Ya Mus’ab Cocukluğunu varlıklı bir ailenin sunduğu imkÂnlar icerisinde yaşamıştın. Allah Resulunu tanıyıncaya kadar surmuştu bu debdebeli hayatın tanıyınca O’nu (A.S.V) vazgecmiştin her şeyden sana sunulan nimetlerle seni imtihan etmek istemişlerdi. Sen ayağındaki ayakkabıdan ustundeki elbiseden vazgecmiştin onun yolunda senin gibi yuce bir ruh icin bunlara imtihan denilemezdi. Sen zoru severdin.
Sen okyanusları aşmaya taliptin
Derede boğulmak sana yakışmazdı.
Sen irşad ve tebliğde kıyamete kadar anlatılacak dillere destan samimiyet ve ihlÂs numuneleri sundun bizlere.
Sen inanmaları uğruna evvela başını ortaya koydun sonra cok pahalı bir pazarlık yaptın bir lahza durun ve dinleyin sonra keseceksiniz yine kesin başımı dedin hep. Kendi başını kurtardığın gibi onlarında kurtardın ebedi azaptan başlarını.
Yine bir gun bir başınla gitmiştin Medine’ye yetmiş başla gelmiştin huzura Memnun etmiştin Âlemlerin Efendisini memnun etmiştin Resulullah’ı. Hak uğruna baş uzatmaların hic bitmemişti. Seni en son gorenler uhuttan once başını uzatırken sonra başını saklarken gormuşlerdi.
Zira kendisi gul devrini goremedi. 2 sene 3 sene irşad vazifesi yaptı. Bedirde Resulu Ekrem’in yanında bulundu. Uhut'tada yanında olayım Ya Resulullah dedi. 22 yaşında vardı yoktu bıyıkları henuz terliyordu. Kılık ve Kıyafetiyle Resulullah’a cok benziyordu. Allah Resulu cubbesini cıkarıp sırtına giydiriyor, şu bu gun senin sırtında dursun diyordu. O da şeref saydığı o cubbeyi sırtında taşıyordu. Allah Resulunu şehit etmeye gelen ibni kabie Resulullah’ı şehit ettim diye Mus’abı buduyordu. Seve seve kolunu veriyordu. Sağ koluna inip kalkan kılıc darbesi karşısında kolu bir ağac dalı gibi budanıp yere duşunce Elhamdulillah Resulullahın kolu kurtuldu diyordu. Sol kolu koparken Elhamdulillah Resulullahın kolu kurtuldu diyordu. Başını uzatırken yazar anlatan anlatıyor vur bir bu kaldı diyordu. Boynuna da darbe inice Elhamdulillah Resulullahın başı kurtuldu diyordu. Kendisini bir hırkaya sarıp Resulullahın hırkasına sarıp uhudun sinesine gomuyorlardı. Yapabileceği her şeyi yapmıştı. Kafasını kullanmış irşat tebliğ vazifesi yapmıştı. Gonlunu kullanmış guvercinler gibi yukarılara doğru cıkmıştı. Cesedini Allah Resulunun onunde etten kemikten kalede bir rukun olarak kullanıvermişti. Sonra da uhudun sinensine yıkılıp gitmişti. Sırtında parcalanmış cubbe kendisine kefen olmaya yetmeyince Ya Resulullah ne yapalım dediler. Vucudu kapanmıyor. Canım cıksın yumuşak doşeklerde yatan Mus’abım vucudu kefen bulamıyordu. Ne yapalım Ya Resulullah. Avret yerini kapayın. Başı ayakları acıkta kalsın diyordu ve o gun Mus’abın yerine onun kılıcı elinde elinde bir melek Resulu Erkemin onunde akşama kadar savaşıyordu. İkindiye doğru guneş gurup ederken Resulullah hala Mus’abın savaştığını zannediyor. Mus’ab deyince ben Mus’ab değilim diyor. Mus’ab ta sabahtan vefat etmişti. Mus’ab sabahtan doğranıp gitmişti. Canı kalmış onuda Allah yolunda vermişti.
Sen bize hal diliyle inanmak lafla olmaz diyordun. Baş koymak gerekir diyordun. Eğer er meydanına cıkacaksan başını uzatmaktan cekinme yoksa er meydanında işin ne diyordun.
Tebliğ ve irşada metotlar ustu bir metotla ihlÂsa işaret ediyordun. Ballar balını buldum kovanım yağma olsun diyordun. Maldan Mulkten ve can gecmek kolay iş diyordun. Ama biz seni anlayamadım Ya Mus’ab.
Şimdiler de Muslumanlarında hayatında tebliğe yer yok var olanında bahanesi cok senede yetmiş kişi değil 3 kişi cok. Zannediyoruz ki sen yaşasaydın bize veyl olsun o yolda gittiği halde o yola baş koymayanlara. Veyl olsun gittiği yolun değerini bilmeyenlere. Veyl olsun ahirzamanda ER olmanın fırsatını tepenlere diyecektin.
