
''Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar! Oysa goklerde olanlar da yer de olanlar da isteyerek veya istemeyerek hep O’na boyun eğmişlerdir ve O’na donduruleceklerdir.'' 3, 83.
Tefsiri:
“Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar?” şeklinde tercume ettiğimiz cumleyi “Onlar Allah’ın dininden başkasını aramaktalar!” diye cevirmek de mumkundur (RÂzî, VIII, 121) ve her iki durumda goklerde ve yeryuzundeki butun varlıklar O’nun kudreti onunde teslimiyet gosterdiği halde O’nun dininden yuz cevirip başka kurtuluş yolları aramanın ne kadar yanlış ve beyhude olduğu vurgulanmış olmaktadır.
Bu Âyette gecen “Oysa goklerdekiler ve yeryuzundekiler isteyerek ya da istemeyerek hep O’na boyun eğmişlerdir” cumlesiyle ilgili belli başlı yorumlar şunlardır: a) Yuce Allah’ın dışındaki butun varlıkların var olması yahut olmaması mumkundur. Bu mÂnada olan hicbir varlık da O var etmeden var olamaz ve O’nun yok kılması olmadan yok olamaz. Şu halde Allah’ın dışındakilerin hepsi gerek varlık gerekse yokluk bakımından O’nun kudretine boyun eğmiş demektir ki bu, teslimiyet ve boyun eğmenin doruk noktasıdır. Yine bu cumle “vÂcibu’l-vucûd” (varlığı kacınılmaz ve başkalarının iradesinden bağımsız) yegÂne varlığın Allah TeÂl olduğunu gostermektedir. b) Hic kimse O’nun iradesini aşamaz, isteyerek veya istemeyerek O’nun belirlediği kader cizgisinin icinde seyretmek zorundadır: Samimi muslumanlar dinin icaplarını yerine getirirken isteyerek, doğalarının gereği hoş karşılamadıkları hastalık, fakirlik ve olum gibi hususlarda istemeyerek O’nun iradesine boyun eğmektedirler; inkÂrcılar ise her hÂlukÂrda –O’nun kaz ve kaderinden kacamadıklarından– istemeyerek O’na boyun eğmiş olmaktadırlar. c) Muminler isteyerek, kÂfirler ise Mu’min sûresinin 84. Âyetinde belirtildiği uzere olumle yuz yuze gelince kerhen teslimiyet gosterirler. d) Herkesin boyun eğmesinden maksat bezm-i elestte (bk. A‘rÂf 7/172) soz verilmesidir. e) Gonullu boyun eğme ozellikle goklerdekiler hakkındadır, yeryuzundekilerin ise bir kısmı isteyerek bir kısmı kerhen teslimiyet gosterirler (İbn Atıyye, I, 466-467; RÂzî, VIII, 122-123; NîsÂbûrî, III, 241). Âlûsî bu konuda tasavvuf ehlinden şu yorumu aktarır: Gonullu boyun eğme hicbir kuşku yaşamadan teslimiyeti, kerhen boyun eğme ise bazı tereddutler yaşadıktan ve ruhî badirelerden gectikten sonra teslim olmayı ifade eder; melekler ve yeryuzundeki seckin kişiler birinci gruptan, diğerleri ikinci gruptandır (III, 342-343). 84. Bir taraftan Hz. Muhammed’den kendinden onceki peygamberlerin getirdiklerinin doğruluğunu beyan etmesi, bir taraftan da muslumanlardan ona ve onun onayladıklarına iman etmeleri istenmektedir. Bunun yanı sıra 81. Âyetle bu Âyet arasında bağ kurularak gecmiş peygamberlere uyanların da Hz. Muhammed’e ve onun getirdiklerine iman etmelerinin istendiği duşunulebilir. Şoyle ki: 81. Âyette “nezdinizdekini tasdik eden bir elci geldiğinde ona mutlaka inanacak ve yardım edeceksiniz, diyerek soz alındığı” belirtilmişti. Bu Âyete “de ki” hitabıyla başlanarak once Resûlullah’tan, gecmiş peygamberlerin getirdiklerini tasdik etmesi istenmekte, boylece alınan sozun kendisine bağlandığı şart gercekleşmektedir. Bu durumda gecmiş peygamberlere uyanların da Hz. Muhammed’e iman edip ona destek vermeleri gerekmektedir. Bu yorum Âyette Allah’a imandan hemen sonra “bize indirilene” buyurularak Hz. Muhammed’e indirilen vahyin temel sayıldığı ve diğer ilÂhî kitaplar tahrife uğradığından ona oncelik verildiği yorumuyla (bk. RÂzî, VIII, 124) celişmez. Zira ona iman edip destek verenler de artık İslÂm dairesi icine, dolayısıyla anılan ifadenin kapsamına girmiş olacaklardır.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 620-621
__________________