Kitabı Nwalker arkadaşımızın tanıtmasından sonra merak ederek aldım ve okumaya başladım ve Nwalker'ın da isteği uzerine onun konusa yazdığım alıntıyı ve bundan sonra vakit buldukca kitaptan yapacağım alıntıları buradan surdurmek istiyorum.

Oncelikile kitabın ismine biraz değinmek istiyorum sanıyorum yayın evi ve cevirmen kitabın ulkemizde biraz daha fazla satması icin kitaba bu ismi uygun gormuşler. Kitabın orjinal ismi "what strange mystery unites the turkish nations india catholicism and mexico" cevirirsek turk kavimlerini, hintlileri, katolikliği ve meksikayı birbirne bağlayan gizim nedir? Kitabı alıp okumayı duşenen arkadaşlar kitabın aslında hırıstiyanlık, hac ve teslis uzerine yazıldığını akıllarında bulundursunlar ve sonra biraz hayal kırıklığına uğramasınlar.

Kitap temelde hıristiyanlığın temelde gok tanrı veya tengri dinine dayandığı ve turklerden yayıldığı tezi uzerine kurulu tabi birazda hintlilerden.

Kitaptan ilginc. bir alıntı yapayım burada

Alıntı:
Tengri insanları erdemli bir ayata sevk eden oğlu Geser'i Kadim Altay'a gonderdi. Geser Yeryuzunde ilk Peygamberdi. Gok Tanrı'nın elcisi olarak, insanları Tengri hakkında aydınlattı.

Orta Asyalı halklar Geser ve onun guzel fiilleri hakkında pek cok efsane oluşturmuşlardır. Geser'in isminin yuzyıllar icinde, kasten ya da kasıt olamdan, değişikliğe uğrayarak, gunumuzde Turk insanları arasında en yaygın isim olan KEder'e ve hatta Hızır'a donuştuğu doğrudur. Ve şimdi o halkın hafızasında Gok Tanrı, Tengri imajıyla birlikte hatırlanmaktadır

Geser bilge ve Yeryuzundek yaşamın kaynağının koruyucusudur. Bazılarına gore asasına yaslanan sakkallı bir ihtiyar ve bazılarına gore ise sıhhatli ve guclu bir delikanlı olarak gordukleri olumsuz bir kahramandır.
Burada herne kadar Geser ismi Hızır'a donuşmuş densede yazar aslında Geser isminin İsa'ya atfedildiğini soylemekte. Ayrıca İsa'nın turk olduğunuda iddia etmekte ve bunu İsa'nın konuştu dil olan aramicenin turkce lehcesi olduğunu soyleyerek desteklemeye calışmakta. Ayrıca İsa'nın diğer bir isminin David Koresh olduğunu ve Aryanların ve kuruların en başından beri dunyanın yonetici kastı olduğunu soylemekte. Bu arada savına gore turkler kendilerine aryanlar ve kuru ve kurushlar ve benzerleri şeklinde isimlendirmekteler. Ve koresh kelimesi zaman mekana bağlı olarak evrimini kureyşe kadar geetirmekte ve buda Muhammed'in bağlı olduğu kureyş kavmine atıfta bulunarak onunda turk kokenli olduğu vurgulanmakta.

Bir alıntıda ıristiyanlıktaki vaftiz, ha. ve istavroz cıkartmanın kokenine ilişkin kitaptan bir alıntı. Biraz uzun ama ilginc.

Alıntı:
Hıristiyan bir kahin olan Gregory, uzerinde goğe yukselen bir hac olan ateş yanan bir direğin vizyonunu gormuştu. Hac aynen bir şimşek gibi parlak bir ışık yayıyordu.

O zamanlar, Ermeniler hacın kurtarıcı gucune cok az inanıyorlardı- ala paganlardı. Yine de, Kıpcakların altında savaştağı ve ruyadaki ile raslantı eseri cakışan haclı bayrakları cok iyi hatırlıyorlardı. Aziz Gregory de gokyuzunde
benzer bir ac gormuştu. Bu Tanrı'nın bir işareti miydi?

" Turklere Gok Tanrı tarafından yardım ediliyor olmalı" diye duşundu ermeniler.

Turklerin her şeye gucu yeten tanrıları hakkındaki soylenti avrupanın bir ucundan diğerine vahşi bir ruzgar gibi yayılıyordu. Onu dunyayı romanın hakimiyetinden kurtaran atlılarla ilgili isa mesihin kehanetine benzer sozlerini tekrarlayarak, hıristiyanlara yaydılar. Bu kehanet, ıristiyanların belli başlı kitaplarından biri olan Apokalipsiste yazılıydı! Ona umutla bakılıyordu. İnsnalar peygamberin sozlerinietraflarında olup bitenlerle karşılaştırıp her satırını tekrar tekrar okudular. Her şey tamda boyle olmuştu. Her şey isa adlı adamın soylediği gibi tersine donuyordu.

Aziz gregory yandaşlarına tengrinin parlayan acını gokyuzunde gordukten sonra kehanet yerğne geldi artık bekleyin dedi, Ermenilerin aziz gergorye aydınlatıcı demesini sağlayan da bu sozler değilmiydi.

yazıyı kısa tutmak icin gereksiz ayrıntıları atlamayı tercih ediyorum. Aziz gregorynin torunu olan piskopos gregoris kıpcak hukumdarını gormek iste ve ermeniler gok tanrı inancını kabul etmek isterler.

