Bir coğumuz Aşil'i Truva filminden gorduk, tanıdık. Tarihcesini merak eden arkadaşlarım icin ufak bir araştırma yaptım, ilgiyle okuyacaklarından eminim.Herneyse fazla uzatmadan başlayalım;

Olumlu bir baba olan Peleus ile bir tanrıca olan Thetis'in oğlu olan yarı tanrı Aşil (Fransızca okunuşu Aşil iken aslı olan Yunanca yazımı ve okunuşu Akhilleus'tur) Yunan mitolojisinin en onemli kahramanlarından biridir. Thetis, oğlunu olumsuzluk nehri Styx'de yıkarken elini suya değdirmemesi oğutlendiği icin, onu sol topuğundan tutup suya batırmıştır. Yalnızca oradan vurulursa oleceğine inanılır. Efsaneye gore, oleceğini bildiği halde Helen'i geri almak icin yapılan ve en buyuk savaş kabul edilen Truva Savaşı'na adının sonsuza kadar anılması icin katılmış ve Truvalı prens Paris tarafından tesadufen, sol topuğundan zehirli okla vurularak olmuştur. Bu yuzden ayak topuğunda yer alan tendona aşil tendonu adı verilir.

Başka bir anlatı da şoyledir:

Thetis'ten doğacak cocuğun tum tanrılardan daha guclu olacağı kehaneti uzerine Thetis, Peleus ile yani bir olumlu ile zorla evlendirilmiştir. Thetis doğan cocuklarının olumlu taraflarını yok etmek icin kocasından gizlice onları doğar doğmaz ateşte yakar ama cocukları bu yuzden olur. Thetis, son oğlu Akhilleus'u (Aşil) ateşe tutarken Peleus onu yakalar. Akhilleus'un sadece topuğu yanmıştır. İlk buyuk Eski Yunan şairi olan Homeros'un, Truva Savaşı'nı anlatan İlyada adlı eserinde Aşil'in mezarının yeri tarif edilir.[1]

Homeros'un İlyada destanı neredeyse Akhilleus destanı gibidir. Destan onunla başlar, onunla biter. Akhilleus, olumlu Peleus ile Nereidlerden su perisi guzeller guzeli olumsuz Thetis'in oğludur. Thetis bir deniz tanrıcası olup deniz ihtiyarı Nereus ile Doris'ten doğmuş 50 nereus kızlarının en unlusu ve en guzelidir. Thetis, Zeus'un eşi Hera tarafından buyutuldu. Thetis guzelliği ile hem Zeus'u hem de Poseidon'u etkiledi. Fakat Zeus, Thetis'in kendisinden doğuracağı cocuğun babasından daha guclu olacağını oğrenir oğrenmez (Herakles'in Kafkaslarda zincirli Prometheus'u kurtarmasından sonra, Prometheus bunu Zeus'a soylemişti) Thetis ile ilgilenmekten vazgecti. Boylece Olympos tanrıları hep birlikte Thetis'in en iyisi bir olumlu ile evlenmesinin kendilerinin hayrına olacağına karar verdiler. Fakat Thetis, tanrıların kendisine koca olarak sectikleri olumlu Peleus ile evlenmek istemedi. Cunku cocuklarının kendisi gibi olumsuz olmalarını istiyor, o yuzden de kendisi gibi olumsuz birisiyle evlenmek istiyordu. Bunun icin cok dil doktu ve denizkızlarına ozgu metamorfoz ozelliğini kullanarak kılıktan kılığa girerek gizlenmeye calıştı. Ama sonunda Peleus ile evlenmeye razı oldu.

Peleus ise yunanlıların en durustu, en dindarı olarak bilinen Aiakos'un oğludur. Aiakos Zeus ile su perisi Aigina'nın oğluydu. Peleus ayrıca Telamon'un kardeşidir. Kalydon Avı sırasında istemeyerek kaynatası Eurytion'u oldurdu. Bu suctan kendini arındırmak icin İolkos'ta kral Akastos'un sarayına sığındı. Akastos'un karısı geldiğinde ise orada kralın karısıyla başı derde girdi ve karısı Peleus'a tutuldu, onu baştan cıkarmaya calıştı. Başaramayınca da Peleus'u namusuna goz dikmekle sucladı. Akastos konuk yasalarını ciğnememek icin Peleus'u kendisi oldurmek istemedi. Bir gece av yorgunluğuyla uykuya dalmış olan Peleus'u hayvanlara yem olsun diye silahlarını alarak yalnız bıraktı. Kheiron gelip Peleus'u kurtardı. Peleus ofkeyle gidip Akastos'la karısını oldurdu. Daha sonra birgun Peleus'un karısı olunce tanrılar eş olarak ona Thetis'i sectiler. Thetis kılıktan kılığa girerek kendisini surekli Peleus'tan sakladı ve onunla evlenmek istemedi. Yarı at yarı insan bir yaratık olan Kheiron, Peleus'un yakın arkadaşıydı ve Kheiron'un yardımıyla Thetis'in hakkından geldi ve Thetis'i evlenmeye razı ettiler. Kheiron duğunde cok sevdiği ve hep kolladığı Peleus'a hedefini hic şaşmaz, dişbudak ağacından ozel yapım bir mızrak da hediye etti. Akhilleus Truva'ya savaşa gittiğinde Peleus, bu mızrağı, olumsuz atlarını ve yanından hic ayrılmayan Myrmidon'larını oğluna verip Phthia'daki sarayında onu sabırla yıllarca bekledi.

