ŞU İKİ ADAMDAN BENİ KURTAR! (hikaye)

Kendisine tebessum-ederek bakan Resul-i Ekrem Efendimiz, iki mubarek parmağıyla iki adamı işaret ederek:

- Nureddin, şu iki adamdan beni kurtar! Der.



Suriye atabeklerinden Nureddin Zengi, l2'nci asrın sonLarına doğru Ortadoğu'ya akın etmiş Haclı askerlerini kucucuk ordusuyla puskurtup, o gunku İslam dunyasını Haclı tasallutundan uzun muddet koruyan buyuk bir devlet adamıdır. Haclılarla mucadele bayrağını kendinden sonra, Selahaddin Eyyubl'ye bırakarak Halep civarında ruhunu reslım etmiştir.


Nurettin Zengi, bir gece, Halep'te Hazret-i Resulullah'ı ruyasında gorur.


Kendisine tebessum-ederek bakan Resul-i Ekrem Efendimiz, iki mubarek parmağıyla iki adamı işaret ederek:


- Nureddin, şu iki adamdan beni kurtar! Der.


Heyecanla uykudan uyanan NureEldin Zengi, bir muddet duşuneceye dalar ve tekrar uyur; fakat aynı ruyayı, aynı gece uc defa gorur. Her defasında Hazret-i Resulullah:


Nureddin, şu iki adamdan beni kurtar! Diyerek, iki kır saclı kimseyi gostermektedir. Sabah namazını kıldığı buyuk Cami'deki Hoca Efendi'ye, bu ruyasını anlatır. Hoca efendi: Hazret-i Resulullah, bir tehlikeye maruzdur. Derhal gitmelisin! Diye ruyayı tabir eder.


Hemen bir askeri birlikle yola cıkan Nureddin Zengi, bir cok kıymetli hediyeleri de beraberine alarak, Medine'ye doğru ilerler.


Bir haftadan fazla suren bir yolculuktan sonra, nihayet Peygamber şehri Medine-i Munevvere'ye varır.


İlk iş olarak, Hazret-i Resulullah'rn kabrini ziyaret eder. Sonra butun Medine halkını, getirdiği hediyeleri dağıtmak uzere oraya toplar.


_ Sizler, Hazret-i Peygamberdin aziz komşularısınız, bu hediyelerimi lutfen kabul edin, diyerek herkese ayrı ayrı yardımda bulunan Nureddin Zengi; ruyasında kendisine gosterilen adamlara, gelenler icinde rastlayamaz. Bu defa tekrar sorar:


- Buraya gelmeyen kimse kaldı mı acaba?


_ Evet, derler. İki sene evvel batıdan gelmiş iki kimse var ki, onlar hicbir hediye almazlar, son derece comert kimseler, gece gunduz evlerine kapanıp ibadetle meşgul olurlar. İcimizde en salih kimseler olarak gorunurler. İşte o iki zat burada yoklar. Evleri de Resulullah'ın kabr-i saadetinin yakınında, şurada ...


Derhal bu iki şahsın yanına giden Nureddin Zengi, guc bela kapıyı actırınca, bir de bakar ki, Hazreti Resulullah'ın ruyada gosterdiği kır saclı iki adam bunlardır.


Evin ortasında buyukce bir hasır serili, fakat başka hic bir şey yok. Etrafı iyice tetkik eden Zengi'nin aklına bir ara şuphe gelir.


- Şu hasın kaldırın bakayım, der.


Kır saclı adamlar hasın kaldınnca, altında buyukce bir merdivenin yerin altına doğru uzandığı gorunur.

Bu merdivenden yerin derinliklerine doğru inen adamlar, buradan da Resulullah'ın kabrine kadar bir mahzen acmışlardır. İşte o gunlerde de, tam altına geldikleri Ravza-i Mutahhare'yi delip, Resulullah'm mubarek vucudunu calmaya hazırlanmışlardır. Daha sonra da ilk fırsatta mubarek naaşı Avrupa'ya kacırmayı duşunmektedirler.


Hukumdar Nureddin Zengi'nin sıkıştırması uzerine her şeyi itiraf eden bu iki adam, kendilerinin Avrupa'dan geldiklerini, Resulullah'ın mubarek vucudunu kacırmak icin torbalar dolusu altına pazarlık yaptıklarını apacık soylerler.


Medine halkını hayretlere duşuren bu olay uzerine, suclular gereken cezayı gorurler.


Daha sonra da Ravza-i Mutahhare'nin etrafını kazdırarak kurşun duvar cektiren Nureddin Zengi, Resulullah'ın ruyadaki işaretiyle boyle gizemli bir olayı ortaya cıkaran kimse olur."
__________________