Mahiyet-i Muhammediye (asm), Âlem-i İslÂm ağacının cekirdeği ve hayatı
(Dunden devam)
İkincisi: Âlem-i İslÂm’ın şecere-i kubrasının menşei, cekirdeği, hayatı, medarı olan mahiyet-i Muhammediye AleyhissalÂtu VesselÂmın, fevkalÂde istidad ve cihazatıyla, Âlem-i İslÂmiyetin maneviyatını teşkil eden kudsî kelimÂtı, tesbihatı, ibÂdÂtı, en evvel, butun manalarıyla hissedip yapmaktan gelen terakkiyat-ı ruhiyesini duşun, habibiyet derecesine cıkan ubudiyet-i Muhammediyenin (asm) velÂyeti sair velÂyetlerden ne kadar yuksek olduğunu anla.
Bir zaman, bir tek tesbihin, bir tek namazda, Sahabelerin tarz-ı telÂkkisine yakın bir surette bana inkişafı, bir ay kadar ibadet derecesinde ehemmiyetli gorundu; Sahabelerin yuksek kıymetini onunla anladım. Demek, bidayet-i İslÂmiyede kelimÂt-ı kudsiyenin verdiği feyiz ve nurun başka bir meziyeti var, tazeliği haysiyetiyle başka bir letafeti, bir taraveti, bir lezzeti var ki, gaflet perdesi altında murur-u zamanla gizlenir, azalır, perdelenir. Zat-ı Muhammediye (asm) ise, onları menba-ı hakikîsinden (Zat-ı Akdes’ten) turfanda, taze olarak, fevkalÂde istidadıyla almış, emmiş, massetmiş. Bu sırra binaen, o zat, bir tek tesbihten, başkasının bir sene ibadeti kadar feyiz alabilir. İşte bu nokta-i nazardan, Zat-ı Muhammediye AleyhissalÂtu VesselÂmın, haddi ve nihayeti olmayan meratib-i kemalÂtta ne derece terakki ettiğini kıyas et.
Ucuncusu: Bu kÂinatın HÂlık’ı, bu kÂinattaki butun makàsıdının en ehemmiyetli medarı nev-i insan olduğundan ve butun hitabat-ı Subhaniyenin en anlayışlı bir muhatabı nev-i beşer olduğundan; o nev-i beşer icinde en meşhur, en namdar ve ÂsÂrıyla ve icraatıyla en mukemmel, en muhteşem ferd olan Zat-ı Muhammediyeyi (asm) o nevi namına, belki umum kÂinat hesabına Kendine muhatap ittihaz eden Zat-ı Ferd-i ZulcelÂl, elbette onu hadsiz kemalÂtta hadsiz feyzine mazhar etmiştir.
İşte, bu uc nokta gibi cok noktalar var, kat’î bir surette ispat ederler ki, şahsiyet-i maneviye-i Muhammediye (asm), kÂinatın manevî bir guneşi olduğu gibi; bu kÂinat denilen Kur’Ân-ı kebîrin Âyet-i kubrası ve o Furkan-ı A’zam’ın ism-i a’zamı ve ism-i Ferd’in cilve-i a’zamının bir Âyinesidir. KÂinatın umum zerratının, umum zamanlarındaki umum dakikalarının butun Âşirelerine darp edilip, hÂsıl-ı darp adedince o Zat-ı Ahmediyeye salÂt u selÂm, nihayetsiz hazine-i rahmetinden inmesini, Zat-ı Ferd-i Ehad-i Samed’den niyaz ediyoruz.
Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Dorduncu Nukte, s. 625
__________________
Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları - 142
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları - 142