Kopyalarımız nerede saklanıyordur??

Bilim yuz yıldan beri oteki dunya ile ilişkinin peşinde;
Kopyalarımız hangi evrende yaşıyorlar?
"Ara, bulacaksın, sana doğa yardım edecek,
gerceğin keşfi icin; Fakat eğer sen bu yolları
aşarken kendine muktedir değilsen, sadece
izlemeyi keşfet ve onların yaptıkları araştırma
ve soruşturmaları dinle..."

Arthur Findlay´ın "Rock of Truth-Gercek Kayası"dan








Epictetus

19. Yuzyıl´dan bugune kadar, bilim dunyasında un kazanmış, saygın bir grup bilim adamı, olumsuzluğun doğal yani fiziksel bir olay olduğunu belirlemeye calıştılar. Tum bu calışmalar insani dinlerin getirdiği yaklaşımların tamamı ile taban tabana zıttı. Bu bilim adamlarının bazıları, başka alanlardaki buluşlarıyla toplumun geleneksel duzenini ve yaşamını değiştirebilecek kadar başarılı olmuşlardı. Kendilerini ciddiye alan bircok rasyonalistin ve humanistin onemli buluşlarının ve tezlerinin karşısına, Hıristiyan din kurumu ile birleşmiş kurumsallaşmış gelenekci bilim cevrelerinin şiddetli tepkiler vererek cıktılar. Onculerin birisi 1688´de İsvec´de doğan Emanuel Swedenborg´dur; Swedenborg dikkate değer bir bilim adamıydı, 9 dili konuşuyordu ve 7 bilim dalında 150 eser vermişti, pratik zekası olağanustuydu, planoru, denizaltını ve sağırlar icin ozel bir kulaklığı keşfetti. Swedenborg saygı goren bir bilim adamıydı, parlamentoya secilerek uzun bir sure Maden Bakanlığı gorevini yuruttu. Olumune kadar zihinsel dengesini ve pratik duşunce yetisini hic yitirmedi. Ve Swedenborg yaşamının 20 yılını başka boyutları araştırarak gecirmişti; şoyle diyordu; "Aklıbaşında olan herkesle saatlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllarca konuştum, coğunu bu fizik yaşam suresince tanıyordum. Hepsinin amacı, yaşamın olumden sonra da surmesi gerektiği doğrultusundaydı, bunu istiyorlar ama yanısıra da olumlere tanık olma tahammulunu surduruyorlardı."


Bir başka boyuttan sızan goruntuler

İlginctir, Swedenborg´un evrenle ilgili goruşu dikkat cekecek kadar 20, Yuzyıl´ın Quantum Fiziği Kuramı ile paralellik ve benzeşmeler icerir. Newton doneminde maddeyi oluşturan atomlara harekete gecirilmiş bir dış gucun nufuz edemeyeceği kabul edilir ve karşıt goruşler tartışılırdı ama Swedenborg bir seri partikulun (parcacık) bir dizi kapalı enerji girdabında spiral şeklinde sonsuz hızda hızlandırılarak zincirleme reaksiyonunun oluşturulabileceğini duşunuyordu. İngiltere´deki Ruhsal Araştırmalar Derneği´nin kurucularından olan Sir William Crookes, aynı zamanda da Kraliyet Derneği´nin uyesi ve bir donemde de başkanıydı. Aralarında Talyum´unda bulunduğu altı elementi keşfetti, zamanını en onemli bilim adamı olarak kabul ediliyordu. Yine o donemin unlu medyumu D. D. Hume ile beraber calışarak levitasyon yani ağırlığın yitirilerek havaya yukselme olayını araştırdı. Ruhsal ilişki ve levitasyonla ilgili kesin fotoğraflar elde edilerek olay olumsuzleştirildi, aralarında unlu bilim adamı ionizasyon araştırmacısı ve Atlantik okyanıs altı telefon kablosu doşenmesinin yoneticisi Cromwell F. Varley´in bulunduğu bir grup bilim adamı testler yaparak, bir hilenin veya şarlatanlığın bulunmadığı sonucuna vardılar. Sonucta, Crookes´un olmuş karısının goruntulerini oluşturan bir dizi olay ortaya konulunca, olumden sonra yaşam gerceğinin inanılırlığı kabul edildi.



Gozlerimizle gorduk."