Kafir avrupa onlara yayayının bir atlıya bakışı gibi bakıyordu. abrupa aslında turklerden geriydi. tanrıya inanma onlar icin erişilmez değerdeydi. Demiri turk kavmine hediye eden tanrıya. basit bir ornek demirin onemini vurgulayacaktır. demir kılıc ile iyi oturtulmuş bir darbe bronz bir kılıcı ikiye bolebilirdi. diğer bir deyişle, goklere cıkarılan romalı taburu kıpcaklar onunde sanki silahsızdılar. tata sopadan başka bir şeyi olmayan tarig oncesi insan gibi tıpkı.

Yazar burada turk demir ile bronzun savaşını turk tanrsısı ile roma tanrısı jupiter arasındaki savaşa benzetmekte.

Genc piskopos işte bunun icin derbente gelmişti. O vaftizi (turkcede ary-sili veya ary-alkyn) kabul etti. Onu uc kere gumuş hacla kutsanmış suya daldırıp cıkardılar.

Su ile vaftiz edilme Tengri dininin kilit torenlerindendir. Gercekte, dine ya da turk dunyasına inisiyasyondur. Vaftiz yeni foğmuş bebeklerin sonsuz mavi gokyuzunun krallığına girmeden once buzlu vaftz teknesine batırıldığı kadim altaydan kaynaklıdır.

Suyla vaftiz kadim altayda kendisinin bedensel ve ruhsal saflığına onem veren bir kavimde ortaya cıkmıştır. bu gun vaftiizn başlangıcı hıristiyanlara yada başka bazı inanclara atfediliyor. Bu tamamen yanlış. İlk hıristiyanlarda vaftiz yoktu, olamazdı. Onu avrupada ancak kıpcakların gelişlerinden sonra oğrendiler. Bu inkarı mumkumkun olmayan bir gercektir hıristiyan tarihciler bile bunu ortbas etmeye calışmıyor. 4. yuzyılda burada hıristiyanları icinde vaftiz ettikleri havuzlar yapmışlardı.

Turk rahipler, ruhsal olarak saflık kazanan gregorisi dunya ağacının gizemlerine inisiye olacağı hamrine goturmuşlerdi. O, turk kutsal metinlerini gormuştu ki, bazı parcalara bakılırsa bunlar kurana da girmişlerdi. Kabul toreninin ardından uzlaşmanın tanrısal bir işaret olarak sağ elinin başparmağı ile dordunvu parmağını birleştirmesine izin verilmişti.

Doğu sembolizminde iki parmağını birleştirme goke balılığı işaret eder. armaklar daha sonra alna kaldırılı, goğse indirilir, yeniden sol omza ve sağ omaza yukseltilirdi. Turkler bu işaretle gok tanrıdan himaye ve iltimas diliyorlardı. (piskopos gregoris bu şekilde istavroz cıkaran ilk hıristiyan oldu.)

İlk hıristiyanlar hacın gucunu bilmediklerinden istavroz cıkaramazlardı ve bu uygulamayı kıpcaklardan edinmişlerdir.

Gregoris onlara avrupada ibadet ettikelri isa mesihi ve hıristiyanlara yonelik baskı ve zulumleri anlattı. Turkler isayı gok tanrının oğlu olarak kabul ederek gregorise inandılar. ozellikle de gesere yani turk kavminin peygamberine. Ona kısa ve kolay anlaşılır kelimerlerden oluşan dualar ithaf olundu.

"Size Gheser'i verdik. Oyleyse Tanrı'ya dualar edin..." Bu, Tengri'nin Oğutlerinden bir cumledir. (Gunumuzde bu, Kuran'nın 108. suresinde duzenlenmiştir.= Doğu, Gheser'in (Kawsar beya Kevser) anlamı tamamen acık olmasa sa halen bu kelimeleri hatırlamaktadır.

Bundan sonrasında yazar romalıların bu yeni hıristiyanlığa donduğu ve roma tanrılarına yuz cevirdiklerini ve romanın sona yaklaşışını, piskopos gregorisin kurduğu hırsitiyan kiliseyi ve bu kiliseye turklerin verdikleri turce isimden soz etmekte.
Kitaptaki bir enteresan nokta ise hint destanlarındaki insanın yaratılış hikayesinin adem ile havvanın yaratılış hikayesinin birebir oluşu ve yahudilerin mısırdan cıkışı ile sanırım mayalar veya diğer orta ve guney amerika kabilelerinden birisinin kacış hikayesinin neredeyse birebir oluşlar.

Diğer bir noktada bizim turk kavmi olarak gorduğumuz hunları kitabın yazarının barbar ve vahşi bir mmoğol kavmi olarak değerlendirmesi.

Yazım yanlışları ve noktalama işaretleri yanlışlarından dolayı affınıza sığınırım. Kitaptan okuyup yazdığım icin pek kurallara bağlı kalmadım.

Vakit buldukca kitaptan bir takım alıntılar daha yapacağım.
__________________