Senin misafirin olmuştu. O gonuller sultanı (S.A.V) kovulmuşluğun anlaşılamamanın garipliğin huznu mubarek belde Medine’yi Munevverede ve en son senin hanende son bulmuştu. Evinin alt katında kalıyordu Yuceler Yucesi (A.S.V.) Sense parmaklarının uzerinde yuruyor rahatsız ederim endişesiyle sabahlara kadar uyuyamıyordun. Nasıl uyuyabilirdin ki Âlemlerin bile misafir etmekte aciz kaldığı zat şimdi senin evindeydi. Hakkını vermeliydin bu ayrıcalığın.
—Ya Resulullah Ust kata buyursanız demiş ısrar etmiştin. Oyle ısrar etmiştin ki Resulullah kabul etmek zorunda kalmıştı teklifini. Kutlu Nebiye ev sahibi olmandaki liyakatin secilmiş olmandandı. O’nlu gunlerin hatırına O’nu hoşnut etme yolları arıyordun O’dan duymuştun “İstanbul’u fetheden kumandan ve askerlerinin guzelliğini guzeller guzeline yakışır bir ummet olmaktı derdin. O yaşına rağmen kendini ata bağlatmıştın. Cunku duramıyordun uzerinde. Hangi sebep seni alıkoydu bu sevdadan bahane olamazdı yaşlılık ve hastalık bu sadakatin ulaştırmıştı seni mujdelenmiş şehre. Sevgilinin adını duymalıydı her sine derdin davan hep buydu senin ama kader şehitlik tahtına vatanından binlerce km uzakta oturtutacaktı seni yanına gelen arkadaşının kulağının kendine doğru cekmiş ve asırlar evvelinden ders vermiştin. Beni surlara en yakın yere gomun demiştin. Sevgiliden işittim bir gun bu şehir ezan sesleri ile cınlayacak ve kutlu komutan buraların zimamını Resulullah’a verecek. İhtimal beni gomduğunuz yerden o guzel insanları gorur kılıc seslerini duyarım demiştin. Mucahit at kişnemesinden kılıc sesinden hoşlanır. Allah adına olan şeydi senin sevdan
Ey Nebi hey gidi gunler diyecek bir gunu bile olmayan bahanelerle gununu gun eden yaptıklarını cok goren yapması gerekenden kacan secilmiş bir asırda yaşayan Ummet olma şansını yakaladığı halde liyakat gosteremeyen biz ummetine bir şans daha verir misin?
Seni gonullerinde dahi misafir etmekte aciz olan bizlere yinede gelir misafir olur musun Ya Resulullah.
Cocukluğunda Resulullah’ı tanımıştın. Gencliğinde Omer’i idrak etmiştin. Sen ne guzel bir genctin. Omer namaz kıldırırken hemen arkasına saf tutardın. Hıckırıklarınızla tanırdınız birbirinizi. Yine bir gun camiye gidiyordun afişe bir kadın şeytanca bir tuzak kurmuştu yolunun uzerine. Aylar gecmişti ama sen asla iltifat etmemiştin. Kaşını kaldırıp bakmamıştın harama. Nasıl olduysa olmuştu o gun kaşını kaldırınca kadının kapısında bulmuştun kendini Harama hayallerinde bile yer yokken bu cok buyuk bir curum sayılırdı senin icin. Buna kalp dayanmazdı. Kalbinin urpertisiyle birlikte “Allahtan hakkıyla korkanlara şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman hemen kendilerine gelip doğrulurlar” ayet’ide diline dolanınca artık bu kadar yuku kaldıramaz olmuş oracıkta yığılıp ruhunu Rahmana teslim etmiştin. Oradakiler Omer uzulmesin diye gommuşlerdi geceleyin seni. Ama Omer senin hıckırıklarına hasretti duyamayınca hıckırıklarını nerede olduğunu sormuştu. Durum anlatılınca da doğruca kabrine koşmuştu. Selam verdikten sonra Allahtan korkanlar icin iki cennet vardır ayetini okumuştu. Sende Allahın izniyle cevap vermiştin ben burada bana vaadileninde iki mislini buldum demiştin. Şimdi ey genc ne olur bize de cevap ver soruyoruz sabahtan akşama kadar gunahın icinde yaşayan bakmayı haramdan saymayan haram ifadesine basite alan biz oteye gittiğimizde senin bulduklarını bulabilecek miyiz? Yoksa muflis olarak mı gideceğiz oteye. Ya Resulullah sen bir gun ashabın muflis kimdir diye sormuştun. Onlar bilemeyince Sen muflis ahiret’te gunahlarına bedel olarak sevapları dağıtıldıktan sonra hala borclu olan kişidir demiştin.
