Shipton ana´nın doğumu

Garip Bir Kız Cocuğu Doğuyor


Koyluler bu olaya musamaha gostermek niyetinde değildiler, kıza zulmetmeye başladılar, onlara gore karar doğru değildi. Uzerine kopekleri saldılar, taşladılar, kufrettiler. Sonunda Agatha kacarak, gizemli aşkıyla ilk kez tanıştığı Mağribiler´in kulubesine sığındı. 40 hafta sonra, Agatha Southeil´in guc yaşamı sona erdi, 1488´de cocuğunu doğururken yaşamını yitirdi, doğurduğu mağarayı cınlatan cığlıkları birden durduğunda yanındaki birkac Mağribi kadını son nefesini verirken yuzundeki gulumsemeyi ve mutluluğu gorduler, Prens gelip Agatha´yı ebediyen almıştı. Daha 18 yaşındaydı. Agatha orada bir yere gomuldu ve doğan kız cocuğu saklandı fakat cocuk normal değildi, başı orantısızdı, gozleri şaşı ama bakışları yakıcıydı yanakları iceri cokuk, ağzı dişlerini gosteren bir delik gibiydi, azı dişleri dışarı fırlak ve fildişi rengindeydi, kolları ve bacakları sanki vucuduna oylesine takılmış gibi uyumsuzdu. Bu garip cocuk fazla saklanamadı, koyun dini heyeti ona bir vasi bulunmasına karar verdi. Sonunda iyi bir kadın, bebeği aldı ve ona Ursula adını verdi. Ursula garip bir cocuktu, gunde birkac saat uyuyor sonra uyanıp saatlerce sabit bakışlarla bakıyordu. Geceleri evin perdeleri ucuşuyor, kapılar vuruyor ve pencere kepenkleri gıcırdıyordu, evin dışında surekli yaban kedilerinin sesleri geliyordu. Bir gun eve donen kadın, bebeğin beşiğini boş buldu, mobilyalar kırılmış, şominenin ateşleri sacılmıştı. Kadın korku icindeydi, olanları komşularına anlattı, cocuğun yaşamından endişeliydiler, herkes kotu cinlerin bebeği kacırdıklarını soyluyordu ama Ursula bacanın icindeydi, oraya nasıl girdiğini kimse acıklayamadı. Zaman icinde Ursula benzer olaylar icinde buyudu, o donemlerde bu tur olaylar yaşamın bir parcasıydı ve yadırganmıyor, doğal karşılanıyordu. Yuzune bakılmaz bir genc kız olduğunda iyice korku uyandırıyordu, yanından hic ayrılmayan ve nereden geldiği bilinmeyen koca gozlu dev bir kopek yuzunden kimse ona yaklaşamıyordu. Yaşadığı evden geceleri nabız sesine benzer bir ses geliyordu, gorunmeyen eller analığının elini yuzunu tırmalıyor, bazen sırtında buz gibi bir elin temasını hissediyordu. Kadının korkusuna Ursula guluyor ve; "Nicin korkuyorsun, burada sana ve bana zarar verecek birşey yok." diyordu. Yaşı gelince analığı Ursula´yı okula yollayarak, okuma ve yazma oğrenmesini izledi. Oğretmen cocuğun oğrenme hızına ve hayal gucune şaşmıştı, onun cirkinliği ile alay eden cocukların hicbirisi intikamından kurtulamadı. Elbiseleri tutuştu, başlarına nereden geldiği belli olmayan taşlar yağdı, geceleri korkunc kabuslar gorduler. Ebeveynler ofkeliydiler, Ursula´nın kotu olduğunu soyluyorlardı ve sonunda Ursula´nın okuldan uzaklaştırılmasına neden oldular.

alıntı/dır

__________________