Yuce zatlardan nakledildiğine gore ruhlar, bedenlerden once yaratıldı. Hem de tam uc dort yıl once. Fakat o alemde her yıl, bu alemin bin yılına tekabul ediyordu.
Yuce canlar, bu muddet icinde bedene girmemişlerdi. Sonra hepsini birbirine kattılar, bir safa dizdiler. Derken canların ardından birdenbire bir dunya gorundu. Ruhların bir kısmı dunyayı gordu; canı gonulden dunya nın bulunduğu tarafa koşuştu. Yerlerinde kalanlara da sağ taraflarından cennet gorunuverdi. Bunlar da cenrıeti gorunce, şaşılacak bir şeyama canlar vererek cehennemden kactılar, cennete ulaştılar. Ruhların az bir kısmı yerlerinde kaldı. Onlar hicbir şeye aldırış etmediler. Ne dunyayı sectiler ne cenneti ne de cehennemden urktuler.
Derken Allah'tan hitap geldi:
"A coşkun canlar! Burada ne durursunuz? Ne istersiniz hala? Dunyadan da kurtuldunuz, cennetten de. Cehennemden de bir mihnet yok size. Yola cıkmak icin hala ne bekliyorsunuz? ... Size bizim kapımız gerek."
Ruhlar, bu hitabı duyunca coştular ve,
"Ya rabbi! Sen bize hitap ettin ya, bu bize yeter, canımız feda sana! Ey arşın, ferşin, kursunun sahibi yuce Allahımız! Bizim ne istediğimizi sen daha iyi bilirsin, bize ne soruyorsun? Biz, ancak seni isteriz. Başka hicbir şey istemeyiz. Hakka'l-yakın sensin, gerisi hic!" dediler.
Allah'tan şoyle hitap geldi:
"Eğer beni istiyorsanız, ceşit ceşit belalar istiyorsunuz demektir. Ustunuze mahlukatın kılları, collerin kumları, yağmurların katreleri, ağacların yaprakları sayısınca, hatta ondan da fazla mihnet ve bela yağacak. Ateşten dikenler yaratıp da her an yaralı goğuslerinize koyacağım."
Ruhlar, Allah'ın bu hitabını duyunca neşeyle coştular ve,

"Canlarımız fed olsun o belalara. Bize ne dilersen yap, kabulumuz. Senden gelen belayı canla başla kabul eder, gerekirse ebediyen o belaya katlanırız" diye bağırdılar.
Ey oğul! O'nunla her can arasında bir sır vardır ve her can, kendince bir sırra sahip olduğunu soyler. Fakat O'nun katında bu kapıda sır sahibi yalnızca O'dur. O'ndan başka marifet sırrını bilen yoktur. Doğrusu, ruhların bildikleri doğrudur. Ancak butun bu ruhlar arasında o asıl bir ruhu sever. Obur ruhlar, o ruhun perdesidir. Hepsi de o bir ruh icin yaralanmıştır. Onlar, on sekiz bin alemi aşsalar yine bir arpa boyu yol gidemezler. Butun ruhlar aynıdır ama asıl maksat, marifet ehli olan ruhlardır ...


__________________