Harpy'ler (harpyalar) kuş vucutlu, penceli cok cirkin yaratıklardı. Podarge, Aello, Celaeno ve Ocypete isimli harpya kızkardeşlerdi. İclerinden Podarge, Zephyros'un dikkatini cekti ve Zephyros onunla ciftleşti. Podarge, Zephyros'a iki tane tay verdi ve isimleri Xanthos ve Balios oldu. Poseidon bu atları ilk once Hera'ya verdi. Hera daha sonra atları efsanevi kahraman Kastor'a verdi. Daha sonra bu atlar Poseidon tarafından Akhilleus'un babası Peleus'a Thetis ile Pelion'da evlendiği duğun sırasında hediye olarak verildi. Boylece bu iki at sonradan Akhilleus'un muthiş atları oldu. Xanthos, kırmızımsı sarı renkli cok guclu ve hızlıydı. Akhilleus kendisinden başka sadece Patroklos'un binmesine izin verirdi. Truva savaşı sırasında Akhilleus bu iki atı savaş arabasına bağlar ve savaşlara oyle katılırdı. Savaş sırasında Patroklos olduğunde at kacıp gitmişti. Aynı gun Akhilleus'a geri donunce, Akhilleus tarafından azar işitmişti. Xanthos'a gecici olarak Hera tarafından konuşma yeteneği verildiğinden Patroklos'un olumune tanrıların sebep olduğunu, Akhilleus'un da yakında olumune tanrıların sebep olacağını soylemişti. Hektor'un olumunden hemen sonra olme sırası Akhilleus'a gelecekti. At boyle soyleyince Akhilleus yazgısını ve annesinin soylediklerini hatırladı.

Peleus'un duğunune donersek, duğun Tesalya'daki Pelion dağında yapıldı, tanrılar, yarı-tanrılar ve olumluler davet edilmişti ama bir tek kavga tanrıcası Eris cağrılmamıştı. Duğune cağrılmadı diye davetlilerin ortasına altın bir elma atması sonucu bir guzellik yarışması tertiplendi. Uğursuz başlayan evlilik uğursuz devam etti. Peleus ile Thetis'in bircok cocukları oldu. Thetis bir olumlu ile evlenmenin verdiği huzursuzlukla doğan her cocuğunu cinsiyet gozetmeksizin kendisi gibi olumsuz yapabilmek icin bir plan yaptı. Gece kocası uyurken cocuklarını tanrıların olumsuzluk iksiri olan ambrosia nektarıyla (Kevser şarabıyla) yıkayıp, tılsımlı ozel bir ateşe tutarak, etlerine işlemiş olumluluk tohumlarını yoketmeye calışıyordu. Bu şekilde cocuklarını olumsuz yapacağım diye istemeyerek birer birer yakarak olduruyordu. Gunduz de, gun boyu cocuklarını ambrosia ovuyordu. Bu şekilde Peleus, 6 cocuğunu kaybetti. Thetis, olumlerin nedenini kocasından gizledi. Thetis, 7. cocuğu Akhilleus'a da aynı şeyleri yapıyordu. Kocası Peleus bu durumu once anlayamadı. Bir gece Peleus uyanarak Thetis'in bebek Akhilleus'u bacağından tutarak aleve tuttuğunu dehşetle gordu. Cok kızarak cocuğu kurtardı ve Thetis'i evden kovdu. Bir olumlu ile evli olmaktan zaten mutsuz olan Thetis ise denize kactı. Denizin derinliklerine dalarak bir daha geri donmedi. Peleus, yaralı kucuk Akhilleus'u alarak hekimlikte buyuk ustad olan Pelion dağında bulunan Kheiron'un yanına gitti. Kheiron dudakları ve sağ ayağının aşık kemiği yanmış olan Akhilleus'un bakımının uzun sureceğini soyleyince Peleus cocuğunu buyutmesi icin Kheiron'a bıraktı. Kheiron, cok hızlı koşmasıyla unlu bir devin iskeletinden bir kemik alarak yanık kemiğiyle değiştirdi. Akhilleus'un cok hızlı koşmasının sebebinin bu olduğu soylenir.

