Esselatu Vesselamu Aleyke ya Resûlullah!
Esselatu Vesselam Aleyke ya Habiballah!

Sevgili Peygamberim! Sana bu mektubu bir Nisan ayının son gununde, omrumun yarı yılı gecmiş, belki de tukenmiş bir bahar akşamında yazıyorum. Yine sana ozlem doluyum, yine hasret doluyum, sana duygularımı nasıl anlatayım bilemiyorum.

Belki de şoyle başlamalıyım.
Ey guzeller guzeli, Rabbimin sevgilisi! Bu Nisan ayının guzelliği kadar guzel şu parlayan ayın ışığından daha parlak, şu mis gibi kokan hanımellerinden de guzel kokulu. Şu kırmızı gullerin guzelliğinden de guzel ve zarafetinden de zarif, ey tum insanların sevgilisi! Ey Ebubekir'in dostu, Omer'in yoldaşı, Ali'nin kılıcı, Osman'ın hayası, selam olsun sana!
Sevgili Peygamberim, gonul yoldaşım, sırdaşım, arkadaşım, sevgilerin en guzeli ile sevdim seni. Seni sevmek ne kadar guzelmiş, yaşımın olgun bir zamanında ancak anlayabildim. Seni tanıdıkca sevdim, sevdim, sevdim.
Sana olan ozlemimi anlatmak icin Asr-ı Saadette yaşayabilseydim, bu sevdayı seninle paylaşabilseydim, yureğimizi daraltan sıkıntıları sana anlatabilseydim. Senin tozun toprağın olabilseydim Efendim. Sorma bizleri ne olursun, bizler ne haldeyiz, senin bıraktığın yerlerde ne yazık ki değiliz. Senin ummetin makam, mevki, mal, itibar peşinde. Hic kimse sormuyor artık zenginin malı helalden mi haramdan mı? Mevki ve makam sahipleri o yerleri gercekten hak ediyor mu? İnsanları ağlatanlar, ağlatmaktan zevk duyar oldu. Fakir fukara ne halde, hic kimse sormaz oldu. Mevki ve makam sahipleri bulundukları yerleri kaybetmemek icin, haksızlığa goz yumuyor.

Senin zamanında boyle değildi Efendim.
Ey guzeller guzeli bizleri seyretmektesin. Ummetinin halini hepsini bilmektesin. Senden dua bekliyoruz Efendim. Medine'nin sıcak meltemleriyle nur ve ışık saracak rahmet bulutlarını gonderiver. Allah'tan gelen her şeye teslimiz, sabır ediyor ve şukrediyoruz, ama artık bu sıkıntılarımız bitsin istiyoruz.
Diyeceksin belki de, sizler bunları hak ediyorsunuz. Benim sunnetime Rabbimin emrine karşı geliyorsunuz. Beni gercek anlamda sevmiyorsunuz.

Hayır Efendim. Gercekten seni cok seviyoruz, baktığımız her yerde seni gormeye calışmaktayız, ama belki de bizler nefislerimizin kurbanıyız. Bir ciceğe senin gibi bakmayı bilmediğimiz icin, toprağın yeşermesini, ağacın yeşillenmesini, bir ananın cocuğunu sevmesinden ibret almayı bilmediğimiz icin boyleyiz. İşte onun icin belki de Asr-ı Saadette yaşamak istiyoruz. Senin teslimiyetini gormek şukru eda edişini seyretmek, seninle aynı mekanı paylaşmak ve aynı havayı solumak icin istiyoruz.
Belki de sana şoyle seslenmek istiyoruz.

Ey Sevgililer Sevgilisi nerdesin?
Gel artık yuzyıllar gecti aradan
Bir dua iklimiyle gel ne olur
Bir rahmet deniziyle gel ne olur
Sil butun kanayan yaraları
Aydınlat yeniden butun dunyamızı
Işık sacarak nur sacarak gel
Gel de ey guzeller guzeli
Nasıl gelirsen gel

Efendim, altı sene once Hacda cok guzel duygular yaşadım. Medine'nin mis kokuyordu havası, meleklerin miski amberdi kokusu. Adım adım yaşadım, ama dayanamadım. Senin soluduğun havayı solumak, senin gezdiğin toprakta gezmek, Uhud Dağını seyretmek, Hamza'nın şehit oluşunu hayal etmek oyle guzeldi ki, Rabbim tekrarını nasip etsin inşaallah.

Ya Nebi! Sana olan ozlem hic bitmiyor, dinmiyor. Rabbimin yarattığı her şeyde, Onun azametini gormeye, senin "Ummetim, ummetim" diye seslenişini duymaya calışıyoruz. Senin yolundan belki de tam olarak gidemiyoruz, ama senden şefaat bekliyoruz. Bir gun gelip bu dunyadaki gorevimiz bittiğinde bizi gercek alemde kucaklamanı bekliyoruz. Sana selam olsun ey Sevgililer Sevgilisi. Kalbimiz yanarak ozlemimiz bir kat daha artarak yalvarıyoruz Rabbimize. Bizi sana layık ummet etsin. Layık etsin ki ebedi alemde ebediyen seninle olalım.
Şimdilik hoşcakal Efendim.

__________________