14-15 yaşlarındaki bir kızda durup dururken hamilelik belirtileri başlamış: Karnı hafiften şişkinleşmiş, kusma nobetleri geliyormuş, sabahları yataktan hasta gibi kalkıyormuş... Fakat kız annesine ısrarla boyle bi şeyin mumkun olamayacağını, cunku hic bir erkekle bu sonucu doğuracak kadar yakın temasta bulunmadığını iddia ediyormuş.
Fakat zaman gectikce hem karnı buyumeye devam etmiş, hem de diğer belirtilerde değişiklik olmamış. Annesi, “Bu yaşta... Allahım Allahım, kepazelik bu” dese de kız hala hamile olmadığını soyluyormuş. Sonunda anne kucuk bi kasabada yaşıyor olmalarına rağmen cıkacak soylentileri goze alarak kızını hastaneye goturmuş. Ancak cekilen ultrasondan sonra kızın inkarlarında samimi olduğu anlaşılmış. Cunku karnında son derece buyuk boyutlara ulaşmış bir tumor tesbit edilince şişkinliğin ve diğer belirtilerin asıl sebebi ortaya cıkmış.

Vakit kaybetmeden, apar topar ameliyata alınmış tabii. Doktorlar rutin kabul edilen bu operasyon sırasında karnı acmışlar ve işte o an gordukleri manzara karşısında şok olmuşlar. Meğerse tumor sandıkları şey kocaman bir ahtapotmuş. Ustelik kıpır kıpırmış da hayvan, yani canlıymış.

Olayın aslı sonradan anlaşılmış. Kız uc-dort ay once ailesiyle birlikte okyanus kenarındaki bir kasabada tatil yapmış. Ahtapot yumurtaları da mikroskobik boyutlarda olurmuş ve bunlardan doğal olarak okyanus sularında milyarlarca varmış. Kız muhtemelen yuzerken yuttuğu sularla beraber bu yumurtalardan da indirmiş mideye. İşte bunlardan biri de, milyonda bir gorulecek bicimde de olsa, kızın vucudunun icinde yaşamayı, hatta buyuyup gelişmeyi başarmış.

__________________