Oracle bilgisayar şirketinin kurucusu ve genel muduru Larry Ellison'un Yale Universitesi’nin 2000 yılı mezuniyet toreninde Yaptığı Yarım kalan Konuşma ...


"Yale Universitesi mezunları, daha once boyle bir giriş gormediğiniz icin ozur dilerim ama benim icin bir şey yapmanızı istiyorum. Lutfen, etrafınıza iyi bir bakın. Solunuzdaki sınıf arkadaşınıza bir bakın. Sonra sağınızdaki sınıf arkadaşınıza bir bakın. Ve şimdi şunu aklınıza koyun:




Bundan beş yıl sonra, on yıl sonra, hatta otuz yıl sonra, solunuzdaki kişi hicbir şeyi başaramamış olacak. Sağınızdaki kişi de aslında hicbir şey başaramamış olacak. Ve siz, ortadaki? Ne bekliyorsunuz? Siz de başaramayacaksınız. Başaramayacaksınız. Aslında bugun şoyle bir etrafıma baktığımda parlak gelecek icin yuzlerce umut ışığı goremiyorum. Yuzlerce değişik endustride liderliği ele alacak kişiler de goremiyorum. Gorebildiğim tek şey, geleceği başarısızlıktan başka bir şey olmayacak yuzlerce insan. O kadar.



Sinirlendiniz. Bu anlaşılabilir bir şey. Ben, Lawrence Larry Ellison universite terk, kim oluyorum ve bu yetkiyi nerden alıyorum ki, ulkenin en prestijli yuksekoğrenim kurumunun bu yılki mezunlarına boyle şeyler soyleyebiliyorum? Bu yetkiyi nereden aldığımı soyleyeyim: Cunku ben, Lawrence Larry Ellison, universite terk ve dunyanın en zengin ikinci adamıyım. Siz değilsiniz. Cunku Bill Gates, o da universite terk ve dunyanın -şimdilik- en zengin adamı. Siz değilsiniz. Cunku Paul Allen, o da universite terk ve dunyanın en zengin ucuncu adamı. Siz değilsiniz. Başka ornekler de var. Mesela Michael Dell, o listede 9 numara ve yukarı doğru hızla tırmanıyor, o da universite terk. Ve siz o listede hÂl yoksunuz.



Hımmm... Şimdi cok kızdınız. Bu da anlaşılabilir. O halde biraz da egolarınızı okşamama izin verin. Pek coğunuz burada dort ya da beş yıl eğitim gordunuz. Onunuzdeki yıllar icin epey iyi bir eğitim aldınız, bilmeniz gereken pek cok şeyi oğrendiniz. Iyi calışma alışkanlıkları edindiniz. Burada size o onunuzdeki yıllar boyunca yardımcı olacak bir suru insan tanıdınız, onlarla bağlantı kurdunuz. Ve hayat boyunca yanınızdan ayrılmayacak, bir kelimeyle guclu bir ilişkiniz oldu burada: Terapi. Bunlarin hepsi guzel şeyler. Ama gercekte, o kurduğunuz arkadaşlık bağlantılarına fena halde ihtiyacınız olacak. O calışma alışkanlığına ve 'terapi'ye de ihtiyac duyacaksınız hayat boyu. Ihtiyacınız olacak, cunku universiteyi terk etmediniz. Dolayısıyla asla dunyanın en zengin insanları arasına katılamayacaksınız.



Elbette, belki de listeye 10 ya da 11. sıradan, Microsoft yoneticisi Steve Ballmer gibi, girebilirsiniz. Ama herhalde onun kimin icin calıştığını soylememe gerek yok, değil mi? Sadece kayda gecsin diye soyluyorum, o da zaten master sınıfından terk.(2) Biraz gec kalmış anlayacağınız. Son olarak, herhalde bazılarınız ya da umarım bu konuşmadan sonra coğunuz kendi kendinize soruyorsunuz: “Yapabileceğim bir şey var mı? Bir umudum varmı?'” Maalesef hayır. Cok gec kaldınız. Icinize cok şey dolduruldu, siz onlara bakıp cok şey bildiğinizi sanıyorsunuz. Artık 19 yaşında değilsiniz. Eveeet, simdi gercekten cok kızdınız. Bu anlaşılabilir bir şey. Belki de şu an, size bir umut ışığı vermenin, bir cıkış yolu gostermenin tam zamanıdır.



Hayır, 2000 mezunları size değil. Siz kaybettiniz. Sizi, yılda 200 bin dolarlık komik (3) maaş ceklerinizle baş başa bırakıyorum. Ustelik o maaş cekinin ustunde sizden birkac yıl once okulu terk etmiş birinin imzası olacağını soyleyerek. Oğutlerim size değil daha alt sınıfta okuyanlara. Size soyluyorum: Hemen ayrılın. Daha guclu soyleyemem: Ayrılın. Hemen toplayın eşyalarınızı ve fikirlerinizi ve bir daha geri donmeyin. Terk edin. Her şeye yeniden başlayın.


Size oyleyebileceğim tek şey, o başınızdakı kepler ve kıyafetin sizi aynen şu guvenlik gorevlilerinin beni kursuden aşağı cektiği gibi aşağı cektiği..."


(Burada Guvenlik Gorevlileri Tarafından Alınıp Goturuluyor)
__________________