Halimiz harap durumumuz perişanken biz ahir zamandaki ummetin olarak gunah işlemede bu kadar gayri ciddi davranıyorsak sen bizi ciddiye alır mısın Ya Resulullah Sen bizim muflisleşmiş ruhlarımıza hayat ufler misin ya Resulullah
Taifin ayak takımı seni taşlarken kalpleri duyarsızlaşmış insanlık Âleminden istifa etmiş duyarsız ruhlar seni anlayamamışlardı. Ahh Zeydim vucudunu taşların onune kahramanca gerdin ama senin canını inciten sana isabet eden taşlar değildi. Vucuduna isabet etmesini isteyipte bunu başaramadığın taşlardı. Belkide cehenneme yakıt olma bahtsızlığına duşen taşlar Resulullah’ın başına atılan taşlardı. Ahh diyordu Zeyd şu giden taşın onune gecemedim. Caresizlikten paramparca olmuş kalbinin iniltisiyle inliyordu. Yapmayın Allah Aşkına yapmayın. Peki, şimdi sana atılan taşlara sutre olmayan kendini ummetten sayan ama taşdan korkan zora gelmeyen yokuşu sevmeyen talihsizlere ne demeli Resulullah’sın Sen Habibullah’tın Sen. Sen Farklıydın. Hayır, Sen kimseye benzemiyordun. Başına işkembe konuyor aldırmıyordun. Ağlama kızcağızım diyor Fatıma’yı teselli ediyordun. Ağlama Zira Allah senin babanı zayi edecek değildir diyordun. Yahudiye 100 kere Ebu cehile 200 kere uğruyor bıkmıyordun. Kovuldum bir daha gitmem demiyordun. Pes etmek yoktu senin lugatinde. Onun Rabbin seni inanmıyorlar diye kendini helak mi edeceksin fermanı ile uyarıyordu. Bir kere gittiği kapıdan geri cevrildiği icin kovulduğu icin bir asla gitmem diyen ummetine şefaat eder misin Ya Resulullah bircok işinin arasında senin işini son sıraya koyan ummetini ilk sıraya koyar mısın? Ya Resulullah. Ah nankor nefsim ah tenperver nefsim sen ne zannediyorsun ki cennet tabiî ki ucuz değil Cehennem dahi luzumsuz değil. Dertsizler hallerinden utansınlar ne yapayım. Allah sevgisi Peygamber sevgisi hallerinden utansınlar bedenin kulları Allah’ından utansınlar
Alman Prensi Bismark Sen’in icin “Sen’inle aynı asırda olamadığımdan dolayı uzgunum Ey Muhammed (A:S:V.). Muallimi ve naşiri olduğun bu kitap senin değildir. O Allaha aittir. Bunun İlahi bir Kitap olduğunu inkar etmek mevcut ilimlerin batıl olduğunu ileri surmek kadar gulunctur. Bunun icin beşeriyet senin gibi mumtaz bir kudreti bir defa gormuş bundan sonrada gormeyecektir. Ben yuksek huzurunda kemali hurmetle eğilirim.” Diyordu. Oyle faziletli idinki duşmanların dahi takdir ediyordu seni.
Bir seferden donuşunde ağacların mebzul bulunduğu bir yerde kılıcını bir ağac dalına asıyor ve Allah Resulu istirahat buyuruyor. Bu’res isminde ki kafir kılıcı oradan kaptığı gibi Allah Resulunu tepesine dikiliyor. Keşhk diyor ki şophenhavır bu vakayı nakleder ve Resulullah’a karşı hayranlık duyardı. Bu ne muthiş cesaret bu ne yurektir diyor şophenhavır Hz. Muhammed’de (SAV) adam başına dikildiği zaman şimdi seni benim elimden kim alacak. Hic tereddut etmeden avazı cıktığı kadar Allah Resulu bağırıyor Allah diyor. Allah. Beşerin zalim elinden zalim kılıcı kim alacak. Allah. Zalimleri kim tedip edecek. Allah. Gaddarları kim dize getirecek. Allah. Allah diyor. Bu ne cesaret bu şecaati kutsiye, karşısında galip gorunen adam sarsılıyor elinden kılıc duşuyor Allah Resulu alıyor. Şimdi seni kim kurtaracak. Şurada Ya Resulullah diyor iyi ve kotuden kotusu sen olma diyor. Adamın lafına bakın. Bir iyi birde kotu var. Bu iyi ve kotu taksiminde kotu sen olma Ya Resulullah diyor. O kotuluk bana yaraşırdı. Kılıcı koyuyor diz geliyor Allah Resuluna. Musluman olmasa bile teslim oluyor. Kavmine donduğu zaman diyor ki Ben insanlığın en hayırlısının yanından geliyorum. Gozu donmuş kÂfir bile. O’nun yumuşatıcı ikliminde Rahmetellin Âlemin Rahmet deryalarından gelen yağmurla o gunun kufru bile yumuşamış. Peygamber hakkında kadirşinas davranıyor. O’nu zevceleriyle O’nu tasarruflarıyla O’nu değişik halleriyle bu gun tenkit ettiği gibi tenkit etmiyor. Demek ki demokrasi yamaclarında yetişse bile insan demokratik duşunceye ulaşamayan insanlar var. Demek ki saygı cok inkişaf etse bile saygının zerresinden nasibi olmayan insanlar var ve ebu cehilden daha mutemerrit. Bu’res kafiri diyor ki ben insanlığın en hayırlısının yanından geliyorum.
