
Risale-i Nur Kulliyatından Tarihce-i Hayat isimli risale onsoz ile başlar. Bu onsoz Medine-i Munevvere’de bulunan muhim bir alim tarafından yazılmıştır. (1) Bu muhim alim, Ali Ulvi Kurucu’dur. Muhterem buyuğumuz Ali Ulvi Kurucu’nun Risale-i Nur ve Bediuzzaman Hazretlerinin şahsiyeti hakkındaki orjinal ve ilmi tespitleri Tarihce-i Hayat’ta onsoz olarak yerini almıştır. Biz de bu yazımızda zaman zaman gundemi teşkil eden risaleler hakkındaki sorulara bu onsozden pasajlarla cevap vereceğiz.
1-Bediuzzaman Hazretlerinin tefekkur sistemi nasıldır?
Cevap : "Butun semavi kitapların ve bilumum peygamberlerin yegane davaları olan Halık-ı Kainatın uluhiyet ve vahdaniyetini ilan; ve bu buyuk davayı da ilmi, mantıki ve felsefi delillerle ispat eylemektir.” (2)
2-Tasavvuf hakikati ile Risale-i Nur hakikatı esas ve koken itibarıyla birbirine zıt mıdır?
Cevap : “Tarikatten maksat, ruhsatlarla değil, azimetlerle amel edip, ahlak-ı Peygamberi ile ahlaklaşarak, butun manevi hastalıklardan temizlenip Cenab-ı Hakkın rızasında fani olmaktır. İşte bu ulvi dereceyi kazanan kimseler, şuphesiz ki, ehl-i hakikattirler. Yani, tarikatten maksut ve matlup olan gayeye ermişler demektir. Fakat, bu yuksek mertebeyi kazanmak, her adama muyesser olamayacağı icin, buyuklerimiz, matlup olan hedefe kolaylıkla erebilmek icin, muayyen kaideler vaz eylemişlerdir. Hulasa, tarikat şeriat dairesinin icinde bir dairedir. Tarikatten duşen şeriata duşer; fakat, maazallah, şeriattan duşen, ebedi husranda kalır. Bediuzzaman'ın actığı nur yolu ile, hakiki ve şaibesiz tasavvuf arasında cevheri hicbir ihtilaf yoktur. Her ikisi de rıza-i Bariye ve binnetice, Cennet-i alaya ve didar-ı Mevla'ya goturen yollardır.” (3)
3-Tasavvuf ile Risale-i Nur yolu arasında ne gibi meziyet farklılığı vardır?
Cevap: “Risale-i Nur, tasavvuftaki murakabe dairesini Kur'an-ı Kerim yolu ile genişleterek, ona bir de tefekkur vazifesini en muhim bir vird olarak ilave etmiştir.
Evet, insanın gozune, gonlune bambaşka ufuklar acan bu tefekkur sebebiyle, sadece kalbinin murakabesi ile meşgul olan bir salik, kalbi ve butun letaifi ile birlikte, zerrelerden kurelere kadar butun kainatı azamet ve ihtişamı ile seyir ve temaşa, murakabe ve muşahede ederek, Cenab-ı Hakkın o alemlerde bin bir şekilde tecelli etmekte olan Esma-i Husnasını, sıfat-ı ulyasını kemal-i vecd ile gorerek, artık sonsuz bir mabedde olduğunu aynelyakin, ilmelyakin ve hakkalyakin derecesinde hisseder. Risale-i Nur'un actığı iman ve irfan ve Kur'an yolunu takip eden, işte boyle muazzam ve muhteşem bir mabede girer; ve herkes de, iman ve irfanı, feyiz ve ihlası nisbetinde feyizyab olur.” (4)
4-Bediuzzaman Hazretlerinin edebi cephesini nasıl tanımlarsınız?
Cevap : “Ustad, o kıymetli ve bereketli omrunu, kulaklarda kalacak olan sozlerin tanzim ve tertibi ile değil, bilakis, kalblerde, ruhlarda, vicdan ve fikirlerde kudsi bir ideal halinde insanlıkla beraber yaşayacak olan din hissinin, iman şuurunun, ahlak ve fazilet mefhumunun asırlara, nesillere telkini ile meşgul olan bir dahidir. Artık, bu kadar ulvi bir gayenin tahakkuku icin candan ve cihandan gecen bir mucahid, pek tabiidir ki, fani şekillerle meşgul olamaz.
Bununla beraber, Ustad, zevk inceliği, gonul hassasiyeti, fikir derinliği ve hayal yuksekliği bakımından harikulade denecek derecede edebi bir kudret ve melekeyi haizdir. Ve bu sebeple, uslup ve ifadesi, mevzua gore değişir. Mesela, ilmi ve felsefi mevzularda mantıki ve riyazi delillerle aklı ikna ederken, gayet veciz terkipler kullanır. Fakat gonlu mest edip, ruhu yukselteceği anlarda, ifade o kadar berraklaşır ki, tarif edilemez. Mesela, semalardan, guneşlerden, yıldızlardan, mehtaplardan ve bilhassa bahar aleminden ve Cenab-ı Hakkın o alemlerde tecelli etmekte olan kudret ve azametini tasvir ederken, uslup o kadar latif bir şekil alır ki; artık her teşbih, en tatlı renklerle cercevelenmiş bir levhayı andırır ve her tasvir, harikalar harikası bir alemi canlandırır.
İşte, bu hikmete mebnidir ki, bir Nur Talebesi, Risale-i Nur kulliyatını mutalaası ile, universitenin herhangi bir fakultesine mensub da olsa, hissen, fikren, ruhen, vicdanen ve hayalen tam manasıyla tatmin edilmiş oluyor.” (5)
5- Risale-i Nur’un mahiyetini ve hakikatını nasıl ozetlersiniz?
Cevap : “Risale-i Nur kulliyatı, Kur'an-ı Kerim'in cihanşumul bahcesinden derilen bir gul demetidir. Binaenaleyh, onda o mubarek ve İlahi Bahcenin nuru, havası, ziyası ve kokusu vardır.” (6)
Sonuc:
Risale-i Nur, Bediuzzaman Hazretlerinin vasıtasıyla insanlığa hitap eden bir derstir. Bu ders Kur’an’dan suzulmuş bir hakikattir. Bu hakikat hicbir hak meslek ve meşrebe zıt değildir. Bu dersi dinleyen, Yuce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in bu asra bakan bir hakikati ile karşılaşır. Bu hakikat o kişiyi -Allah’ın izniyle- hidayet guneşi ile buluşturacak ve ebedi mutluluğa taşıyacaktır.
KAYNAK
__________________