Citroen'i kuran herifin kızı arabası devrilince olmuş. Adam da hırs yapmış, "Ben hic devrilmiycek bir araba yapıcam" demiş ve pnomatik suspansiyonu icat etmiş. Sonra da arabayı devirecek olana odul vaadetmiş. Accayip bi paraymış odul. Memleketin her tarafında millet Citroen’i devircem diye uğraşmış. Sonunda bi cavuş devirmeyi başarmış ama o da adamın kızı gibi olmuş. Şirketin sahibi boyle bi yarışma actığı icin kopek gibi pişman olmuş. Hemen adamlarına emir vermiş, Citroen'in amblemi cavuşun anısına “ters duran cavuş pırpırı” olmuş.
Bi zamanlar Mercedes 302, seyahat firmalarının goz bebeğiydi. Hatta bilet alırken “Araba 302’mi aceba?” diye sormak adetten olmuştu. İşte bu geyik o donemde cok anlatılıyodu: Mercedes firması 302’yi piyasaya surdukten sonra fabrikasının kapısına devvv harflerle şoyle bi tabela astırmış: “BUNDAN İYİSİNİ ALLAH YAPAR"

İki arkadaş altlarında bi Anadol zil zurna sarhoş yolda gidiyolarmış. Bunlar yolda tıngır mıngır giderken aralarında “bu araba en cok kac basar” diye iddiaya tutuşmuşlar. Arabayı kullanan arkadaş o kafayla gazı sonuna kadar koklemiş. Rınn, rınn derken arabanın hız gostergesi sonuna dayanmış. Bu sırada ikisinin de gozu gostergede taabi. İbrenin artık sağda gidecek yeri kalmamış ama araba daha da hızlanıyomuş. Tam bu sırada biri camı tıklatmış. Bu ikisinin odu kopmuş tabiyatıyla. Gazı daha da kokleyip korkudan gozleri patlamış bi halde “eşhedu ennaaa” filan başlamışlar. Adam bu arada cama vurmaya devam ediyomuş: ''Hemşerim napıyonuz, arabanın lastiği mucura saplanmış. Lastiği yakıcanız!''

Londra’da taksi şoforu olmak isteyenler bi yıl boyunca kentin sokaklarında bisikletleriyle dolaşmak zorundaymış. Daha sonra uzmanlar tarafından sınava alınan şofor adaylarına, “Freedom Street’in koşesindeki ayakkabı mağazasının adı ne?”, “Judgement Street’te kac tane sokak lambası var?” gibi inanılmaz zor sorular sorulurmuş.
__________________