DORDUNCU NUKTE

“İktisad eden, maişetce aile belÂsını cekmez” mealindeki “LÂ yeûlu meni’ktesade” hadis-i şerifi sırrıyla, iktisad eden, maişetce aile zahmet ve meşakkatini cok cekmez.

Evet, iktisad kat’î bir sebeb-i bereket ve medar-ı husn-u maişet olduğuna o kadar kat’î deliller var ki, had ve hesaba gelmez.

Ezcumle, ben kendi şahsımda gorduğum ve bana hizmet ve arkadaşlık eden zatların şehadetleriyle diyorum ki:

İktisad vasıtasıyla bazen bire on bereket gordum ve arkadaşlarım gorduler. Hatta dokuz sene (şimdi otuz sene) evvel benimle beraber Burdur’a nefyedilen reislerden bir kısmı, parasızlıktan zillet ve sefalete duşmemekliğim icin, zekÂtlarını bana kabul ettirmeye cok calıştılar.

O zengin reislere dedim: “Gerci param pek azdır. Fakat iktisadım var, kanaate alışmışım. Ben sizden daha zenginim.” Mukerrer ve musırrÂne tekliflerini reddettim. CÂy-ı dikkattir ki, iki sene sonra, bana zekÂtlarını teklif edenlerin bir kısmı, iktisadsızlık yuzunden borclandılar. LillÂhilhamd, onlardan yedi sene sonra, o az para, iktisad bereketiyle bana kÂfi geldi, benim yuz suyumu dokturmedi, beni halklara arz-ı hacete mecbur etmedi. Hayatımın bir dusturu olan “nÂstan istiğna” mesleğini bozmadı.

Lem’alar, On Dokuzuncu Lem’a, s. 251

LÛ*GAT*CE:

arz-ı hacet: İhtiyac arz etme, muhtac olduğunu bildirme.

cÂy-ı dikkat: Dikkat ceken nokta.

iktisad: Tutumluluk, israf etmeme; yerinde ve gerektiği kadar sarf etme.

maişetce: Gecim yonunden.

medar-ı husn-u maişet: Guzel gecim icin vesile.

musırrÂne: Israr eder şekildeki.

nÂstan istiğna: İnsanlara yuz suyu dokmemek, başkalarının minneti altına girmemek.

nefyedilme: Surgun edilme.
__________________