Bu olay, Marmara Universitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bolumu'nu 1993 yılında bitiren Dilek isimli bi kızın başından gecmiş. (Boyle anlatılıyor, soyadı yok) Dilek bir gun okuldan cıkmış, durakta minibus bekliyomuş. Yalnız korkunc da yağmur yağıyormuş bu arada. Kızın onune bir araba yanaşmış. İyi giyimli, temiz yuzlu bi genc, "Yanlış anlamayın n'olur. Ben de yakın zamana kadar oğrenciydim. Islanmayın, gelin ben sizi uygun bir yere kadar bırakayım" demiş. Dilek kız, başta biraz tereddut etmiş ama cocuğun iyiniyetine inanmış ve arabaya binmiş. Yolda sohbet filan etmişler. Hoşlanmışlar birbirlerinden. Cocuk, "Lutfen izin verin sizi evinize bırakayım. Bakın yağmur da iyice hızlandı" demiş, Dilek kabul etmiş taabi.
Sohbet iyice koyulaşmış. Kızın evine gelmişler, bu arada telefon değiş tokuşu yapmayı da ihmal etmemişler. Dilek cok etkilenmiş cocuktan. O hafta her telefon caldığında yureği hop etmiş, "Ay benimki mi arıyo?" diye telefona koşmuş. Ama arayan olmamış maalesef. Dilek yuzunu kızartıp cocuğu aramaya karar vermiş, "Belki numaramı kaybetmiştir, n'olucak ki ben arasam" deyip kandırmış kendini. Telefonu ağlamaklı bi kadın sesi acmış. Meğer teyze, bizim cocuğun annesiymiş ve hıckıra hıckıra, oğlunun trafik kazasında olduğunu soylemiş. Anlattıklarından Dilek anlamış ki, cocuk onu bıraktıktan 5 dakika sonra yapmış kazayı. "Keşke eve bıraktırmasaydım. Benim bunun sorumlusu" diyerek hemen kendini suclamaya başlamış. Sucluluk duygusundan kurtulmak icin teyzeden adresi almış, "En azından başsağlığına gideyim bari" diye duşunmuş. Ziyaret ağlamaklı ve de yaslı gecmiş. Ayrılma vakti geldiğinde
iyice havaya giren kız, "Bana oğlunuzdan bi hatıra verir misiniz? Onu gercekten cok sevmiştim" demi!
ş. Bunun uzerine anne iceriye gitmiş, donduğunde elinde cocuğun kaza gunu uzerinde olan gomlek varmış. Ustelik de hala kanlar icindeymiş gomlek. Dilek cok kotu olmuş, gomleğin niye saklandığı ve niye ona verildiği anlamsızlığına rağmen yine de kadını kıramayıp almış kanlı gomleği. Ama eve gelir gelmez ilk işi gomleği yıkayıp, utulemek olmuş. Butun gece gomleğe baka baka, zır zır ağlamış. Surekli de, "Onu ben oldurdum, onu ben oldurdum" diye tekrar ediyomuş kendi kendine. Artık ağlamaktan bi'tap duştuğunde gomleği yastığının altına koymuş ve yatmış. Sabah uyandığında kendini daha iyi hissediyomuş. Ama yastığı kaldırdığında bi de gormuş ki gomlek yine kanlar icinde. İnanamamış bu duruma. "Heralde dun o kafayla iyi yıkayamadım" diyerek yeniden yıkamış gomleği. Ama ertesi sabah da hic bi
değişiklik yokmuş gomlekte, yine kanlar icindeymiş.
Bunun uzerine Dilek kız girdiği ruhsal cokuntunun de etkisiyle bir hocaya gitmeye karar vermiş. Cunku başına gelen olayı mantıksal olarak bir turlu acıklayamıyormuş. Cevresinden edindiği bilgiyle değerli bir insan olan Rıza hocayı bulup olayı başından sonuna anlatmış. Rıza hoca uzun-uzun dualar okuduktan sonra Dilek e gomleği neyle yıkadığımı sormuş. Dilek te tam iki kez deterjanla yıkadığını, ilk başta gomleğin temizlendiğini fakat sabah tekrar kanlar icinde olduğunu ağlayarak anlatmış. Bunu duyan Rıza hocanın gozleri faltaşı gibi acılmış ve ellerini dileğin kafasına dokundurarak aynen şunları soylemiş... "A benim salak kızım, hic normal deterjanla kan lekesi cıkar mı? Ace kullansana, hem renkli hem de renksiz camaşırlarında!"
__________________
mutlaka baştan sona okuyun
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- mutlaka baştan sona okuyun