Bir başka efsaneye gore Thetis, Akhilleus bebekken onu kendisi gibi olumsuz yapabilmek umuduyla Styx nehrine batırıp cıkardı. Bu işi yaparken bebeği topuğundan tuttuğu icin Styx nehrinin suları oraya etki edememiş ve vucudunun heryeri yaralanmaz olan Akhilleus'un tek yaralanabilir yeri boylece topuğu kaldı. Yarı at yarı insan efsanevi Kheiron'un yanında yıllarca kalan Akhilleus'a Kheiron'un karısı da baktı. Kheiron Akhilleus'u, avladığı arslan, domuz ve kurt ilikleriyle besliyordu. Bu yuzden daha ufakken bile en ağır mızrakları, kılıcları bile kaldırabiliyordu. Akhilleus Kheiron'dan binicilik, at yetiştirme, araba surme, saz calıp soyleme, guzel konuşma, her turlu silahsız ve silahlı savaş tekniği, kargı atma ve koşma konusunda dersler aldı. Aldığı bu eğitimlerle Akhilleus, cağının tum yiğitlerinden ustun bir konuma geldi. Kheiron ona ayrıca acıya dayanmayı, yalan soylememeyi, erdemli olmayı, hep kontrollu olmasını ve ayrıca hekimlik oğretti. Akhilleus Kheiron'dan oğrendiği hekimlik yeteneğini daha sonra Truva savaşı sırasında yaralılar uzerinde kullanacaktır. Akhilleus'un Kheiron'un yanında ne kadar kaldığı belli olmasa da Truva'ya onunla birlikte gelen lalası Phoiniks onu nasıl buyuttuğunu şoyle anlatır:

Tanrıya benzer Akhilleus, seni ben getirdim bu hale, canım gibi sevdim, yetiştirdim seni.
Bensiz ne şolene gitmek isterdi canın, ne de evde yemek yemek isterdi,
Oturturdum seni dizlerimin ustune, etini keser, ağzına verir, dudaklarına uzatırdım şarabı.
Goğsumde gomleğimi ıslatırdın boyuna, arsızlık eder şarabı puskurturdun ağzından,
Senin yuzunden neler cektim ben, neler. (İl. XI, 485 vd.)

Anne Thetis birgun oğluna kaderini kendi secebileceğini bildirir:
İki ayrı kader goturecek beni olume;
Burada kalır, savaşırsam Truva cevresinde,
Tukenmez bir un var, donuş yok.
Donersem yurduma, sevgili baba toprağına,
Unum olmasa da cok yaşayacağım,
Olum oyle cabucak gelip catmayacak. (İl. IX, 411 vd.)

Akhilleus Myrmidon'lar ve efsanevi iki atı ile birlikte (Xanthos ve Balios) Truva'ya gelmiş ve savaşın sonlarına doğru Paris'in okuyla olmuştur. Yunanlılar deniz kenarında Akhilleus icin bir mezar yaptılar. İcinde Patroklos ve Akhilleus'un kullerinin bulunduğu kabı oraya gomduler.

Thetis'in Akhilleus'un cesedini alıp Tuna Nehri'nin karşısındaki Beyaz Ada'ya (Leuke, Bahtiyarlar Adası) goturduğu ve Akhilleus'un orada esrarengiz bir hayat yaşamaya devam ettiği bazı mitologlarca yazılmaktadır. Denizciler, bu adanın yakınından gecerlerken gunduzleri surekli silah şakırtıları, geceleri ise kadeh tokuşturma sesleri ve hic bitmeyen bir şolenden yukselen şarkıları duyuyorlardı.

Bazı mitologlara gore Menelaos'un karısı, guzel Helena bu adada Poseidon ve diğer tanrıların huzurunda Akhilleus'la evlendi. Butun olumluler icin uzerine ayak basılması yasak olan bu adada bir oğulları oldu. Euphorion adındaki bu doğa ustu kanatlı varlığa daha sonra Zeus aşık oldu. Ama aşkı karşılık gormedi. Euphorion, Zeus'tan kactıysa da Zeus ona Melos adasında yetişti ve kendisinden kactığı icin kızarak yıldırımlarla onu oldurdu. Adanın perileri olusunu alıp gomduler. Ama ofkeli Zeus, perilere kızdı ve hepsini birden kurbağaya donuşturdu.

Buyuk İskender kendisine Akhilleus'u ornek olarak almıştır.[2]

Kaynaklar

[1] tr.wikipedia.org/wiki/Akhilleus
[2] bluepoint.gen.tr/troia/akhilleus.html
[3] ancienthistory.about.com/cs/achilles/g/Achilles.htm

__________________