Ya Resulullah: Sen yine bir gun ebu cehile uğramıştın usanmadan bıkmadan tekrar ettiğin tebliğini bir kez daha tekrarlamıştın. Ebu Cehil Sana “Ya Muhammed eğer senin bu ısrarın inandığın Rabbin huzurunda mesuliyetten kurtulmak icinse ben sana şahadet edeceğim. Sen uzerine duşen gorevi yaptın” diyordu. Sen mahzun ve mukedder giderken Ali soruyordu “Ya Ebucehil gercekten Muhammede inanmıyor musun? Bu soruya ebucehil gibi bir munkir “evet biliyorum ki O bir peygamberdir. Ama nicin O “ diyordu.
Bu gun seni hic tanımayan isminin anılmasına bile tahammul edemeyenler var. “Sen” insanlık Âleminin yıldızı iken “Sen” kÂinatın yaradılış sebebi iken “Sana” Ebucehil kadar dahi insaflı davranmayanlar var. Var zira biz o kapıları hic zorlamadık ya bir kere gittik kovulduk ikinciye gitmedik yada hic gitmedik Oyleyken bu işler olmuyor diye şikayet ediyoruz Ya Resulullah. Senin Ebucehil arkasından konuştuğunu ne goren oldu nede duyan. Senin iman etmiyor birini zemmettiğin vaki değilken Ummetin ne kadar da rahat konuşuyor Ya Resulullah. İstediğine kÂfir deyip bin bir turlu hakaretler yağdırıyor. İstediğini de yuzune tukurmek gerektir diyor ve tukuruyor. Bu yol senin yoluna pek benzemiyor. Senin yolun değilse Ummetin kimin yolunda gidiyor Ya Resulullah.
Sen İkrimeden cektiğini babası ebucehilden cekmediğinin kendin soyluyordun. Sonra Mekkeyi Mukerremeyi fethedince o kacıyor uzaklara gidiyor. Affedileceğini ummuyordu. Hanımı senden izin alınca uzak diyarlara pervaz ediyordu arkasından ve ikrimeyi huzuruna getiriyordu. Sen onu bir kafir gibi değil bir şaki değil bir said gibi karşılıyor “Merhaba ya rakiben muhacir” diyordun. Hicretten sonra kimseye kimseye verilmeyen bu payeyi ona veriyordun. Herkes de Sen’i anlıyordu.
Ya şimdi İlahi kelimetullah sevdasıyla inleyen bir kalp gozyaşları ırmaklardan taşkın bir insan bir hiristiyanla goruşse hiristiyan dostu sayılıyor. Papanın elini sıksa hain ilan ediliyor. Birinin kapısına gitse kÂfirin kapısından medet umuluyor deniliyor. Zaman ne kadarda cabuk değişti. Anlayış ne kadar basitleşti. Tebliğ ve irşad anlayışı rafa kaldırılarak Muslumanlar ne kadar guzel pasifize edildi. Bağırmak cağırmak pretosto kin ve nefret Muslumanlıktan sayılırken musamaha hoşgoru ve iyi niyet unutuldu. Yoksa biz mi yanılıyoruz Ya Resulullah. Biz biliyoruz ki Mu’min kişinin kalbinde sevgi hakim. Kin nefret adavet mecazi olmalı.
Tebuk seferine iştirak etmeyenler mazeret beyan edenler vardı. Mazeretleri mazeret sayılmazken havalar cok sıcak diyenler vardı. Cehennemi unutarak. Hurma zamanı diyenler vardı cenneti unutarak. Beni esferin kadınlarını bahane eden edepsizler vardı. Hurileri unutarak. Ey Ka’b, ama senin mazeretin yoktu. Doğrunun en zor soylendiği yerde Resulullahın huzurunda doğru olan neyse onu soylemiştin. Tebuke gidemeyişimin mazereti yok demiştin. Boynunu bukmuştun edeple. Af dilemiştin sabırla. En cetin imtihanlara mazur kalmıştın. Şeytanı teklifler hep arda arda gelmeye başlamıştı. KÂfir ve munafıklar senin peşinde gezer olmuştu. Ama sen donup bakmamıştın bile. Peşindeydin olman gereken Zat’ın peşinde. Hic bırakmamıştın O’nun peşini. Bırakmadığın icin bırakmayacaktı seni. Ey Ka’b sen sana kader planında cizilmiş rolu oynuyor ve bize ornek oluyordun. Zannediyoruz ki sen bize doğru olmayı doğru soz soylemeyi oğretiyordun. Zannediyoruz ki sen bize pişmanlığın ne kadar buyuk bir sır olduğunu gosteriyordun. Zannediyoruz ki sen bize yanlış yaptım duştum sen affet Sultana Sultanlık nitekim gedaya gedalık yakışır demeyi oğretiyordun.
