
Bilindiği gibi Risale-i Nur ilhami bir tefsir olup “dadı Hakra kabiliyet şart nist “ (CenÂb-ı Hakk’ın lutf u ihsanında kabiliyyet şart değildir) kabilinden olduğu icin butun zamanların ihtiyacı olan mevzuat onda mundemictir ve butun meseleleri ilham ikliminde tevhid ekseninde hakikatleri en muannitleri bile teslime mecbur eder.
Şimdi bir fizik konusu olan hareketi bir ders formatında Risaleden aksettirmeye calışalım.
Ders fizik.
Konumuz! Hareket.
Şimdi size hareketteki tevhit dersini bir hatıramı naklederek anlatmak istiyorum:
28 Şubat şartları idi. O zamanlar Harran Unuversitesi’nde Eğitim Bilimleri Hocası idim. Harran Universitesi Nurcu Universite olarak bilindiğinden, bizi ehlileştirip donuşturmek icin olsa gerek, İstanbul Universitesi’nden Harran’a bir haftalığına, seminer ve konferanslarla bizi irşad etmek icin, lÂkabı Aynştayn olan bir profesor gelmişti.
Bizim dekan beni bir vesile ile onunla tanıştırdı. Bayağı da samimî olmuştuk ve beni seminerine dÂvet etme nezaketi gosterdi. Ben de espri yollu “Hocam ben sıradan bir dinleyici değilim soru sorarım ona gore” demiştim. O da “daha iyi ya konu acılır mesele daha iyi anlaşılır” dedi ve anlaştık. Konu kuantum fiziği idi, anlatımı bitirip sıra soru cevap faslına gelince el kaldırıp şu soruyu sordum.
Hocam siz daha iyi bilirsiniz ki fiziğin temel dinamikleri vardır. Onlar da:
1- Bir cisim muharrik bir guc olmadan hareket edemez.
2- Hareket eden cisim harareti tevlit eder.
3- Harareti cıkan cismin enerjisi ve kutlesi biter.
Bu bağlamda uc sorum olacak:
1- Hareket nedir?
2- Hicbir şey muharrik bir guc olmadan hareket etmeyeceğine gore mevcudatı tahrik eden guc nedir veya kimdir?
3- Madem hareket harareti tevlit ettiğine gore bu zerre veya guneşin harareti, enerji veya kutleleri neden bitmiyor? Eğer izah lutfederseniz cok memnun olurum” demiştim.
Adam once şaşırdı sonra da biliyormuş gibi başladı anlatmaya. Fakat ayağı yere basan bir soz edemiyordu. Ben de adam mahcup oluyor diye sorduğuma pişman olmuştum. Bu arada bir kurnazlık yaparak, Azerbaycanlı bir başka ateist profesore havale etmek istedi. “Bu sorular sizin branşınıza daha uygun hocam, siz anlatırmısınız?” dedi. Onun da sorulardan odu kopmuş olmalı ki “yok yok” diye reddetti (Ben bu kişilerin isimlerini hatırladığım halde rencide etmemek icin zikretmiyorum) Cevap veremeyince sucu bana atarcasına “arkadaşlar bu gibi sorular “populist” (galiba sıkıştırmaca, cevabı olmayan soru demek istedi) sorulardır cevap verilemez” demez mi?
Bu manzaraya canım cok sıkıldı, tam el kaldırıp itiraz edecekken, dinleyicilerden matematikci bir akedemisyenin de canı sıkılmış ki izin de almadan “Hocam bu sorular populist mopulist değil cok yerinde guzel sorular buna rağmen cevap vermezseniz bilim bitmiş demektir” dedi ve benim bir şey dememe luzum kalmadı. Ancak branşını bilmediğim, sonradan ziraatci olduğunu oğrendiğim bir başka bilimci (!) bana yaklaşarak “Beyefendi bu soruların cevabı insanı tanrıya goturur burada boyle bir soruyu nasıl sorarsınız” demez mi?
