RahmÂn ve Rahîm olan Allah´ın adıyla


Nuzûl

Mushaftaki sıralamada doksan ucuncu, iniş sırasına gore on birinci sûredir. Fecr sûresinden sonra, İnşirÂh sûresinden once Mekke’de inmiştir. Rivayete gore Fecr sûresinin inişinden sonra oncekine nisbetle daha kısa bir sure vahiy kesilmiş, muşrikler bu olayı kullanarak Hz. Peygamber’e, “Herhalde rabbin sana darıldı ve seni terketti” demişlerdi. Bu sozlerden dolayı Hz. Peygamber’in duyduğu uzuntu uzerine bu sûre inmiştir (Taberî, XXX, 148). Bizim iniş sıralamasında esas aldığımız bu rivayet dışında, Duh sûresinin iniş tarihine dair başka rivayetler de vardır: 1. İlk vahiyden (AlÂk ve Muddessir sûrelerinin ilk Âyetlerinden) sonra uzunca bir sure vahiy kesilmiş, tekrar başladığında ilk olarak Duh sûresi gelmiştir. 2. Necm sûresinde gecen “CebrÂil”i butun azametiyle gorme ve ona iyice yaklaşma” sonucu Hz. Peygamber’de oluşan heyecan ve sarsıntı yatışsın diye bir sure vahiy kesilmiş, sonra Duh sûresi gelmiştir (İbn Kesîr, VIII, 287-288, 445-446; ŞevkÂnî, V, 378). Vahyin mÂkul sebeplerle kesilip araya fÂsılaların girmesi her seferinde muhaliflerin dedikodu yapmalarına vesile olmuş, Allah da resulunu teselli etmiştir.

Adı/Ayet Sayısı

Sûre adını 1. Âyetinde gecen ve “kuşluk vakti” anlamına gelen duh kelimesinden almıştır. Ayrıca “Ve’d-duh” adıyla da anılmaktadır (BuhÂrî, “Tefsîr”, 93; İbn Âşûr, XXX, 393)

Konusu

Muşriklerin uzucu soz ve davranışlarına karşı bir teselli olmak uzere Hz. Peygamber’e, yuce Allah’ın himayesi sayesinde cocukluğundan itibaren nice guclukleri aşarak bugunlere geldiği hatırlatılmakta ve kendisinin de yetime, yoksula iyi davranması emredilmektedir.

Ayet



Kuşluk vaktine ve sukûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı. (1-3)

Tefsir


Duh kelimesi “kuşluk” anlamına gelmekle birlikte coğu mufessirler, 2. Âyetteki “gece”nin alternatifi olarak burada butunuyle gunduz vakti icin kullanıldığı kanaatindedirler. İbn Âşûr’a gore ise kelime burada da kuşluk vaktini ifade etmekte olup bununla tıpkı kuşluk vakti guneş ışığının yeryuzunu butunuyle kaplaması gibi vahiy ışığının da dunyaya inip aydınlatmaya başladığına imada bulunulmuştur. 2. Âyetteki gece karanlığı da Hz. Peygamber’in bu vakitte evinde veya KÂbe cevresinde sesli olarak Kur’an’ı okuduğu, muşriklerin ise onu gizlice dinledikleri vakit olup bundan dolayı bu iki vakit uzerine yemin edilmiştir. Yeminin amacı putperestlerin artık Hz. Peygamber’e vahyin gelmez olduğu, Allah’ın onu terkettiği iddialarının gercekle ilgisinin bulunmadığını kesin bir dille belirtmektir (XXX, 394-395).

Ayet



Gercekten senin icin ahiret dunyadan daha hayırlıdır.(4)



Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın. (5)

Tefsir


“İşin sonu” diye cevirdiğimiz Âhiret ile “oncesi” diye cevirdiğimiz ûl kelimelerinin buradaki anlamları konusunda iki yorum yapılmıştır:

a) Senin bundan sonraki hayatın bundan onceki hayatından daha guzel ve başarılı olacak, ozellikle peygamberlik gorevinin sonu başlangıcından daha verimli olacak,

b) Ebedî olan Âhirette cennetteki hayatın gecici olan dunya hayatından daha guzel olacak.


Bize gore, –bu Âyetlerin inmesine sebep olan putperestlerin, “Artık Muhammed’e vahiy gelmiyor; Allah onu unuttu” gibi sozler soyleyerek (BuhÂrî, “Tefsîr”, 93) Peygamber’in sonunun geldiğini, davasının fiyasko ile biteceğini ummaları karşısında– Allah TeÂlÂ, resulunun sonunun gelmesi şoyle dursun, bundan sonraki hayatının, peygamberlik faaliyetlerinin ruhanî tekÂmulunun oncekinden daha verimli, daha başarılı olacağını mujdelemiştir.

Ayet



O, seni yetim bulup barındırmadı mı? (6)



Şaşırmış bulup da yol gostermedi mi?(7)



Seni fakir bulup zengin etmedi mi?(8)

Tefsir


Hz. Peygamber, annesi ona hamile iken babasını, altı yaşında iken de annesini kaybetmiş; once dedesi Abdulmuttalib’in, onun olumunden sonra da amcası Ebû TÂlib’in himayesinde yetişmiştir. Ebû TÂlib, yeğeninin peygamberliğini kabul ettiğini acıkca ilÂn etmemekle birlikte duşmanlarına karşı onu korumuştur. Fakat Ebû TÂlib ve Hz. Peygamber’in eşi Hatice vefat edince muşrikler ona karşı saldırılarını arttırmışlardı. Bu sûrede Allah, o gune kadar peygamberine verdiklerini hatırlatarak teselli etmiş, geleceğinin daha iyi olacağını da mujdelemiştir.

