Malik İbn-i Dinar Basra pazarında dolaşırken gozu incire ilişir,canı ceker.Cebinde parası olmadığı icin ayağındaKİ terliği bakkala vererek incir ister,bakkal terliği gorunce"bunun hicbir değeri yoktur"der...Malik İbn-i Dinar oradan gider.
Oradakiler bakkala:
"O kimdi tanıyor musun?"diye sorarlar.O da "Tanımıyorum!"der.
Yanındakiler "O Malik İbn-i Dinar'dır."derler.
Bakkal bir tabak incir doldurarak,kolesine:"Bu tabağı şu giden,senden almayı kabul ederse seni azat edeceğğim!"der.
Kole Malik İbn-i Dinar'a yetişir.Ona:"Bu incir dolu tabağı benim elimden kabul buyur"der.Malik İbn-i Dinar:"Bunu kabul etmez.Bunun uzerine kole,alman benim hurriyetime kavuşmama,azad edilmeme sebep olucaktır"der.Malik koleye"o senin hurriyetine sebep olucak ama benimde azaba uğramama sebep olucaktır"der.Kolenin ısrar etmesine karşılık Malik son cevabı verir.
"İncir icin dinimi satmamaya,kıyamet gunune kadar incir yememeye yemin ettim"der.
Malik İbn-i Dinar olum doşeğinde iken canı bol sıcak sute doğranmış ekmek yemek ister.Hizmetci onun isteğini bulur,getirir.Malik eline alarak epeyce ona baktıktan sonra "Ey nefis!Otuz yıl sabrettin,şim bir saatlik omrun kaldı"diyerek yere bırakır ve sabrederek ruhunu Allah'a teslim eder.

__________________