Genc muhendis, işe yeni başladığı şirketteki ilk toplantısına katıldığında, masa uzerindeki bir gazeteye goz atıp aniden yerinden fırladı ve "eyvah mahvoldum!." Gibilerinden bir şeyler soyleyip koşar adımlarla odasına girdikten sonra, kapısını da arkadan kilitledi.

Bir anda, buz gibi bir hava esti iceride.

Şirket sahibi, babacan bir insandı. Toplantıyı bir bıcak gibi kesip:

- Bu işte bir bit yeniği var!. dedi. Muhendise kotu bir şeyler oldu. Dikkat edin, canına kıyabilir!.

Şirket calışanları, mudurun ne kadar tecrubeli olduğunu bildiklerinden, hep birlikte yerlerinden fırladı. Mudurun yardımcısı, muhendisin okuduğu gazeteye bakarak:

- Bildiğiniz gibi, borsa bugun tam anlamıyla coktu!. dedi. Muhendis, mutlaka cok zarar etti.

Bir başkası:

- Faiz veya repodan da zarar gormuştur!. dedi. Yuzde iki yuz sınırı aşıldı.

Diğeri, kendinin emin bir tarzda:

- Dun dolar bozdurmuştu!. diye araya girdi. Bugun doviz aniden yukseldiğinden, milyarları gitmiştir zavallının.

Muhasebe muduru, hafifce kasılarak:

- Bence yanılıyorsunuz!. dedi.. Daha uc gun once avans cekmişti. Paralı bir insan boyle şey yapmaz. Olsa olsa karısıyla kavga etmiştir.

Bayan sekreter ise:

- Oyledir, oyledir!. diye atıldı. Hanımına gecen gun rastlamıştım, cok suratsız biriydi.

Butun ihtimaller sıralanırken, şirket muduru:

- Konuşmakla vakit kaybetmeyelim!. dedi. Her an bir tabanca sesi gelebilir icerden.

Mudurun bu sozleri, havayı tekrar gerdi. Şirkette ne kadar calışan varsa, muhendisin kapısına yığıldı. Mudur bey, onları bir el işaretiyle susturduktan sonra, yumuşak bir sesle:

- Muhendis beyyy!.. diye seslendi. Benim canım kardeşim, sakın bir cılgınlık yapayım deme!. Biliyorsun ki bu dunya fanidir. Bir gun zaten oleceğiz değil mi?

Muhendisin odası mustakil olduğundan, başka bir mekana bağlanmıyordu. Bu yuzden, insanlara gorunmeden cıkması imkansızdı. Oda kapısı ise, diğerleri gibi celik levhalardan yapıldığı icin, butun cabalara rağmen kırılmıyordu. Buna rağmen odadan hic bir ses cıkmıyordu. Bu arada itfaiyeye haber verildi ve beşinci kattaki buronun pencereleri altına brandalar gerildi. Televizyon kameramanları, yuzlerce meraklı eşliğinde canlı yayına gecmişler ve iyi bir haber yakalamak icin, adamın brandaya değil de beton kaldırıma atlaması icin dua etmeye başlamışlardı.

Muhendis bey, on dakika sonra kapıyı actı. Yuzu ışıl ışıldı ve neler olup bittiğinden habersiz gorunuyordu. Kapı onundeki kalabalığın şaşkın baskıları arasında:

- Az kalsın ikindi namazını kacırıyordum!. diye gulumsedi. Dunya fani olduğundan, bu iş ihmale gelmez.
__________________