Bir hazine-i cevahire malik olduğumuz hÂlde, Avrupa’ya ahkÂmda izhar-ı fakr, ahlÂkta dilencilik etmek din-i İslÂm’a buyuk bir hıyanettir ve hayat-ı millete kastetmektir.
Dunya icin din feda olmaz, berahin-i akliye uzerine muesses olan din-i İslÂm, başka dine kıyas olunmaz.

Evet, Avrupa’dan ahz u iktibasa muhtacız. İhtiyacımız idare-i mulk ve tanzim-i kuvÂ-i harbiye-i bahriyeden ve funun-i sanayiden işimize yarayanlarıdır (dinimizin emriyle). Avrupa da bizden yalnız adaleti ister ve medeniyeti bekler; t muvazenesi bozulmasın. Bu iki esasa şeriatımız muessis ve kulliyetiyle nÂzırdır. Zaaf-ı diyanetle uhuvvet ve hurriyet ve medeniyet, bataklık ve muteaffin sulardan zehirlenmiş cicek ve meyvelere benzer. Acaba Şeyheyn ve Omereyn ve Harun ve Me’mun ve Endulus’teki Emevîler, zaaf-ı dinle mi terakki ettiler? Zaman-ı salifte Âlemde hukumferma olan istibdadın pederi vahşet olduğu hÂlde, sadr-ı evvelin hurriyet ve adalet ve musavatları burhan-ı bÂhirdir ki, Şeriat-ı Garra, hurriyet-i hakkı ve adaleti ve ibadetteki musavatıyla iman olunan musavat-ı hukuku cemî-i revabıt ve levazımatıyla camidir.

Eski Said Donemi Eserleri, Makalat, s. 34

LÛ*GAT*CE:

ahz u iktibas: Alma, aktarma yapma.

berahin-i akliye: Aklî deliller.

cemî-i revabıt ve levazımat: İlgili ve gerekli olan yonlerin butunu.

hazine-i cevahir: Cevherler hazinesi, değerler hazinesi.

idare-i mulk: Kamu yonetimi, mulkun idaresi.

izhar-ı fakr: Fakirliğini gosterme.

muvazene: Denge.

musavat-ı hukuk: Hukuk karşısında eşitlik.

muteaffin: Kokuşmuş.

Omereyn: Hz. Omer (ra) ile Emevi halifesi Omer b. Abdulaziz.

sadr-ı evvel: İslÂmın ilk zamanlarında olanlar.

Şeyheyn: Hz. Ebu Bekir (ra) ile Hz. Omer (ra).

tanzim-i kuvÂ-i harbiye-i bahriye: Ordu ve deniz kuvvetlerinin duzenlenmesi.

terakki: İlerleme, yukselme.

uhuvvet: Kardeşlik.

zaman-ı salif: gecmiş zaman.
__________________