İnsanın yuzu oyle bir sikke-i ehadiyettir ki…

(Dunden devam)

Ucuncu Sikke: İnsanın yuzunde; belki insanın yuzu oyle bir sikke-i ehadiyettir ki, Âdem zamanından t kıyamete kadar gelmiş ve gelecek butun efrad-ı insaniye birden nazar-ı mutalÂasında bulunmayan ve her birine karşı o tek yuzde birer alÂmet-i farika koymayan ve o kucuk yuzde hadsiz alÂmet-i farika bırakmayan bir sebep, bir tek insanın yuzundeki hatem-i vahdaniyete icad cihetiyle el uzatamaz.

Evet, insanın yuzune o sikkeyi koyan Zat, elbette butun efrad-ı insaniye nazar-ı şuhudunda ve daire-i ilmindedir ki, her bir insanın siması goz, kulak, ağız gibi aza-i esasîde birbirine benzediği halde, birer alÂmet-i farika ile hicbirisine tamam benzemez. Nasıl ki o simada goz, kulak gibi azaların umum efradında birbirine benzemesi, o nev-i insanın SÂnii bir ve vahid olduğuna şehadet eden bir sikke-i tevhiddir; oyle de, hukuk-u insaniyenin muhafazası icin sair envaın fevkinde olarak o simalarda birbirine iltibas olmamak ve birbirinden tefriki icin, hikmetli pek cok alÂmet-i farika ile iftirakları, o SÂni-i Vahid’in iradesini, ihtiyÂrını ve meşietini gostermekle beraber, ayrı ve cok dakik bir sikke-i ehadiyet oluyor ki, butun insanları, hayvanları, belki kÂinatı halk etmeyen bir zat, bir sebep, o sikkeyi koyamaz.

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Dorduncu Nukte, s. 614

LÛ*GAT*CE:

alÂmet-i farika: Ayırt edici alÂmet.

efrad-ı insaniye: İnsan ferdleri.

hatem-i vahdaniyet: Allah’ın bir olduğunu gosteren muhur.

SÂni-i Vahid: Her şeyi san’atla yaratan ve bir olan Allah.

sikke-i ehadiyet: Allah’ın her bir varlıktaki birlik tecellîsinin muhru.
__________________