkonusu makalesinde internet bağımlılığının bilimsel acıklamasını yapıyor ve diyor ki: “İnternette yeni ve heyecan verici şeyler oğrendikce, beyin kimyasında değişmeler gorulur. Yaptığımız işten zevk aldığımız ve heyecan duyduğumuz zaman, beyinde ‘dopamine’ adı verilen bir kimyasal madde salgılanır. Bu maddenin salgısı arttıkca, yaptığımız işten başka birşey duşunmeyiz, cevremize karşı ilgimiz azalır.”

Sanal dunyanın yalanları

AİLECE tanıştığımız bir bayan okuyucum, gecenlerde kocasıyla birlikte ziyaretime geldi. Sohbet sırasında kocasının internet bağımlılığından yakındı, ve ona biraz nasihatta bulunmamı istedi. Ama daha ben ağzımı acmadan okuyucumun eşi savunmaya gecti. “Ben zararlı sitelere girmiyorum, haber okuyorum, bilgi topluyorum, sohbet ediyorum (chat yapıyorum), tartışma gruplarına katılıyorum, e-mail gonderiyorum ve gelen e-mailleri okuyorum” dedi ve ekledi: “İckim yok, sigaram yok, kahveye gitmiyorum, meyhaneye gitmiyorum, evimde oturuyorum. Bunun nesi kotu?”

Okuyucumun eşi, bir internet bağımlısı idi. Karısına ve cocuklarına karşı sorumlulukları olduğunu, evine ayırması gereken zamanı internette tanımadığı insanlarla sohbet ederek gecirdiğini, bu yuzden aile ici ilişkilerin bozulmaya başladığını gormek istemiyordu.

İnternete giren coğu insan isimleri, yaşları, cinsiyetleri, sosyal statuleri, meslekleri, adresleri ve kişisel ozellikleri hakkında yalan soylemektedir. Gecenlerde bir okuyucumdan cok ilginc bir elektronik mektup aldım. İnternet uzerinden tanıştığı bir kızla nişanlanmış. Birbirlerini cok seviyorlarmış. Bir vesileyle, kızın elektronik posta adresinin şifresini oğrenmiş ve—doğru olmayan birşey yapıp—onun elektronik posta kutusuna girip kıza gelen butun mektupları okumuş. Nişanlısının sanal Âlemde bir başkasıyla dort senedir evli olduğunu ve sanal kocanın soyadını taşıdığını oğrenmiş. Kendisine “Sen benim ilk aşkımsın” diyerek yalan soylediği icin nişanlısından ayrılmak istiyormuş, ancak karar vermeden once bir de bana danışmak istemiş...

İnternetin pek cok marifetlerini duymuştum, ama ‘sanal Âlemde evlilik’ yapıldığını ilk defa duyuyordum. Bana mektup yazan okuyucum sıradan biri değildi, makine muhendisliği son sınıfta okuyan bir gencti. Nişanlandığı kız da universite oğrencisi idi. Eğer bu iki genci dinleme ve analiz etme fırsatı bulabilseydim, buyuk bir ihtimalle, karşıma cocuklarına yeterli zaman ayırmayan, onların sıkıntılarına ve sevinclerine ortak olmayan, sevgi ve guven veremeyen, yuksek tahsil yaptırarak gorevlerini yerine getirdiklerini zanneden iki aile modeli cıkacaktı.

Acıkcası, cocuklarımızı internetin zararlı etkilerinden korumanın yolu da, en sonunda ailede denge ve mutluluğun sağlanmasına gelip dayanıyor.

makaleden alınmıstır

__________________