Peki biz ne yaptık Ya Resulullah. Soylemeye dilimizin varmadığı yuzumuzun tutmadığı mazeretler beyan ettik. Sefere gitmemek icin akşama kadar hurmaları dukkÂnda istif ettik. Akşam olunca hemen eve gittik mazeret olsun diyede hastalığı bahane ettik. Nasıl bir hastalık ki Ya Resulullah hurma toplarken değil istif ederken değil ağac dikerken ortaya cıkıyor. Acaba bizim mazeretimiz gecerli bir mazeret mi Ya Resulullah .
Sen baban Abdullah’ı hic tanımamış annenide cok kucuk yaşlarda kaybetmiştin. Dedende vefat edince Sana amcan Ebutalip kol kanat germişti. Amcan gonlunde oyle bir yer tutmuştu ki olduğu yıla huzun yılı denmişti. O her zaman yanındaydı. Seni babadan ote koruyor ve kolluyordu. Senin yolunu kesmeye seni susturmaya calıştıklarında amcanın desteğini hep yanında hissetmiştin. O evlatlarından ustun tutmuştu hep. Belliydi ki O Seni Sen onu cok sevmiştin. Ama gel gor ki otede peygamber amcası olsan da iltimas yoktu. Hukum acık ve netti. Sevmek yetmiyordu. Bağlılık esastı. Senin peygamber olduğunu hak dava ile gonderildiğini tasdik etmek şarttı. Halkana girmeyen amcan Ebutalipte olsa kaybedeceği muhakkaktı.
Hani bir gun yanına bir Arap kavmi gelmişti. Sana iman ettiklerini soyleyince Rabbin sana onların iman etmediğini ancak teslim olduklarını soylemişti. İman etmenin o kadar basit olmadığını anlat demişti. İman etmek fedakÂrlık demekti. Hakkından vazgecmek demekti. İman etmek Rabbin rızasını her şeyin ustunde tutmak demekti. İman etmek O’nun kapısından asla ayrılmamak demekti. İman etmek icin Omer ne guzel bir ornekti. Bir gun yanına gelmiş ve sana hitaben “şu an nefsimden sonra en sevimli seni buluyorum Ya Resulullah. Sense elinden tutmuş olmadı olmadı Ya Omer “Beni nefsinden cok sevmedikce tam iman etmiş olmazsın” demişti. Daha sonra Omer şu an seni nefsimden daha cok seviyorum deyince yuzune gulumsemiş ve “işte şimdi oldu Ya Omer işte şimdi oldu” demiş ve dostun Omer’i tam imana erdirmiştin. Ebu Talibe yetmemişken seni seviyoruz demek bize yetecek mi Ya Resulullah. Sadece iman ettik deyip imanın gereklerini yerine getirmessekte iman etmiş olur muyuz Ya Resulullah. Omer gibi olmak mumkun mu hic, Sen Omer’e olmadı derken bizim imanımıza olur verir misin Ya Resulullah. Seni nefsinden değil eşinden cocuklarından evinden malından arabasından sonra duşunen ummetin nasıl tam imana ulaşacak Ya Resulullah. Kim elimizde tutup olmadı diyecek bize.
Tebuk seferine arkadan yetişmiş “eğer gelmeseydin helak olurdun” itabına maruz kalmıştı efendiler efendisinden Ebul heyseme. Aylar suren seferden gelen bir başka ashabın keceleşmiş sacının henuz yarısını yıkamamıştı ki munadinin sesini duymuştu. Resulullahın emriydi. Hemen sefere cıkılacaktı. Vazgecmişti sacını yıkamaktan. Koşmuştu sefere. Korkmuştu helak olmaktan.
Ya Hanzala ilk gecesinde evliliğin duyunca sefer var sesini munadinin mecnun olmuş duşmuştu rıza yoluna unutsa da yıkanmayı Rabbini razı etmişti ya. Meleklere yıkacaktı Rabbi onu.
Ya Ebu Akil’e ne demeli, Vefanın ve sadakatin boylesi.
