Tahran’ın sayılı alimlerinden Allame Şeyh Hasan Ferid Gulpayganî, ustadı Merhum Ayetullah Hacı Şeyh Abdulkerim Yezdî Hairî’den şoyle nakleder:

“Samerra’da dini ilimler tahsil ettiğim zamanlar şehirde veba salgını baş gostermiş, halkın coğu bu salgına yakalanmıştı. Her gun onlarca insan salgın yuzunden yaşamını yitiriyordu.

Bir gun ustadım merhum Seyit Muhammed Feşarekî’nin evinde bir grup alim bir araya gelmişti.

Derken merhum Mirza Muhammed Taki Şirazî de teşrif etti. Merhum Mirza, ilmî bakımdan merhum Feşarekî’yle aynı seviyedeydi. Herkesi olumle tehdit eden veba salgınından soz acılınca merhum Mirza soz alarak, “Eğer bir konuda hukum verecek olursam yapılması gerekir mi?” diye sordu. Mecliste bulunanlar “Evet” diye tasdik ettiler. Bunun uzerine merhum Mirza, “O halde bugunden itibaren Samerra sakinlerine on gun boyunca Aşura Ziyareti’ni okumayı ve sevabını İmam Mehdi’nin (af) muhterem validesi Nergis hatunun ruhuna hediye etmelerini vacip kılıyorum!” dedi.

Bu hukmu tum Şiilere ilettiler ve o gunden itibaren hukmu duyanlar Aşura Ziyareti okumaya başladılar.

Hemen ertesi gun Şiiler arasında olum olaylarının arkası kesildi. Ne var ki Ehl-i Sunnet mensuplarından henuz gruplar halinde olenler oluyordu. Gun gectikce bu durum herkes tarafından fark edildi. Sonunda bazı Ehl-i Sunnet mensubu, Şii aşinalarına “Neden sizden kimse olmuyor?” diye sorduklarında, Aşura Ziyareti’nin bereketiyle bu afetin Şiilerden uzaklaştırıldığını soylediler. Ehl-i Sunnet mensupları da Aşura Ziyareti okumaya başlayınca bu hastalık onlardan da giderildi.”

Şeyh Hasan Ferid şoyle diyordu: “Bir ara buyuk bir sıkıntıyla karşılaştım. Hemen aklıma merhumun sozleri geldi. Muharrem ayının ilk gununden itibaren Aşura Ziyareti’ni okumaya başladım. Sekizinci gun hic beklenmedik bir şekilde sıkıntılarımın ferahlığa donuştuğunu gordum.”

Hic kuşkusuz, Mirza Şirazî’nin kendi yanından bir şeyler uydurup soylemesi makamından oteye bir şeydir.

On gun peş peşe Aşura Ziyareti okumak, masumlardan (as) rivayet edilen herhangi bir hadiste yer almadığı icin, merhum mukaşefe, muşahede veya gorduğu sadık bir ruya vesilesiyle bu hukmu vermiş olabilir.

Daha once de adından soz edilen Hacı Şeyh Muhammed Bakır Şeyhulislam şoyle nakleder:

“Aşura gunlerinde Kerbela’da, Merhum Mirza Şirazî’nin evinde, İmam Huseyin’in (as) anısına matem merasimleri olurdu. Merhum Mirza, bu gunlerde talebeleri ve bazı alimlerle birlikte İmam Huseyin’in (as) ve Hz. Ebulfazl’ın (as) turbelerine gider, ağıt okur ve sine doverdi. Ayrıca her gun kendi odasında Aşura Ziyareti’ni okumayı alışkanlık haline getirmişti. Once bu ziyareti okur, sonra aşağı iner ve meclise katılırdı.

Bir gun bizzat ben de bu merasime katıldım. Mirza, daha once gorulmemiş bir şekilde ağlayarak ve feryat ederek merdivenlerden aşağı iniyordu. Meclise katılınca “Bugun İmam Huseyin’in (as) susuzluğu konusunu işleyelim ve gozyaşı dokelim!” dedi. Meclisteki herkes bu sozden etkilenmişti. Kendilerinden gecenler oldu. Bir sure sonra manevî havayı bozmadan Mirza’yla birlikte mukaddes turbeye muşerref olduk. Mirza, meclistekilere şunları soyluyordu: “Aşura Ziyareti’ni bir gun veya on gun veyahut da kırk gun İmam Huseyin’e (as) tevessul etmek maksadıyla okumak elbette etkili ve sahihtir. Bircok kişi bu vesileyle cok onemli hedeflere ulaşmışlardır.” [Tabii ki bu, yapılabilir. Ancak masumlardan (as) rivayet edilen bir soz değildir.]

Merhum Mirza Muhammed Taki Şirazî, 1338 yılında Kerbela’da vefat etti ve İmam’ın turbesinin guneybatısında yer alan avluda toprağa verildi.

———————

alıntıdır.


__________________