
RahmÂn ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Nuzûl
Mushaftaki sıralamada yuz altıncı, iniş sırasına gore yirmi dokuzuncu sûredir. Tîn sûresinden sonra, Karia sûresinden once Mekke’de inmiştir.
Adı/Ayet Sayısı
Sûre adını 1. Âyette gecen “Kureyş” kelimesinden almıştır. Ayrıca “Li-îlÂfi Kureyşin” adıyla da anılmaktadır (bk. BuhÂrî, “Tefsîr”, 106; İbn Kesîr, VIII, 512).
Konusu
Sûrede Kureyş’e CÂhiliye doneminde verilen ticarî imtiyazlardan, emniyet, istikrar, zenginlik vb. nimetlerden bahsedilmekte, nimetlere şukur ve Allah’a kulluk etmenin onemine dikkat cekilmektedir.
Ayet

Kureyş'e kolaylaştırıldığı, evet, kış ve yaz seyahatleri onlara kolaylaştırıldığı icin onlar, kendilerini aclıktan doyuran ve her ceşit korkudan emin kılan şu evin Rabbine kulluk etsinler.(1-4)
Tefsir
“Guvenliğini sağlamak icin” şeklindeki ceviriye gore bu Âyet bir onceki sûrenin devamı gibidir ve cumle, “Ebrehe ve ordusunu helÂk ettik” şeklinde tamamlanır. Sûrenin sonunu başına bağlamak da mumkundur; bu takdirde mÂna şoyle olur: “... sağladığı icin KÂbe’nin rabbine kulluk etsinler.”
Kureyş, Hz. Peygamber’in mensup olduğu, İslÂm’ın tebliğine ilk muhatap olan ve Kur’an’da adı gecen buyuk Arap kabilesidir. Nesep bilginlerinin coğunluğuna gore Kureyş’in atası Nadr b. KinÂne b. Huzeyme b. Mudrike b. İlyÂs b. Mudar b. NizÂr b. Maad b. AdnÂn’dır. Hz. Peygamber Kureyş’in HÂşimoğulları koluna mensuptur. Kabile reisliği genellikle HÂşimoğulları ile Umeyyeoğulları arasında mucadele konusu olmuştur. CÂhiliye doneminde Kureyşliler Allah’ın varlığına inanmakla birlikte putları Allah’a ortak koşuyorlardı, bu sebeple Kur’an onları, “ortak koşanlar” anlamına gelen muşrikûn sıfatıyla nitelemiştir. 610 yılında Hz. Peygamber’e Kur’an inmeye başlayınca Kureyş’in bir kısmı ona iman etmekle birlikte coğu inanmadığı gibi Hz. Peygamber’e karşı gittikce sertleşen ve savaşlara kadar varan bir mucadeleye girişmişlerdir. Bu direniş hicretin 8. yılında Mekke’nin fethine kadar surmuştur. Mekke’nin fethedilmesiyle birlikte İslÂmiyet’in karşısındaki Kureyş duşmanlığı da tamamen ortadan kalkmıştır. Bundan sonra İslÂm’ın dunyaya yayılması icin Kureyşliler’in on saflarda mucadele verdikleri gorulmektedir (ayrıca bk. Casim Avcı, “Kureyş (Benî Kureyş)”, DİA, XXVI,)
Kureyş kabilesi, Araplar’ca kutsal sayılan KÂbe’nin gozetim ve bakımını ustlendikleri icin diğer Arap kabileleri onlara buyuk saygı gosterirlerdi; ozellikle KÂbe’yi yıkmaya gelen fil ordusunun mûcizevî bir felÂkete mÂruz kalarak KÂbe’yi yıkma teşebbuslerinin başarısızlıkla sonuclanması uzerine Kureyşliler’in kabileler nezdindeki saygınlığı iyice arttı. Emîrler ve krallar onlara saygı gosterir, başkaları collerde haydutlar tarafından saldırılara uğrarken Kureyşliler guven icerisinde yazın TÂif’in serin yaylalarına, kışın da Yemen’in ılık bolgelerine serbestce seyahatlerde bulunarak buyuk kazanclar elde ederlerdi. Hatta Kureyş’in ticaret kervanları kış aylarında Somali ve Habeşistan’a, yaz aylarında da Suriye, Mısır, Irak ve İran’a kadar giderlerdi. Mekke’nin bulunduğu bolge tarım ve hayvancılığa elverişli olmadığı icin halkın ticaretten başka gelir kaynağı yok denecek kadar azdı. Hac mevsiminde kurulan panayırlar ticaretlerinin canlanmasına vesile olduğu gibi buralarda duzenlenen şiir, hitabet vb. yarışmalar da dil, edebiyat ve kulturun gelişmesini sağlıyordu. İşte sûrede Allah’ın onlara lutfettiği bu imkÂnlar hatırlatılmakta, ozellikle KÂbe’ye vurgu yapılarak “Şu evin (KÂbe) rabbine kulluk etsinler” buyurulmaktadır.
Kabile hayatı yaşayan Arap yarımadası devlet otoritesinden yoksun olduğu icin burada genel bir guvensizlik bulunduğu halde Mekke Hz. İbrÂhim zamanından beri Allah tarafından saygınlığı ciğnenmeyen (harem) bolge olarak insanlığa duyurulmuş, bu sayede Mekke halkı dış saldırılardan korunmuştur. Nitekim bir Âyet-i kerîmede, “Gormezler mi ki, cevrelerindeki insanlar durmadan yerinden koparılıp goturulurken biz (Mekke’yi) guvenli, dokunulmaz belde yapmışızdır?” (Ankebût29/67) buyurularak bu nimetler hatırlatılmaktadır. Ayrıca başka bolgelerde uretilen sebze, meyve ve diğer gıda maddeleri Hz. İbrÂhim’in duası bereketiyle (İbrÂhim 14/37), bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Mekke’ye getirilip satılır, boylece bura halkının ihtiyacı karşılanırdı. İşte sûrede Kureyş’in, butun bu nimetlerin şukrunu yerine getirmek icin Allah’a kulluk etmeleri istenmiştir.
__________________