Bedre cıkıyor bir kıyasıya savaşıyor ki eğer benimle cennete girme arasında perdeler hailler şu adamların eliyle olmekse bu cana minnet fakat heyhat bedirde olumu bulamıyor. Aradığı şahadeti bulamıyor. Herkes sevincle giderken Ebu Akil fevkalade mahzundur. Uhud ki orada cokları şahadet şerbeti icti, fakat ebu akil yine mahzun doner. Ahzapta bekler nasip olur mu diye fakat o kadehi yine sunmazlar. O kadeh cok kutsi bir kadehtir. Duşunu ki alemi islamın butun ibadeti taatu biryana Dr.İkbal yarım şişe kan dolduruyor bunu başkasını değil sana Ya Resulullah. İşte o bardağın icindeki kanı arıyor Ebu Akil. Nihayet yemame kadar surduruyor bunu tam gununu buldum diyor. Bu gun o gun ki Kuran ayaklar altına alınıyor Bu gun o gun ki Kuranın hafızlarından 70 kişi şehit oldu. Ebu Akil bugunde eğer sen o bardağın icindeki kutsi şeyi icemezsen talihine ağla. Eğer bu tatlı gunde sen o icemezsen talihine ağla. Ciddi savaştı. Ağır yara aldı. Ve bir kolu kopacak gibiydi sadece kolunun bir etiyle duruyordu. Ravi hadis ibni omer kılı kırk yaran adam ve arkasında da halife-i ruyi zemin Hz.Omer var. Yorumcusu. Suruye suruye cadıra getirdik. Ben başındayım diyor ibni omer. Uzerine bir bez orttuk. Fakat İslam saflarında yer yer catlamalar oluyor, sahabi feryatları duyuluyor, bir yerde nesibenin feryadı duyuluyor, cocuklarını kurban etmiş sıra bende diyor, bir yerde Salim’in feryadı duyuluyor, o Salim ki Hz. Omer hayatta olsaydı yerime onu tavsiye ederdim. Bir yerde koca Ammar’ın ses duyuluyor ben ki Allah Resulu onunde savaştım bu gun kacarmıyım diyor ve bir ses ortalığı velveleye veriyor. İbn-i Omer diyor ki oluyor diye ben bekliyordum ebu akil kılını dahi kıpırdatmayacak şekilde oluyor diye bekliyordum. Birde cadırın onunden gecen bir sahabinin dudaklarından şu ses dokuldu. Yalel ensar kerreten kekereten huneyn. Ey bozguna uğrayan ensar huneyn de olduğu gibi toparlanın. Yeniden hucuma gecin. Bezin altındaki ebu Akil birden bire hortladı diyor. Hortladı kacıyor gitme oleceksin dedim. Duymuyor musun beni cağırıyorlar dedi. Ensar dediler Men ensarı ilallah, Hz. Mesih Men ensarı ilallah Allaha giden yolda yardımcılarım kimdir. Onlar nahnu ensarullah, Allahın yardımcıları bizleriz dediler. Yalel ensar yalel ensar dediler ensar yetişin yetişin yardım gunudur. Tulumbanı al yetiş imdada yangın var Resulullahın bayrağı dalgalanıyor yangın var, devrilecek yangın var, Namı celili Muhammedi sarsıntıda yangın var Kuran sarsıntıda yangın var. Yalel ensar yalel ensar kendinizi ensar yerine koyun Yalel ensar kerreten kekereten huneyn. Duymuyor musun bizi cağırıyor. Kolunun kendisine iliştiğini gordu bir aralık kılıcını soluna aldı ayağıyla koluna bastı kopardı. Ya Allah dedi. Duşman dağılıyordu. Duşman dağılıyor o koşuyordu. Bende arkadan onu takip ediyordum. Ama bu dev devrildi. Dr.İkbalin şişesine kan gonderiyordu. Sarsılan felc olan İslam’a kan gonderiyordu. Olmuş yureklere kan gonderiyordu. Yaşarmayan gozlere derman gonderiyordu. Devrildi koca şehit. Devrildi gittim ama kutukte doğranmış et gibi tanımak mumkun değil. Dudakları hala kıpırdıyordu ama ne mahzun ne tasalı. Butun bir mevsimin bulutları yuzunde terakum etmiş gibi. Ya saflarımız dağıldıysa, ya cephe yıkıldıysa, ya Hz. Muhammed’in (ASV) ordusu bozulduysa diye butun bulutları yuzunde terakum etmiş gibi. Yanına sokuldum O bir iki seslendim hic ses vermiyordu. Ses verecek halide yoktu. Sonra dedim ki “ebşir ya eba akil feinna aduvvallah katl kutil Mujdeler olsun ebu akil Allah duşmanı olduruldu. Bulutlar birden ire zail oldu. Tebessum ediyordu ve parmağını kaldırıyordu. Bu demeden bunu duymadan olmasaydı bu olum Eşheduellailahe illallah ve eşhedu ennemuden abduhu ve rasuluhi o ezanlar ki dinin temeli ebedi benim yurdumun ustunde inlemeli
Ey olmemiş dipdiri ruh duyunca kalk sesini sura uflenmiş gibi fırlamıştın yerinden. Kendin icin değil davan icin telaşlanmıştın derinden. Şu donemdeyse ey Eba Akil tembel insanlar sardı etrafı ipek doşekler icinde aranır oldu rıza. Bırak olum doşeğinden fırlayıp davaya sarılmayı yumuşak doşeğini terk etmez oldu insanlar. Şimdi sizler ey butun bir tarih boyunca ağlamayı unutmuşlar. Gamsızlar, dertsizler ve ağlanacak haline gulenler. Gelin şu cıkmazın başında durup asırlık gamsızlığımıza son vererek beraber ağlayalım. Cehaletimize ağlayalım. Kaybettiğimiz şeylerden habersizliğimize ağlayalım. Kusurda bir heykel haline gelmiş mahiyetimize duygularımızın dumura uğrayışına ve hoyratlaşan gonlumuze ağlayalım. Bu vaziyette oleceğimize olduğumuz gibi dirileceğimize tasmalı ve prangalı buyuk imtihanda en buyuk merasimde fevc fevc gececek olan mazinin şanlıları arasında yer bulamayacağımıza ağlayalım.