Bu bilimsel grubun icinde, Lord Balfour, Sir William Barrett, Sir Oliver Lodge, Lord Raleigh, elektronların kaşifi J.J. Thompson ve Evrim Kuramı´nı Darwin´den bağımsız olarak aynı zamanda ortaya atan Alfred Russell Wallace´de bulunuyordu. Gramofonun ve elektrik ampulunun bulucusu Amerikalı Thomas Alva Edison bir ruhcuydu ve mekanik ortamda olulerle ilişkinin yolunu arıyordu. Televizyonun yaratıcısı ve kızıl-otesi kameranın kaşifi John Logie Baird, Edison´un olumunden sonra bir medyum aracılığı ile onunla ilişki kurma cabasının icindeldi ve şoyle diyordu; "Bircok şaşırtıcı olaya tanık oldum ve bu olaylar sahtekarlık olayının ulaşamayacağı bir konumdaydılar." 20. Yuzyıl´ın bir diğer onemli bilim adamı olan fizikci ve Kanada parlamenteri Glen Hamilton, laboratuarında oluşturduğu kesin kontrol koşulları altında, ozel bir bataryadan guc alan 14 adet flaşlı kameradan yararlanarak, her acıdan gorulebilen garip goruntulerin fotoğraflarını cekti. Deneylerin yapıldığı ortamda bulunan gozlemcilerin arasında, tıp doktorları, iki avukat, elektrik ve ic alan muhendisleri bulunuyordu. Her tanık, kendinden emin olarak şoyle diyordu; "Zaman zaman olulerin goruntulerini gozlerimizle gorduk."


Ruhların Sesi" kaydediliyor;


Avrupa´da 1900´lerin başından, 1920´lere kadar aralarında o donemin onemli bilim adamları olan Baron von Schrenck-Notzing, Profesor Charles Richet, Professor Eugene Osty ve Professor Gustav Geley´in bulunduğu bir grup bilimci laboratuar koşulları altında, benzer gorunteliren oluştuğuna tanıklık ettiler. Yazdıkları raporlarda, tum olası sahtekarlık ve hileleri araştırdıklarını ama bulamadıkları belirttiler. Bu donemde de, Reenkarnasyon konusunda, dunyaca unlu psikologların ve psikiyatrların olumden sonra yaşamı araştırdıklarını ve ulaştıkları cok onemli sonucları ciddi bicimde dokumante ettikleri goruluyor. Psikolojinin babası ve en onemli ismi Sigmund Freud, olum doşeğinde eğer bir daha dunyaya gelirse, tum calışmalarını Parapsikoloji alanında yapacağını soyluyordu. Psikiyatrinin en etkin ismi olan Dr. Carl G. Jung, olumden sonra yaşamı onaylıyor ve olumden sonra ruhlarla ilişki kurulabileceğini itiraf ettiğini, soyluyordu (Derlenmiş Mektuplar; Cilt 1/Sayfa 431). Elektronik ruhsal ses kayıtları, gunumuzde de bircok ulkede surduruluyor. Ciddi ve onemli kaynaklardan gelen bilgilerle her an karşılaşıyoruz, bunların arasında ABD´den Mark Macy ve Luksemburg´daki ITC Grubu bulunuyor. Bu calışmalarda ote yandan geldiği soylenen kayıtların bulunduğu tarafsız gozlemcilerce belirtiliyor. Kullanılan aygıtlar radyo, faks, televizyon ve telefon gibi bilinen araclardan oluşuyor. Orneğin Marc Macy´nin yaptığı bir tur videoyu kullanan Victor Zammit, Macy ile "Ruhların Sesi" ni kayıt olayının yaratıcısı olan olu Dr. Raudive´in bu yoldan ilişki kurduklarını one suruyor.





Ama bu ses dunyadan gelmiyor...

