Haşir Bahsi

İHTAR: Şu risalelerde teşbih ve temsilleri hikÂyeler suretinde yazdığımın sebebi, hem teshil, hem hakaik-ı İslÂmiye ne kadar makul, mutenasip, muhkem, mutesanit olduğunu gostermektir. HikÂyelerin mÂnÂları, sonlarındaki hakikatlerdir. KinÂiyat kabilinden, yalnız onlara delÂlet ederler. Demek hayalî hikÂyeler değil, doğru hakikatlerdir.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ 1
فَانْظُرْ اِلٰۤى اٰثاَرِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ2

Birader, haşir ve Âhireti basit ve avam lisanıyla ve vÂzıh bir tarzda beyanını istersen, oyle ise şu temsîlî hikÂyeciğe nefsimle beraber bak, dinle: Bir zaman iki adam Cennet gibi guzel bir memlekete (şu dunyaya işarettir) gidiyorlar. Bakarlar ki, herkes ev, hane, dukkÂn kapılarını acık bırakıp muhafazasına dikkat etmiyorlar. Mal ve para meydanda, sahipsiz kalır. O adamlardan birisi, her istediği şeye elini uzatıp ya calıyor, ya gasp ediyor. Hevesine tebaiyet edip her nevi zulmu, sefaheti irtikÂp ediyor. Ahali de ona cok ilişmiyorlar. Diğer arkadaşı ona dedi ki:

“Ne yapıyorsun? Ceza cekeceksin; beni de belÂya sokacaksın. Bu mallar mîrî malıdır. Bu ahali, coluk cocuğuyla asker olmuşlar veya memur olmuşlar, şu işlerde sivil olarak istihdam ediliyorlar. Onun icin sana cok ilişmiyorlar. Fakat intizam şediddir. Padişahın her yerde telefonu var ve memurları bulunur. Cabuk git, dehalet et” dedi.

__________________