Alan Cleaver, ruhsal haberler gazetesinin editoru ve aynı zamanda ulusal paranormal araştırma enstitusu’nun de kurucusu. Enstitunun ismi “ASSAP”. Aşağıda kendisinin uzun yıllar boyunca araştırdığı hayalet olayları ile ilgili tecrubelerini anlatan bir yazı var. Olum sonrasını merak edenler ve acıklanamayanı sevenler icin guzel bir ornek.

Kaybolan hayaletler...

“Butun hayaletler nereye gitti bilmiyorum. Kesinlikle soyleyebilirim ki 20 sene evvel olduğu kadar hayalet yok meydanda. Belki de onları fazla kabullenmemiz bir neden olabilir. Cevremde herkesin bir hayalet hikayesi, her gazetenin anlatacak bir haberi var son gunlerde. İnsanlar, ben bu olaylarla ilgilendiğim icin benim yuzlerce hayalet gorduğumu sanıyorlar. Oysa hayaletli evlerde bir cok akşamlar gecirmeme rağmen sadece 2-3 kere gormeye yaklaştım.

Kesinlikle hayalet gorduğume inandığım tek vakam 1982 yılında Warvickshire’daki Brinklow Tepesi’nde yaşadıklarımdır. Graham Phillips adlı bir medyomla calışıyordum o zamanlar. Bir gun evde otomatik yazı yoluyla (Ruhların insan bedenini kullanarak medyoma yazı yazdırmasına verilen ad) bir mesaj aldık. Mesajda 10 Nisan saat 13:00’da Brinklow tepesi’ne gitmemi, orada aradığım hayaleti goreceğimi soyluyordu. Normalde bu tip mesajlar sacmalıktır ve dikkate alınmaz. Fakat bir arkadaşım o sabah bana telefonla mesajı hatırlattı ve biz de yapacak daha iyi bir planımız olmadığından bir grup olarak gitmeye karar verdik.

Bu tepe aslında en etkileyici ve ikna edici hayalet resimlerinin cekilmiş olduğu bir yerdi ama ben yine de umutlu değildim. Saat tam 13:00’da tam tepede oturmuş bekleşiyorduk ve birdenbire Jackie Boulter - grup arkadaşlarımdan biri – ‘in tam arkasından bir ışık yukselmeye başladı. Jackie omzum diye bağırdı ve yere duştu, bayılmıştı. Işık o sırada yok oldu. Jackie ayılana kadar bir kac dakika gecti. Olayla ilgili bir şey hatırlamıyordu ama omzunun cok acıdığını soyluyordu. Bayıldığı sırada garip Mısır mezarlarının olduğu bir ruya gorduğunu soyledi. O gece bir daha hic bir şey olmadı. Acaba hayalet Jackie’yi etkisi altına mı almaya calışmıştı yoksa sadece bir ışık gorduk de Jackie cok korktuğu icin bayılıp bilincaltı ruyaları mı gormuştu. Bunu hic bir zaman ayırt edemedik.

Kendi kendine yanan insanlar...

Bu hikaye en cok Dickens tarafından desteklenmiştir. Paranormal olaylara duşkunluğu ve yaptığı bir cok gizli araştırma sonrasında Dickens gercek bir parapsikolog olmuştur. İngilizce’de kısaca SHC olarak adlandırılan bu kendi kendine yanma durumu aslında cok urkutucu bir olay. İnsan durup dururken yanıp kul oluyor ama ilginctir ki ne elbisesi ne de cevresindeki eşyalar zarar goruyor. Yani yok olup gidiveriyorsun. Bir insanın kemiklerinin dahi eriyip yok olabilmesi icin 2000 derecelik bir ısı gerektiği duşunulurse bu olay gercekten urkutucu.

1998 yılında BBC bu olay hakkında bir program yaptı ve bilgisayar efektleri ile hadiseyi canladırmaya calıştı ama bu hic bir şeyi acıklamış değil tabii.”

Evet Alan’dan yorumlar şimdilik bu kadar. Gorulen o ki bu hayalet milleti o kadar da gorunmeye meraklı değil. Hepimizin başına ozellikle yalnız olduğumuz sessiz gecelerde korkunc hikayeler gelmiştir. Zaten korku filmleri sağolsun hepimizi yarı psikopat etmiş durumda. Ben bu olaylarla yıllardır ilgilenmeme ve bilinmeyeni Ata Nirun ve cevresindekiler sayesinde cok yakından yaşamama rağmen henuz cok somut bir şey yaşamış değilim, yaşarsam korkar mıyım bilmem ama gercek bilinmeyenin seyrettiğiniz şeytan filmleri gibi olmadığını da rahatca soyleyebilirim. “Nereden biliyorsun” diye sorarsanız, biliyorum işte. Bu kadar yazıyı siz de okursanız, cocukluğunuzdan beri Ufo aramak icin şehir şehir dolaşırsanız, bilumum ruh seanslarına katılırsanız, gerceğin sahtesi kadar korkutucu olmadığını gorursunuz.

__________________