RahmÂn ve Rahîm olan Allah´ın adıyla


Nuzûl

Mushaftaki sıralamada yuz dorduncu, iniş sırasına gore otuz ikinci sûredir. KıyÂmet sûresinden sonra, MurselÂt sûresinden once Mekke’de inmiştir.

Adı/Ayet Sayısı

Sûre adını 1. Âyette gecen ve “arkadan cekiştirme” anlamına gelen humeze kelimesinden almıştır.

Konusu

Sûrede insanları kucumseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete guvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne buyuk zararlar getireceği anlatılmaktadır.

Ayet



Veyl butun "humeze lumeze" guruhuna.(1)



Ona ki bir mal toplamış ve onu saymaktadır. (2)



Malı kendisini muhalled kılmış sanır. (3)

Tefsir


“Vay haline!” diye cevirdiğimiz veyl kelimesi “cetin azap, helÂk, yok olma, rezil rusv olma, cehennemde bir vadi, beddua” anlamlarına gelmektedir. MeÂlde bunların tamamına işaret eden “vay haline” lafzı kullanılmıştır. “Arkadan cekiştiren” diye cevirdiğimiz humeze kelimesi ise “birini arkasından cekiştirmek, kaş goz, el kol işaretleriyle onunla alay etmek, aşağılamak” mÂnalarına gelen hemz kokunden turemiş bir sıfat olup “insanları arkadan cekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini yaralamayı alışkanlık haline getiren, bundan zevk alan kimse” demektir. “Ayıp kusur arayan” diye cevirdiğimiz lumeze kelimesi de benzer davranışları arkadan değil, kişinin yuzune karşı gosteren kimseyi ifade eder. Bu Âyetlerin, mal ve servetinin cokluğuyla gururlanıp insanlarla alay ederek onların şahsiyetlerini zedeleyen Ahnes b. Şureyk isimli putperest Arap hakkında indiği rivayet edilmiştir (bk. Kurtubî, XX, 183). Ancak sûrenin iniş sebebinin ozel olması hukmunun genel olmasına engel değildir. İslÂm dini, insan şahsiyetinin ve onurunun korunmasına son derece onem verdiği icin Kur’an bu tur davranışları kınamakta ve boyle davranışlar sergileyenlerin Âhirette ateşle cezalandırılacağını haber vermektedir. 2-3. Âyetler servetinin cokluğuna gururlanıp insanlarla alay eden kimselerin aynı zamanda helÂl haram demeden mal toplayan, onu saklayan, fakirlik korkusuyla cimrilik ederek onu hayır yolunda harcamaktan kacınan, fakirin hakkını vermeyen ve servetinin kendisini ebedîleştireceğini sanan kimseler olduklarını da ifade etmektedir.

Ayet



Hayır celÂlim hakkı icin atılacaktır o (tamuya) hutameye. (4)



Ve bildin mi hutame ne? (5)



Allah’ın tutuşturulmuş ateşi. (6)



Ki cıkar gonuller ustune. (7)



O kapatılacaktır onlar ustune. (8)



Uzatılmış sutunlarda. (9)


Tefsir


Hutame, “kıran, parcalayan” anlamında bir sıfat olup icine atılan her şeyi yakarak kırıp geciren cehennemi veya onun ozel bir bolumunu ifade eder. “Hayır” anlamına gelen 4. Âyetin başındaki kell kelimesi, asıl gerceğin yukarıda nitelikleri anlatılan o bedbaht inkÂrcının duşunduğu gibi olmadığını gosteren bir uyarı amacı taşır. Nitekim devamında onun mutlaka cehenneme atılacağı bildirilmektedir. 5. Âyetteki soruyla cehennemin son derece korkunc bir yer olduğuna vurgu yapılmıştır. Burada dunyadayken gonul incitip yurek yakan sucluların, gunahkÂrların –zindandaki mahpuslar, esirler gibi– uzun direklere, sutunlara bağlandıkları, ateşten kacıp kurtulmanın mumkun olmadığı bir cehennem tasviri yapılmaktadır. Oyle ki, her şeyi yakıp kavuran ateş, ta yureklere kadar butun vucudu sarıp kuşatıyor! Cunku o gunahkÂr da dunyada zayıf, caresiz mÂsumların yureklerini yakmıştı. Her kotuluk once kalptedir, oradan başlar ve inkÂr, hakaret, kufur, alay, aşağılama, cekiştirme, saldırı vb. eylemler olarak dışa taşar. Onun icin Âyette azabın da kalpleri saracağı belirtilmiştir.


__________________