Maddî musîbetleri kucuk gordukce kuculur

(Dunden devam)

İkinci Mesele: Maddî musîbetleri buyuk gordukce buyur, kucuk gordukce kuculur. MeselÂ, gecelerde insanın gozune bir hayal ilişir. Ona ehemmiyet verdikce şişer, ehemmiyet verilmezse kaybolur. Hucum eden arılara iliştikce fazla tehacum gostermeleri, lÂkayt kaldıkca dağılmaları gibi, maddî musîbetlere de buyuk nazarıyla, ehemmiyetle baktıkca buyur. Merak vasıtasıyla o musîbet cesetten gecerek kalpde de kokleşir, bir manevî musîbeti dahi netice verir, ona istinad eder, devam eder. Ne vakit o merakı, kazaya rıza ve tevekkul vasıtasıyla izale etse, bir ağacın koku kesilmesi gibi, maddî musîbet hafifleşe hafifleşe, koku kesilmiş ağac gibi kurur, gider. Bu hakikati ifade icin bir vakit boyle demiştim:

Bırak ey bîcare feryadı belÂdan, kıl tevekkul!

Zira feryad, bel ender, hata ender belÂdır bil.

Eğer bel vereni buldunsa, saf ender, at ender belÂdır bil.

Eğer bulmazsan, butun dunya cefa ender, fen ender belÂdır bil.

Cihan dolu bel başında varken, ne bağırırsın kucuk bir belÂdan? Gel, tevekkul kıl.

Tevekkul ile bel yuzunde gul, t o da gulsun. O guldukce kuculur, eder tebeddul.

Nasıl ki mubarezede muthiş bir hasma karşı gulmekle, adavet musÂlahaya, husûmet şakaya doner, adavet kuculur mahvolur; tevekkul ile musîbete karşı cıkmak dahi oyledir.

Lem’alar, İkinci Lem’a, s. 26

LÛ*GAT*CE:

adavet: Duşmanlık.

at ender: Lutuf icinde, bağış icinde.

bel ender: BelÂ, sıkıntı icinde.

hata ender: Hata icinde.

musÂlaha: Barışma.

tebeddul: Başkalaşma, değişme.
__________________