“Seni yol bilmez halde bulup yol gostermedi mi?” diye cevirdiğimiz 7. Âyeti bazı mufessirler, “Resûlullah kucuk iken Mekke vadilerinden birinde yolunu şaşırıp kaybolmuştu. Allah onun dedesine gelmesini sağladı” şeklinde yorumlarken, bazıları da “Resûlullah amcası Ebû TÂlib’le birlikte Suriye’ye giderken yolda kaybolmuştu, Allah’ın yardımıyla amcasını buldu” demişlerdir (Ebû HayyÂn, el-Bahru’l-muhît, VIII, 486, Beyrut 1983). Buna benzer başka yorumlar da olmakla birlikte bunlar Âyetin amacına acıklık getirici nitelikte gorunmemektedir. Bizim de katıldığımız mufessirlerin coğunluğunun yorumuna gore ise bu Âyette Hz. Muhammed’in peygamberlikten sonraki donemiyle onceki donemi arasında bir karşılaştırma yapılmaktadır. Nitekim o peygamber olmadan once de başta putperestlik olmak uzere kendi toplumunda hÂkim olan inanc ve yaşayışın yanlışlığını, insanın varlık amacına yakışmadığını goruyor, bu gidişi asla beğenmiyordu; ama onların bundan nasıl kurtulacaklarını da bilmiyordu. Âyetteki deyimiyle bu konuda “yol bilmez bir halde” idi. İşte yuce Allah Kur’an’ı gondererek onu bu durumdan kurtarıp yolunu aydınlattı; ona hem varacağı hedefi hem de o hedefe nasıl varacağını oğretti (RÂzî, XXXI, 215-216; Elmalılı, VIII, 5900-5901)

Hz. Peygamber Kureyş’in soylu bir ailesine mensup olmakla birlikte yetim ve himayeye muhtac olarak buyumuştu; cocukluğu ve gencliğinin ilk yılları yoksulluk icerisinde gecmiş, daha sonra gerek kendisinin ticarî faaliyetleri gerekse zengin bir tuccar olan Hz. Hatice ile evlenmesi ve eşinin tum servetini onun yonetimine bırakması neticesinde fakirlikten kurtulmuştur. Ancak buradaki zenginleştirmeyi, Allah TeÂlÂ’nın resulune gonderdiği vahiy ile onun ruh ve kalp dunyasını zenginleştirmesi, onu hem kendisini hem insanlığı aydınlatabilecek zenginlikte hakikatlere mazhar kılması şeklinde anlamak da mumkundur. Bazı mufessirlere gore 8. Âyette, onun hayatındaki bu gelişme hatırlatılarak kendisine bu imkÂnları sağlayan Allah’ın ona darılmasının, kendisini terketmesinin soz konusu olamayacağı bildirilmiştir (bk. Abduh, s. 112; Elmalılı, VIII, 5902).

Ayet



Oyleyse yetimi sakın ezme.(9)



El acıp isteyeni de sakın azarlama. (10)



Ve Rabbinin nimetini minnet ve şukranla an.(11)

Tefsir


CÂhiliye doneminde yetimlerin, yoksulların hakları gozetilmez, malları ellerinden alınır, kendilerine zulmedilirdi. Buna gore 9-10. Âyetlerin ana hedefi Resûlullah’ın şahsında butunuyle toplumun dikkatini bu iki temel ahlÂkî ve sosyal problem uzerine cekmek ve bunları cozume kavuşturmaktı. Bunun yanında, daha ozel olarak Resûlullah’a mazhar olduğu anılan ihsanlar karşısında şukur mahiyetinde bazı gorevleri hatırlatılmaktadır. Burada sıralanan gorevlerin, 6-8. Âyetlerde Hz. Peygamber’e bahşedildiği bildirilen ilÂhî lutuflarla alÂkalı olduğu gorulmektedir. Buna gore Allah onu yetim iken korumuştur; o da yetimi incitmemeli, himaye etmelidir. Allah ona ne yapacağını bilmez iken yol gostermiştir; o da kendisine bir şeyler sorup aydınlanmak isteyeni geri cevirmemelidir. Allah onu yoksulken zengin kılmıştır; o da kendisinden yardım isteyeni azarlamamalı, gereken yardımı yapabildiği kadar yapmalıdır. Şukurle ilgili bu ozel gorevler ornek olarak sıralandıktan sonra sûre bu konuda “Rabbinin lutuflarını şukranla an” şeklindeki genel ve kuşatıcı bir buyrukla tamamlanmıştır. Bazı mufessirler buradaki “nimet” kelimesini “Kur’an, peygamberlik, bu sûrede Resûlullah’a lutfedildiği bildirilen şeyler” gibi değişik mÂnalarla acıklamışlarsa da bunu, Resûlullah’ın hayatı boyunca mazhar olduğu maddî ve mÂnevî butun lutuflar, nimetler olarak anlamak sûrenin amacına ve Âyetlerin akışına daha uygun duşmektedir.

Şunu da belirtmek gerekir ki, Hz. Peygamber’in hayat hikÂyesi onun eşsiz ahlÂkını acıkca gostermektedir ve bu Âyetlerde soz konusu edilen uyarılara onun herhangi bir davranışı sebep olmuş değildir. Kur’an’ın irşad ve eğitimde kullandığı uslûp gereği burada onun şahsında butun insanlığa hitap edilmektedir.
__________________