[Kurtler ve İslÂmiyet / 4 Mart 1336, Sebilurreşad dergisi, Sayı: 461.]

(Dunden devam)

Kurtluk dÂvÂsı pek manasız bir iddiadır. Cunku, her şeyden evvel Muslumandırlar, hem de salÂbet-i diniyeyi taassup derecesine îsÂl eden hakikî Muslumanlardan. Binaenaleyh Ermenilerle aynı ırktan bulunup bulunmadıkları meselesi onları bir dakika bile işgal etmez. “El-İslÂmiyyetu cebbeti’l-asabiyyete’l-cÂhiliyyeh.” “İslÂm, uhuvvet-i İslÂmiyeye munafi olan kavmiyet dÂvÂsını men eder.” Esasen, bu tarihe ait bir şeydir. Kurtlerin asıl ve nesepleri ne olursa olsun, İslÂm’dan iftiraka vicdan-ı millîleri asla musait değildir. Bununla beraber, Kurtlerin, Arap kavm-i necibi ile ırken alÂkadar bulunduğu hakaik-ı tarihiyedendir.

İslÂmiyet, herhangi bir ırkın diğer bir unsur-u İslÂm aleyhine olarak menfî surette intibah hÂsıl etmesini kabul edemez. Binaenaleyh, Kurtleri Muslumanlıktan ayırmak isteyenler, esasat-ı İslÂmiyeye muhalif hareket ediyorlar. Fakat bunlar da kimlerdir? Bir-iki kulupte toplanan beş-on kişiden ibaret. Hakikî Kurtler, kimseyi kendilerine vekil-i mudafi olarak kabul etmiyorlar. Onların vekili ve Kurtluk namına soz soyleyecek, ancak Meclis-i Mebusan-ı Osmaniyedeki mebuslar olabilir.

Kurdistan’a verilecek muhtariyetten bahsediliyor. Kurtler ecnebi himayesinde bir muhtariyeti kabul etmektense olumu tercih ederler. Eğer, Kurtlerin serbestiyet-i inkişafını duşunmek lÂzım gelirse bunu Boğos Nubar’la Şerif Paşa değil, Devlet-i Âliye duşunur.

HulÂsa: Kurtler bu hususta kimsenin tavassut ve mudahalesine muhtac değildirler.

Seyyid Abdulkadir Efendi’nin beyanat-ı malûmÂnesine gelince: Bu hususta şimdilik bir şey soyleyemem. Bununla beraber, bu beyanatın tahrif edilip edilmediğini bilemiyorum.

Eski Said Donemi Eserleri, MakàlÂt, s. 107-110

***
__________________