Her şeyi icad etmeyen, tek bir şeye karışamaz

(Dunden devam)

İkinci Sikke: Zeminin yuzunde ve bahar simasında oyle bir parlak hatem-i ehadiyet ve sikke-i vahdaniyet ism-i Ferd’in cilvesiyle gorunuyor ki, kure-i arzın yuzunde butun zîhayatı butun efradıyla ve ahval ve şuunatıyla idare etmeyen ve umumunu birden gormeyen ve bilmeyen ve icad etmeyen bir zat, icad cihetinde hicbir şeye karışmadığını ispat ediyor.

O sikke de şudur:

Zeminin yuzunde madenî maddelerin, unsurların ve cÂmidat mahlûkatın gayet muntazam, fakat gizli sikkelerinden kat’-ı nazar, yalnız iki yuz bin hayvanat taifelerinin ve iki yuz bin nebatat envaının atkı ipleriyle dokunan nakışlı şu sikkeye bak ki: Birden, bahar mevsiminde, zeminin yuzunde, birbiri icinde, beraber, ayrı ayrı şekilleri, ayrı ayrı hizmetleri, ayrı ayrı rızıkları, ayrı ayrı cihazatları, hicbirini şaşırmayarak, yanlış etmeyerek, nihayet karışıklık icinde nihayet derecede temyiz ve tefrikle, gayet hassas bir mizanla, her bir şeye lÂzım olan her şeyleri kulfetsiz, tam vaktinde, umulmadığı yerden verildiğini gozumuzle gorduğumuzden, zeminin simasında o keyfiyet, o tedbir, o idare oyle bir hatem-i vahdaniyet ve oyle bir sikke-i ehadiyettir ki, butun o mevcudatı birden hicten icad edip beraber idare etmeyen bir zat, rububiyet ve icad cihetiyle hicbir şeye karışamaz. Cunku karışmış olsa, o hadsiz geniş muvazene-i idare bozulacak. Fakat insanların o kavÂnîn-i rububiyetin husn-u cereyanlarına, yine emr-i İlÂhî ile, sûrî bir hizmeti var.

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Dorduncu Nukte, s. 614.
__________________