Peder ve validenin duası, dunya ve ahiret saadetine vesile

Yirmi Dorduncu Deva

Ey masum hasta cocuklara ve masum cocuklar hukmunde olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin onunuzde muhim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız.

Masum cocukların hastalıklarını, o nazik vucudlara bir idman, bir riyazet ve ileride dunyanın dağdağalarına mukavemet verdirmek icin bir şırınga ve bir terbiye-i Rabbaniye gibi, cocuğun hayat-ı dunyeviyesine ait cok hikmetlerle beraber ve hayat-ı ruhiyesine ve tasaffi-i hayatına medar olacak buyuklerdeki kefaretu’z-zunub yerine, manevî ve ileride veyahut ahirette terakkiyat-ı maneviyesine medar şırıngalar nev’indeki hastalıklardan gelen sevap, peder ve validelerinin defter-i a’mÂline, bilhassa sırr-ı şefkatle cocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercih eden validesinin sahife-i hasenatına girdiği, ehl-i hakikatce sabittir.

İhtiyarlara bakmak ise, hem azîm sevap almakla beraber, o ihtiyarların –ve bilhassa peder ve valide ise– dualarını almak ve kalplerini hoşnut etmek ve vefakÂrÂne hizmet etmek, hem bu dunyadaki saadete, hem ahiretin saadetine medar olduğu, rivÂyÂt-ı sahiha ile ve cok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlÂdından aynı vaziyeti gorduğu gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini rencide etse, azab-ı uhrevîden başka, dunyada cok felÂketlerle cezasını gorduğu, cok vukuatla sabittir.

Evet, ihtiyarlara, masumlara, yalnız akrabasına bakmak değil, belki ehl-i iman –madem sırr-ı imanla uhuvvet-i hakikiye var– onlara rast gelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtac olsa, ruh u canla ona hizmet etmek İslÂmiyetin muktezasıdır.

Lem’alar, s. 343

LÛ*GAT*CE:

dağdağa: gurultu, patırtı.

kefaretu’z-zunub: gunahlara kefaret.

riyazet: lezzetleri terk ve aclık ile terbiye.

tasaffi-i hayat: hayatın saflaşması, arınması.

terakkiyat-ı maneviye: manevî ilerleme.

ticaret-i uhreviye: ahiret ticareti.

uhuvvet-i hakikiye: hakiki kardeşlik.
__________________