Khon Kaen kentinde Bom adlı 40 yaşındaki fil ile onun 3 yaşındaki kocaman, huysuz oğlu Minimax'ı ziyaret ettim. Sahipleri tarafından iki seyis ve uc yardımcısına kiralanmışlardı. Anne ve oğlu iyi durumda gozukmekle birlikte, Minimax'ın alnındaki taze yara izleri ve kulaklarındaki delikler dikkatimi cekti. Bunlar, ankus, yani fillerin emirleri uygulamaları icin kullanılan ve ucunda madeni bir cengel bulunan değnek nedeniyle meydana gelen yaralardı.
Sokaklarda calışmak kolay kazanc kapısı: Filler seyislerinin idaresinde ilerliyor, yoldan gecenlere hortumlarını uzatıyor; seyis yardımcıları etrafa dağılıp devleri beslemek isteyenlere cok yuksek fiyata muz ya da şekerkamışı satmaya calışırken, kimi zaman reverans yapıyor ya da kafalarını sallıyorlar. İzleyenler ise nezaket icabı veya eğlendikleri icin olduğu kadar, fillerin bereketli yağmurlar ve refah getireceğiyle ilintilendirilen inanışlar nedeniyle de para veriyor. Taylandlılar hÂl şans getirsin diye ya da kolay doğum yapmak icin uc kez bir filin karnının altından geciyor.
Oğle vakti hava oyle boğucu ki, ekibin sokaklarda calışmaya başlaması icin henuz cok sıcak; dolayısıyla biz de boş bir arazide yabani otların uzerine gerdikleri tentenin altında oyalanıyoruz. Pirinc, acı biber ve meyve dolu plastik torbalar dallara asılmış. Kıvrılmış ve bukulmuş metal parcalarından oluşturulan, uzeri tenteyle kapatılan ve icinde ateş yakılan bir de cukur bulunan bu kucuk tapınak, bir ay boyunca yuvaları olacak.
Bom ve Minimax, seyisler kestirirken ortalıkta gezinmeye kalkmasınlar diye uzun bir zincirle bağlı tutuluyor. Ve uykudakileri bir zil sesi uyandırıyor. Uyku sersemi bir seyisin cep telefonunu, "Evet, tamam" diye cevapladığını duyuyorum. "Eğer bir gece once kamyonu buraya getirirseniz, Bom'u duğune goturebilirim."
Seyisler filleri yıkadıktan sonra, yakın cevrede bağış toplamak icin yola koyuluyoruz. "Zu gluay liang chaang, bor krub! -Lutfen filler icin muz alın!" diye bağırıyor seyisler. "Minik fil icin sadece bir salkım!? Cabucak dukkÂnlara ve restoranlara giriyor, demir kapıların onunde muzları icerideki insanlara gosteriyorlar. Aynı anda Minimax da kendisine oğretildiği gibi hortumunu iceri uzatıp, kafasını aşağı yukarı hareket ettirerek potansiyel muşterileri muz almaları icin teşvik eden sesler cıkarıyor. Ancak etrafta fazla insan yok; iki saat ve sekiz kilometreden sonra toplam 60 baht -2 YTL'den az bir miktar- karşılığında sadece uc salkım muz satabiliyorlar.
Bom ve Minimax'ın bir gecede 100 dolar kazanabildiği Bangkok'ta kazanc daha iyiydi. Ama hukumet kentlerde sokak fillerinin faaliyetlerine kısıtlamalar getirmeye başladı ve bu ekip de başkentten suruldu. Her gun kent merkezine ulaşmak icin uzun mesafeler yurumeye zorlanan filler egzoz gazını solumak, kirli suları icmek ve cop dolu hendeklerden bir şeyler atıştırmaktan hasta oluyor. Ayrıca yuksek beton duvarlara tırmanmaya calışırken ayaklarını kırıyorlar ya da onlara otomobil carpıyor. Başlangıcta yasak ozensiz uygulansa da, fillerin daha insancıl muamele gormesini talep eden kamuoyunun ve bazı Tay kurumlarının baskısıyla kentler kuralları daha sıkı uygulamak zorunda kaldı.
Yine de filler herhangi bir yerde masraflarını cıkarmak zorunda. Bircoğu yeniden kentlere sızacakları zamanı beklerken banliyolerde oyalanıyor. Bom ve Minimax'ın Khon Kaen'de calışmalarının nedeniyse kentin eteklerinde kaldıkları surece yerel polis gucunun onları gormezlikten gelmeleri.
Akşam cokerken iki fil hızlı motosikletler, havlayan kopekler ve peşlerine takılıp cığlıklar atan cocuklarla ilgilenmeden asfalt yolda ağır ağır ilerliyor. Bir kent sakini, Bom bir hortum dolusu su cekip, kapı girişine puskurterek evini kutsasın diye para veriyor. Seyislerden biri Bom'un uzun kuyruğuna parlak kırmızı bir ışık, Minimax'ınkine de yansıtıcı bir şerit bağlıyor; boylece hayvanlar trafikteki araclar tarafından karanlıkta da gorulebiliyor. Seyyar satıcılar yol kenarındaki tezgÂhlarını acmaya başlıyor. İclerinden bazıları Minimax'a tezgÂhlarındaki kavun ve kabaklardan veriyor. Anne-babalar satın aldıkları muzları henuz yurumeye başlayan yavrularına uzatıyor, bir cocuğun yuzunde beliren en şaşkın ifadeyle izlenen devasa Bom da bu muzları dikkatle onların ellerinden alıyor.
__________________