“Bazen de hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda hayırlı olur”

Denizli’de, hic haberimiz yokken, fevkalÂde perde altında, matbu Âyetu’l-Kubra’yı resmî ve gayr-i resmî pek cok adamlar okudular, imanlarını kuvvetlendirdiler, bizim hapis musîbetimizi hice indirdiler.

Sonra bizi Denizli hapsine aldılar. Beni tecrid-i mutlak icinde ufunetli, rutubetli, soğuk bir koğuşa soktular. İhtiyarlık, hastalık ve benim yuzumden masum arkadaşlarımın zahmetlerinden bana gelen cok teellum ve Nurların tatil ve musaderesinden gelen cok teessuf ve sıkıntı icinde cırpınırken, birden inayet-i Rabbaniye imdada yetişti. Birden o koca hapishaneyi bir dershane-i Nuriyeye cevirip bir medrese-i Yusufiye (as) olduğunu ispat ederek, Medresetuzzehra kahramanlarının elmas kalemleriyle Nurlar intişara başladı. Hatta o ağır şerÂit icinde Nurun kahramanı, uc dort ay zarfında yirmiden ziyade Meyve ve Mudafaat Risalesi’nden yazdı. Hem hapiste, hem haricte futuhata başladılar. O musîbetteki zararımızı buyuk menfaatlere ve sıkıntılarımızı sevinclere cevirdi. “Bazen de hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda hayırlı olur. (Bakara Sûresi: 216.)” sırrını tekrar gosterdi.

Sonra birinci ehl-i vukufun, yanlış ve sathî zabıtlara binaen aleyhimizde şiddetli tenkitleri ve Maarif Vekilinin dehşetli hucumuyla beraber, aleyhimizde bir beyanname neşretmesiyle, hatta bazı haberlerle bir kısmımızın idamına calışıldığı hengÂmda, bir inayet-i Rabbaniye imdadımıza yetişti…

Lem’alar, Yirmi Altıncı Lem’a, On Altıncı Rica, s. 397
__________________