O kişiye cevaben:
Ben Allah’a tanrı demem, eğer tanrıdan kasdınız CenÂb-ı Allah ise lutfen Allah deyiniz tanrı putlar icin kullanılan bir tabirdir. Yoksa burada Allah demekde mi yasak? Oyle bir yasak varsa da tanımıyorum. Boyle bir sacmalık olamaz. Bilimin, aklın, mantığın gereği ise Allah’ı itiraf etmektir. Bundan daha mantıklı bir sual olamaz! Bediuzzaman; “Musbet ilimlerin hukmettiği asırda Kur’Ân butun hukumlerini akla tesbit ettirecektir (ettiriyor) ve bilimin hicbir kesin isbat veya tesbiti yoktur ki, Kur’Ân-ı Kerîm’in kutsî gerceklerine ters duşsun” diyor. Siz hÂl Lavoisier’in curutulmuş sacma nazariyeleriyle mi oyalanıyorsunuz?
Eğer zerre, guneş ve mevcudatı Allah’tan başka tahrik edebilecek bir guc varsa ondan bahsedin, dinleyelim, yoksa susmak ve inkÂr cevap olamaz.
Bu yaptığınız universitelerdeki ilmî ve fikrî ozerkliğe de aykırıdır. Oyle sun’î ve ideolojik yasakları asla kabul etmiyorum. Allah dersiniz, butun celişkiler biter. Bu işin başka caresi yoktur, cehaletinizi veya fikirsizliğinizi bilim diye yutturmaya kalkmayın, gibi bazı şeyler soylemiştim.
Tam ondan da kurtuldum derken yağcı bir ilahiyatcı docent; ikbal arzusu ile olsa gerek karşıma cıkarak bana aynen şoyle soyledi:
Hocam siz anlaşılıyor ki zerre ve kureyi Allah hareket ettiriyor demek istiyorsunuz. (Her halde dedik) “peki size birisi, “O halde AllÂh’ı kim hareket ettiriyor? derse ne diyecekiniz?“ demez mi? Bu sefer donduk buna.
“Anlaşıldı senin bazı bilgilere ihtiyacın var, şimdi sorularıma dikkatlice cevap ver onu da oğreneceksin” dedim.
1- Hareket nedir? diye sordum ses cıkarmadı. İş başa duştu ve şu tanımı yaptım.
Hareket: Cazibe ve dafiadan mutevellit bir titreşimdir. Oyle bilimcilerin yaptığı gibi cismin yer değiştirmesi değil, ne yani cismin canı sıkılmış da yer değiştiriyor oyle mi? Bunun bir faili yok mu?
2- Hareket kaca ayrılır? diye sordum yine cevap alamadım. “Ohoo senin daha okunacağın cok şey varmış” dedikten sonra şu cevabı verdim.
Hareket ikiye ayrılır:
1- Muteharrik-i bizzat olan hareket.
2- Muteharrik-i bilgayr olan hareket.
Muteharrik-i bizzat olan hareket; ic dinamikleri ile meydana gelen hareketlerdir ki buna herhangi bir sebep gosterilemez lokomotifin hareketi gibi; muteharrik-i bilgayr olan hareket ise dış etkenlerle olan harekettir. Lokomotife gore vagonların hareketidir. Yani vagonları lokomotif ceker, fakat lokomotifi ne ceker denemez. Zaten onu da ceken olsa, ona lokomotif denemez.
CenÂb-ı Allah’a gore ise Allaha ait olan hareketler ki o zatının muktezasıdır. İsim ve sıfatlarının tecellisi gibi, O’na hicbir sebep isnat edilemez. Cunku o muteharrik-i bizzattır. Muteharrik-i bilgayr ise masivanın, yani mahlûkatın hareketidir ki o dış etkenlere bağlıdır. Onlar icin illa bir sebep gosterilebilir. Benim de size sorduğum, masivanın hareketidir. İşte oyle de masivayı (mahlûkatı) Allah hareket ettirir, fakat Allah’ı kim hareket ettirir denemez. Zira CenÂb-ı Hakk’ın hareketi zatının muktezasıdır, başkasının hareket ettirdiğine zaten ilah denemez.
Bu vesile ile bir hususu cok acık belirteyimki butun meziyet istifÂde ettiğim ve ilham kaynağım Risale-i Nurlar’dır. Ben de tercumanlık yapabildimse ne mutlu. Allah ebeden Bediuzzaman’dan razı olsun. Kufrun belini oyle bir kırmış ki bir daha o yılan belini doğrultamaz.
http://www.yeniasya.com.tr/semseddin...a-fizik_435383
__________________