enab-ı MevlÂ, Muberra Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de mealen şoyle buyurmuştur:

“Allah nezdinde hak din İslÂm’dır.” (Âl-i İmrÂn 19)

Yine mealen buyurur ki:

“Bugun kÂfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) umit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugun size dininizi ikmal ettim, uzerinize nimetimi tamamladım ve sizin icin din olarak İslÂm’ı sectim.” (MÂide 3)

Bu ayet-i kerimeler, acık bir şekilde Din-i Mubin-i İslÂm’ın insanlık icin tek doğru yol olduğunu ve sapmaz kopmaz bir şekilde kıyamete kadar devam edeceğini beyan eder.

İslÂm’ın nasıl bir adalet, merhamet ve rahmet nizamı olduğu daha ilk gunlerinden itibaren turlu şekillerde tezahur etmiştir. Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in İslÂm’ı tebliğe başlamasıyla en yakınındaki kimselerin yanı sıra evvel emirde Mekke’nin garip ve mazlum kimselerinin iman etmeleri, İslÂm ile şereflenmeleri dikkat cekicidir. Muşriklerin de ilk tepkisini ceken durum bu olmuş; alt tabakadan saydıkları kişilerle, kolelerle eşit olmayı kabullenememişlerdir. İslÂm’a karşı duşmanlığın ilk sebepleri arasında, toplumun onde gelenlerinin koleleriyle aynı haklara ve aynı statuye sahip olmayı gururlarına yedirememeleri sayılır.

İslÂm’ın Mekke-i Mukerreme’de zorlu yıllarda muminlere kazandırdığı iki hususiyet vardır. Biri iman ile şereflenerek yaradılışın ozune ulaşmak, yani tevhid ehli olmak; ikincisi ise iman kardeşliğiyle omuz omuza durup guclenmek ve zulme karşı mucadeledir. Cok kısıtlı imkÂnlar icindeki muminler iman kardeşliğiyle yucelmişler, guclenmişler, İslÂm ile şereflenen butun toplumlarda oncelikle adalet, emniyet ve merhamet yayılmıştır.

Ayet-i kerimede mealen; “Ofkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik yapanları sever.” (Âl-i İmrÂn,134) buyrulduğu uzere muminler tepkisellik yerine affedici olmayı secerek Cenab-ı MevlÂ’nın rızasını kazanmayı dustur haline getirmişlerdir. Yine muberr Kitabımızda “Sen yuce bir ahlÂk uzeresin.” (Kalem 4) buyrulduğu uzere, toplumların hayatları Kur’an-ı Kerim ve Sunnet-i Seniyye ile gulistana donmuştur. Bu husus Efendimiz s.a.v.’in gonderiliş maksadına “Ben guzel ahlÂkı tamamlamak icin gonderildim.” hadis-i şerifine mutabıktır.

İslÂm ile şereflenmiş her toplulukta oncelikle tevhid ruhu yerleşmiştir. Boylece dunyanın fani olduğu, insanların dunyada sınandıkları ve ahirette amellerinin tartılıp hesaba cekilecekleri şuuruyla yaşamayı prensip edinmişlerdir. Nitekim dunyada insanoğlunu nefsinin azgınlığına ve zulme karşı dizginleyecek tek husus imandır. Adalet ve merhamet şuurunu dunyada hicbir sistem hakkıyla tesis edemez. Bunu sağlayacak tek unsur kendi varlığına, başka insanlara ve topyekûn mevcudata Âlemlerin Rabbi’ne iman nokta-i nazarından bakabilmektir.

Yuce dinimiz İslÂm, insanın fıtratına yani yaradılış ozelliklerine muvafık tek dindir. Cok kısa zamanda en uzak coğrafyalara yayılması, farklı kultur, ırk ve renkten insanlar tarafından kabul gormesi bu yuzdendir. Muslumanlar da tarih boyunca bu şuurla, hic cekinmeden, hic bir eksiklik duygusuna kapılmadan dinimizi tebliğ etmişlerdir.

Gunumuzde de biz muminlere lazım olan bu şuurdur. İslÂm’ın nuru her cağ icin yenidir, her karanlığı aydınlatmaya yeter. Bugun de insanlığın yolunu aydınlatacak, doğruyu yanlıştan, hakkı bÂtıldan ayıracak tek nizam odur. Bugun de yarın da insanlığın ihtiyac duyduğu adalet, guven ve merhamet ruhu İslÂm’dadır.

Cenab-ı Mevl muberr kitabımız Kur’an-ı Kerim’de mealen şoyle buyurur:

“Siz, insanlar icin ortaya cıkarılmış en hayırlı ummetsiniz....” (Âl-i İmrÂn 110)

Yuce dinimiz İslÂm her insanın zÂhir ve bÂtın hayatının vazgecilmez ihtiyacıdır. İnanmak, kendi varlığını ve butun mevcudatı buyuk bir anlam cercevesinde gormek ve kalben tatmin olma ihtiyacı her insanın fıtratında vardır. Ayrıca dinimizin esaslarından olan guzel ahlÂk hakiki medenîliktir, her insanın sahipleneceği esasları ihtiva eder.

Cenab-ı MevlÂ, Muberr Kitabımız’da mealen buyuruyor:

“Allah, dinden Nuh’a tavsiye buyurduğu şeyi sizin icin de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şoyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa duşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey muşriklere ağır geldi...” (Şur 13)

İnsanlığın asıl geleneği, yolu, nizamı İslÂm’dır. Gelmiş gecmiş butun peygamberler, İslÂm’ın esaslarını tebliğ etmişler, bu uğurda mucadele etmiş, can vermişlerdir.

Rabbimiz’in emirlerine itaat eden kimseler olarak itikadımızı sağlamlaştırıp amellerimize ozen gostermemiz, şuphesiz ahlÂkımızı da ahvalimizi de guzelleştirecektir. Bizim iyiliğimiz, guzel ahlÂkımız cevremizin de İslÂm’ın nuruyla aydınlanmasına vesile olacaktır. Cenab-ı Mevl bizleri iman ile şereflendirdiği gibi, bu Âhir zamanda İslÂm’a hizmet ile de şereflenenlerden eylesin.

İcinde bulunduğumuz Uc Aylar’ı ve hassaten Ramazan-ı Şerif’i tebrik ederek bitirelim. Cumleten Ramazan-ı Şerif’imiz mubarek olsun, kalbimizi ve kapılarımızı butun hayırlara acsın.

Tevfik ve inayetiyle...

__________________