Daldan kopan bir meyve gibi yalnız duşuşumuze ayaklar altında ezilişimize rahmetten cuda kalışımıza ağlayalım. Kalk ey yiğit diyenin ruyaları catlasada yiğidin kılı kıpırdamaz oldu. Şu iş ortada kalmasın Allah aşkına diye inleyen gozu yaşlı gonlu kırık munadinin sesi ne zaman dinlenecek. Mesihi ruhlar nerede Allahın yardımcıları sadasına ne zaman nahnu ensarulullah deyip sahip cıkacak Ya Resulullah.
Bunun icin guneşin doğup battığı her yere mutlaka ulaşmamız lazım. Bunu ister emir telakki edersiniz sahibinden ister gayeyi hayal telakki edersiniz. Sizin icin bir ufuk bir hedeftir. Buraya ulaşın demiştir ummetine. Ve isterseniz onu henuz vakti gelmemiş gayıptan verilen bir haber telakki edersiniz. Demek ki Allah Resulu olacak bir şeyi soyluyor. Madem bu olacaktır oyleyse bence bunu oldurmaya calışmalıyız. O olacak şeyin yanında Allahın inayeti vardır, Allahın keremi vardır, Resulun şefaati vardır. Allah (CC) sizi tutup kaldıracaktır. Allah (CC) sizi tutup kaldıracaktır. Allahın inayet ve keremiyle. Bunu ben bir işarete binaen soyluyorum, sizin tutulup kaldırıldığınıza dair bir işarete binaen soyluyorum. Ama musaadenizle bunu acamayacağım. Cunku mezun değilim onu acmaya, onu onunla benim aramda bir sır olarak kabul edeceğim. Eğer tutulup kaldırılmayı duşunuyorsanız dağınıklığının giderilmesi ve toparlanmayı duşunuyorsanız bu işe sahip cıkın. İslamın dağınık şemnini bir araya getirin ki Allahta sizi dağınıklıktan kurtarsın. Derlenip toparlanmanıza yardımcı olsun. Ve tutsun sizi tutup kaldırdığınız hakla beraber kaldırsın. Hakkı koyacağı yere koysun. Hak sahiplerini ihkakı hak yapanları hakkı kaldırıp koyduğu yere koysun. Ben sizden fazla bir şey istemiyorum. İstemeye hic hakkım yok. O konumda da değilim ama başlattığınız şu şeyi devam ettirmenizi istirham ediyorum. Allah aşkına Resulun hatrına şanlı tarihiniz hatrına. Tarihinizde garip bir hadise değil bu o kadar cok tekerrur etmiş o kadar cok baskısı yaşanmış o kadar cok şablonu var ki size diyorum bu kanavice icinde hayatınızı orduğunuz zaman orgulediğiniz zaman bu kendi kendine gercekleşecektir Allahın inayet ve keremiyle bu. Başlamış bir iş yarıda bırakmayın. Bir kırık plak gibi kalmasın bu ses bu beste tamamlansın Allah aşkına bunu arkadan gelenler dinlerken yahu tamam olmuyor bu şiir demesinler. Bu beste tamam olmuyor demesinler. Dinlesinler ve tamamlayanlara rahmet desinler. Başlamış bir şey. Başlamışı bitirin inşallah. Siz bitirmeye azmederseniz Allah sizi coğaltmakta sizi ikmal etmekte itfam etmekte ve bu işi bitirmede size yardımcı olacak.
