İnsan her haliyle Allah’ın isimlerine bir ilÂnname



Hatime

CenÂb-ı Hak, hadsiz kudret ve nihayetsiz rahmetini gostermek icin, insanda hadsiz bir acz, nihayetsiz bir fakr derc eylemiştir. Hem, hadsiz nukuş-u esmasını gostermek icin, insanı oyle bir surette halk etmiş ki, hadsiz cihetlerle elemler aldığı gibi, hadsiz cihetlerle de lezzetler alabilir bir makine hukmunde yaratmış.

Ve o makine-i insaniyede yuzer alet var. Her birinin elemi ayrı, lezzeti ayrı, vazifesi ayrı, mukÂfatı ayrıdır. Âdeta insan-ı ekber olan Âlemde tecellî eden butun esma-i İlÂhiye, bir Âlem-i asgar olan insanda dahi o esmanın umumiyetle cilveleri var. Bunda sıhhat ve afiyet ve lezaiz gibi nÂfi’ emirler nasıl şukru dedirtir, o makineyi cok cihetlerle vazifelerine sevk eder, insan da bir şukur fabrikası gibi olur. Oyle de, musîbetlerle, hastalıklarla, ÂlÂm ile, sair muheyyic ve muharrik arızalar ile, o makinenin diğer carhlarını harekete getirir, tehyîc eder. Mahiyet-i insaniyede munderic olan acz ve zaaf ve fakr madenini işlettiriyor. Bir lisan ile değil, belki her bir azanın lisanıyla bir iltica, bir istimdad vaziyeti verir. Guya insan o arızalar ile, ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden muteharrik bir kalem olur, sahife-i hayatında veyahut levh-i misalîde mukadderat-ı hayatını yazar, esma-i İlÂhiyeye bir ilÂnname yapar ve bir kaside-i manzume-i Subhaniye hukmune gecip, vazife-i fıtratını ifa eder.

Lem’alar, İkinci Lem’a, s. 26
LÛ*GAT*CE:

ÂlÂm: Elemler, kederler.

Âlem-i asgar: Kucuk bir Âlem.

carh: Cark.

insan-ı ekber: Buyuk bir insan.

muheyyic: Heyecana getiren.

nÂfi’: Faydalı.

nukuş-u esma: Allah’ın isimlerinin nakışları.

tehyîc etmek: Heyecana getirmek.
__________________