Musîbetlerde insanın şikÂyete hakkı yok



İkinci Nukte

Yirmi Altıncı Soz’de sırr-ı kadere dair beyan edildiği gibi, musîbet ve hastalıklarda, insanların şekvaya uc vecihle hakları yoktur.

Birinci vecih: CenÂb-ı Hak, insana giydirdiği vucud libasını san’atına mazhar ediyor. İnsanı bir model yapmış; o vucud libasını o model ustunde keser, bicer, tebdil eder, tağyir eder, muhtelif esmasının cilvesini gosterir. ŞÃ‚fî ismi hastalığı istediği gibi, Rezzak ismi de aclığı iktiza ediyor ve hakeza… “Mulk sahibi, mulkunde dilediği gibi tasarruf eder.”

İkinci vecih: Hayat musîbetlerle, hastalıklarla tasaffî eder, kemal bulur, kuvvet bulur, terakki eder, netice verir, tekemmul eder, vazife-i hayatiyeyi yapar. Yeknesak istirahat doşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vucuddan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider.

Ucuncu vecih: Şu dÂr-ı dunya, meydan-ı imtihandır ve dÂr-ı hizmettir. Lezzet ve ucret ve mukÂfat yeri değildir. Madem dÂr-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir; hastalıklar ve musîbetler, dinî olmamak ve sabretmek şartıyla, o hizmete ve o ubudiyete cok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve her bir saati bir gun ibadet hukmune getirdiğinden, şekva değil, şukretmek gerektir.

Evet, ibadet iki kısımdır: Bir kısmı musbet, diğeri menfî. Musbet kısmı malûmdur. Menfî kısmı ise, hastalıklar ve musîbetlerle, musîbetzede zaafını ve aczini hissedip, Rabb-i Rahîm’ine ilticakÂrÂne teveccuh edip, Onu duşunup, Ona yalvarıp halis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riya giremez, halistir. Eğer sabretse, musîbetin mukÂfatını duşunse, şukretse, o vakit her bir saati bir gun ibadet hukmune gecer. Kısacık omru uzun bir omur olur. Hatta bir kısmı var ki, bir dakikası bir gun ibadet hukmune gecer. Hatta bir ahiret kardeşim, Muhacir Hafız Ahmed isminde bir zatın muthiş bir hastalığına ziyade merak ettim. Kalbime ihtar edildi: “Onu tebrik et. Her bir dakikası bir gun ibadet hukmune geciyor.” Zaten o zat sabır icinde şukrediyordu.

Lem’alar, İkinci Lem’a, s. 23

LÛ*GAT*CE:

adem: Yokluk.

mahall-i ubudiyet: Kulluk, ibadet yeri.

şekva: ŞikÂyet.

şerr-i mahz: Tam bir şer, kotuluk.
__________________