Cocuklar oyun oynarken yanlarında geciyordun. Ezan okunuyordu. Ve ebu mahsure adındaki cocuk ezanla dalga geciyordu. Sen gelip başını okşamıştın. Ne kadar guzel okuyorsun bir daha okur musun demiştin. Yetmiyormuş gibi birde onu KÂbe’nin muezzini tayin etmişti. O okşadığın baş nasılda değişmişti birden. Cocukluk yılları cabuk gecmiş Ebu Mahsure artık ihtiyarlamıştı. Sacını zor topluyor ve sarığını zor sarıyordu. KÂkulu dağılınca da sacları yerlere kadar uzanıyordu. Nedir bu sacın boyle diyenlere once bir aslan gibi kukruyor “ne diyorsunuz bu saclara Resulullahın elleri değmişti” diyor ve sonra hıckırıklara boğuluyordun. Bu baş O’nun yolunda fedadır. Ama bu saclara asla dokunmam diyordun. Olene kadar saclarını kestirmiyordu Ebu Mahsure .
Hal boyle iken Ya Resulullah o uzun elini uzattın asırlar otesindeki ummetinin başını okşadın. Kardeşlerim dedin. Ve selam gonderdin. Başını okşadığın kardeşlerin ne zaman kendine gelecek Ya Resulullah. Dalga gecmekten, dalga gecer gibi hizmet etmekten ne zaman vazgececek Ya Resulullah. Sen 10 arkadaşını cennetle mujdelemiştin. Biz cennetle mujdelenmedik. Ama cennette bile peygamberlerin şaşırdığı bir ummet olma mujdesini işittik senden. Acaba biz kardeşlerim dediğin ummetin olabilir miyiz? Cennet yamaclarında peygamberleri dahi şaşırtacak ameller işleyebilir miyiz? Biz uzerimize duşen gorevleri yapmasak da yine sen bize sahip cıkıp onlar benim ahir zamandaki ummetim der misin? Kardeşlerim der yinede sarılır mısın Ya Resulullah. Ummeti diye inlerken ummetimi isterim diye rabbine ısrar ederken rabbinden duyduğun “bilmiyorsun Ya Muhammed onlar senden sonra ne haltlar karıştırdılar” itabını duyup yıkıldığın ummetin yoksa biz miyiz Ya Resulullah.
Umit var olunuz Şu istikbal inkılabatı icinde en gur seda İslam’ın sedası olacaktır diyen asrın minaresinin başındaki zata selam. Cennet yamaclarında ahir zaman cemaatini gozleyen peygamberlere selam. Gariplere mujdeler olsun diyen kardeşlerine selam gonderen ahir zaman Peygamberine selam. Nerdesin yıllarca hasretini cektiğimiz kahraman. Nerdesin hayallerimizin guvercini ruyalarımızın uveyki. Nerdesin ba’su ba’del mevtimizin mujdecisi. Nerdesin ve ne zaman geleceksin esatiri yiğidim. Namı Celili Muhammed’inin yeryuzunde Şehbal acmasından başka gayesi olmayan muhtac gonullere senin diriltici iksirini uflemekten başka bir sevda peşinde koşmayan guneşin doğup battığı her yere gitmeye azmetmiş ummetine otede hatırlamaz mısın? Ya Resulullah.
İşte ahir zaman alperenleri. Gurbet ellerindeki gozu yaşlı munadinin kırık testisinden su icen rıza-i İlahiden başka derdi olmayan dertli ummetinin otede derdine derman olmaz mısın Ya Resulullah. İşte ahir zaman garipleri. GunahkÂr bir kulun ağarmış sacından Rabbimizin hay ettiğini cehennemlikken goturun cennete dediğini biliyoruz. Bir damla gozyaşının cehennem alevlerini sondurduğunu senin yolunda gozyaşı doken gozun cehennemde yanmayacağını da biliyoruz. Ey Nebi mujdene nail olmak icin ilerlemiş yaşına aldırmayan onca hastalığını unutan uzak diyarlara senin adını gonullere yazan kalem seslerini duymak icin pervaz eden gozu yaşlı piri fani nurani ak saclı aksakalların hacı ataların evinde misafir kalmaz mısın? Bu muzdarip gonullerin hasret ateşini sondurmez misin? Ya Resulullah. İşte ahir zaman yarenleri
Ummetinin şehitlerinin coğunun yataklarında oleceğini senden işittik. Bir omur boyu şahadet peşinde koşan şehit namzetlerinin şahadet madalyalarını otede sen takmaz mısın? Kerraten Kekerraten sedasını işitince meydanı cennet yolundan donen o mubarek zatın arkasından yetişen hizmet yolunu tutan 30 gunluk ayları 60 gunluk yaşayan cay tiryakileri ile birlikte huzuru ilahide cay icmez misin Ya Resulullah.
Kuheylanlar gibi catlayıncaya kadar koşan yaşatma arzusuyla yaşayan donmek icin değil olmek icin hicret eden tuna boylarında Asya steplerinde Afgan diyarında ruhunu rahmana teslim etmiş ummetine şefaat etmez misin Ya Resulullah.
Ey Tatlı ruyaların sevimli kahramanı riyanın şohretin mansıbın aydın umitlerimize zift surmek istediği şu kara gunlerde Ağzının diriltici iksirine muhtac gonulleri daha fazla bekletme.
bir duaniz yeter...

__________________