Bu kayıtlarda birbiriyle konuşan iki erkeğin sesi duyuluyor ve Raudive´in sesi tanımlanabiliyor. Raudive´in ruhsal dunya ile ilişki kurma tekniğini ruhsal dunyada da araştırarak, ulaştığı bilgileri bu tarafa ilettiği iddia ediliyor. Richard Lazarus´un yazdığı "The Case Against Death" adlı kitapta Raudive´in ruhsal dunyadan gelen sesinin, bilgisayarlarda analiz edildiği ve orneklerde Raudive´in yaşarken ve oldukten sonra kaydedilen sesinin aynı olduğunun kanıtlandığı belirtiliyor. Daha da otede, bir ses uzmanı ve muhendisi olan Brezilya Sao Paulo Muhendislik ve Teknoloji Universitesi´nden Prof. Carlos Eduardo Luz´un yonettiği deneylerde kullanılan yuksek kapasitede bilgisayarlarda yapılan testlerde Raudive´in sesinin tanımlandığı onaylanıyor. Bir ses bandında, Raudive´le konuşan Sonia Rinaldi, doktorun sesine 1.428 Hz´de raslayınca, ortaya şaşırtıcı bir sonuc cıkıyor. Cunku bir erkek sesinin 100 ile 130 Hz arasındaki bir alanda olması gerekiyor yani Raudive´in sesi dunyadan gelmiyor.


Evet ilişki var ama olulerle değil, sizinle... Cunku olmuyoruz...


Bugun İngiltere´de yaşayan matematikcilerden ve universite profesorlerinden oluşan bir grup bilimci, atom altı parcacıklar uzerinde deneyler yapıyorlar ve matematik hesaplamalarla ulaştıkları sonucları Ruhsal Olaylar´ın acıklaması olarak tanımlıyorlar. Uluslararası Teorik Fizik Merkezi´nin yoneticisi olan Nobel odullu Prof. Abdus Salam, bu grubun arkasındaki finansal desteği oluşturuyor yani birileri bu konuda buyuk paralar harcıyorlar. Termodinamik ve akışkan mekanizm uzmanı eğitmen Ron Pearson, "Intelligence Behind the Universe" adlı eserinde modern matematiğin, Crooks, Hamilton ve onceki diğer uzmanların calışmalarını onayladığını kesin bir dille belirtiyor. Leeds Universitesi´nden astrofizikci Sam Nichols, Pearson´un hesaplarını destekleyerek, olulerle ilişki iddialarını doğruluyor ve onemsiz sanılan farklı atomik oluşumların aynı uzayı ve maddi dunyayı paylaştıkları acıklıyor. Edinburgh Universitesi´nden Astrofizikci Michael Scott bu konuda şoyle diyor; "Quantum fiziğinin ilerlemesi artık bir gercektir ve paralel evrenlerin varlığını haber veriyor. Ozgun ve gercek bir oz madde veya cevherin etkisi nedeniyle, bizim evrenimizle doğrudan ilişki kurulamıyor."
Bir biz varız, bizden otede, sayısız sayıda....
Araştırmacı Michael Roll ise "The Physicists and Rationalists case for Survival After the Death of our Physical Bodies" adlı calışmasında, olumun, doğum kadar doğal olduğunu ve gelinen veya gidilen oteki dunyada Hıristiyanlar ya da oteki dinler icin ozel yerlerin bulunmadığının tartışılmaz bir sonuc olduğunu ileri suruyor. Ama en onemli acıklama cağmızın unlu fizikcilerinden birisinden geldi; Profesor Fred Alan Wolf, "Mind and the New Physics" adlı kitabında ulaşılan sonuclara razı olduğu soylerken; "Bu fantastik bir ses, Quantum Mekaniği adlı bu yeni fiziğin varlığı artık tartışılamaz duzeyde. Bu sozcuğun sayesinde ağır ağır bir başka dunyaya, bir paralel evrene, coğaltılmış bir kopyaya doğru gidiyoruz. Ve belki de iki değil, uc veya dort hatta daha cok paralel evrenler olabilir. Bu evrenlerin her birisinde siz, ben veya herkes yaşıyor olabilir daha da uygunu yaşıyor, yaşadı veya yaşayacak olabilir ya da daima yaşayacak olabilir ve bunların tumu canlıdırlar." Wolf´un sozleri inanılmazdır ve insanı şoka sokabilecek kadar etkindir. Burada sayısız bizlerin bulunduğu gerceği saklıdır ve eğer oyleyse değişik karakterler taşıyan milyonlarca Hitler, Kennedy, Marilyn Monroe, Bill Clinton, Suleyman Demirel, Tarkan, Necmettin Erbakan, veya Tansu Ciller yaşamaktadırlar. Ne dersiniz? Bu gerceği taşıyabilir miyiz?




Kaynak:Fenomen

__________________