Roswell'e Duşen UFO
New Mexico'nun, Roswell bolgesindeki kaza ve sonrasında meydana gelen gelişmeler...
2 Temmuz 1947: Roswell'de yaşayan bir cift, evlerinin yakınında UFO gorduklerini bildiriyorlar. Bolgedeki ilk işaret boylece verilmiş oluyor.
4 Temmuz 1947: Gece saat 23.30'da Roswell yakınlarında bir UFO yere cakılıyor. UFO'dan etrafa yayılan parcalar, William Mac Brazel adlı ciftcinin arazisinde bulunuyor. Aralarında "Fransisken Tarikatı"ndan rahiplerin de bulunduğu cok sayıda tanık, UFO'nun yere duşerken cizdiği rotayı gozlemlediklerini bildiriyorlar.
5 Temmuz 1947: Askeri yetkililer bolgeyi ziyaretcilere kapatıp uzay cismine ve icinde bulunan murettebata el koyuyorlar. Aynı gun, ciftci Mac Brazel, arazisinde aynı cisme ait gozden kacmış kalıntıların da olduğunu fark ediyor.
6 Temmuz 1947: Cisimle ilgili kontrol calışmaları devam ederken, Mac Brazel bulduğu diğer kalıntıları da alıp Roswell şehrine gidiyor. Bu arada şehir halkı UFO kazası ile ilgili bir şeyler duymuştur.
7 Temmuz 1947: Roswell şehri guvenlik yetkilileri, Mac Brazel'ın getirdiği parcaları teslim alıyorlar.
8 Temmuz 1947: Bir basın mensubu, Mac Brazel'in yetkililere teslim ettiği parcalarla ilgili haberi, gazetesinde yayınlıyor. UFO meselesi henuz askeri bir sır durumunda değildir. Aynı gun askeri yetkililer, gazetede cıkan haberi yalanlıyor ve buluntuların kaza yapan bir UFO'ya değil, sadece bir meteoroloji balonuna ait olduğu iddiasını ortaya atıyorlar.
Sonrasıysa dinlemeye ve tanıklık etmeye alıştığımız turden bir senaryo ile gelişti. Yani diğer UFO olaylarındaki gibi, Amerikan Hukumeti UFO gerceğini halktan ve basından gizleme kararındaydı. Cesetlerle birlikte UFO'dan geriye kalanlar bir hava ussune taşındı. Dunya Dışı Varlığı tanımanın ve fizik ozelliklerini dunyalılarla kıyaslamanın en basit yolu ise, otopsi yapılmasıydı. Gizli bir şekilde otopsi gercekleştirildi ve otopsi calışmaları filme alındı.
Orduda gorevli kameraman Jack Barnett yıllar sonra tum cevreleri ayağa kaldıran otopsiyi filme aldığını acıkladı. 90 dakikadan biraz daha fazla suren bu filmde, belki de dunyanın en buyuk sırrı gizliydi... Film yıllar boyunca hukumet tarafından acığa cıkarılmadı. Ancak bazı iddialara gore, Başkan Truman da otopsi salonundaki tanıklardan biriydi...
Gunumuze gelindiğinde, filmin dunya insanıyla tanışmasını sağlayan İngiliz gazeteci ve televizyon program yapımcısı Ray Santilli'nin iddialarına gore, kameraman Barnett, filmin bir kopyasını cıkartmayı başarmıştı.
1993 yılında Santilli, buyuk şirketler adına calışan Barnett'i, Elvis Presley hakkında belgesel bir film yapmak amacıyla ziyaret etti. Oysa artık 82 yaşında olan eski kameraman Barnett yıllar once Amerikan Hava Kuvvetleri'nden caldığı bu değerli kanıtı daha fazla saklayamayacağım ve bu gerceğin dunya insanıyla paylaşılması gerektiğini soyluyordu.
Barnett'in ne denli misyoner ruhu taşıdığı bilinmez, bol sıfırlı bir cek karşılığında sattı filmi Santilli'ye... Bundan sonra da dunya basınını ayağa kaldıran uzaylı varlık otopsisi yavaşca dışarıya sızmaya başladı.
Film once BBC aracılığıyla dunyaya tanıtıldı. Başlangıcta sadece araştırmacılara ve bilim adamlarına ayrıcalık gosterilirken kısa surede otopsi masasında yatan uzaylı cesedi Avrupa'da ve gezegenimizin diğer bolgelerinde en cok satan dergi kapaklarında gorulmeye başlandı. Karşı cıkanlar, destekleyenler, UFO araştırmacıları, doktorlar ve sadece meraklılar bile turlu fikirleri one suruyorlardı artık...
Acaba cağdaş dunya insanı ilk defa bu film aracılığıyla mı bir uzaylı varlığın neye benzediğini gorme şansını yakalıyordu? Yıllardır beklenen gercek kanıt ayağımıza gelmişti ve iddialar doğrulanacak gibi gorunuyordu...
Oysa ulkelere ve donemlere yayılmış bicimde, kacırılmalara, yakın karşılaşmalara tanık olanların bildirdikleri de vardı. Ve bu birinci elden tanıklıklardan uzaylıların beden yapılarıyla ilgili genel bir şablon cıkartmak mumkundu. Ortak noktalar tam 20 maddede sıralanıyordu. Roswell cesedini incelemeden once herkesce bilinen uzaylıların neye benzediğini hatırlamakta yarar var:
UZAYLILAR'IN TESPİT EDİLEBİLEN ORTAK FİZİKSEL OZELLİKLERİ
1- Varlıkların boyu genellikle l ila 1.50 m arasında değişiyor. En uzun olanları ise 2 m civarında.
2- Baş, insan gorunumu taşısa da bedene kıyasla cok buyuk kalıyor.
3- Gozler buyuk ve cukura kacmış, birbirlerinden ayrı, ya da normal insan gozunden cok daha geniş. Uzak doğulu izlenimi verircesine cekik.
4- Kulak benzeri işitme organlarına ya da başın iki yanında yer alabilecek cıkıntılara sahip değiller.
5- Burun goze carpmayacak kadar belirsiz.
6- Ağız duz bir cizgi veya yarık biciminde. Yok olan kulaklar gibi işlevini yitiren ağız da beslenme ya da ses yoluyla iletişim, konuşma amacıyla kullanılmıyormuşcasına silikleşmiş.
7- Boyun dikkati cekecek kadar ince.
8- Saclar... Kimi tanıklara gore uzaylıların sacları yok. Bazı tanıklarsa başın tepe bolgesinde hafifce renkli bir leke gorduklerini soyluyorlar. Bedenin hic bir bolgesinde tuye rastlanmıyor.
9- Govdenin tumu zayıf ve kucuk olarak tanımlanıyor. Olayların coğunda govde bir tur giysi ya da uniforma ile ortulmuş durumda. Karında gobek deliğine rastlanmıyor.
10- Kollar son derece ince ve uzun. Hatta bazen dizlere kadar iniyor.
11- Eller, dort parmaklı. Baş parmak yok. İki parmak diğerlerinden daha uzun. Bazı gozlemciler tırnaklardan soz ederken, başkaları tırnak gormediklerini belirtiyorlar.
12- El ve ayaklan tanımlayacak genel ozellikler yok.
13- Cilt rengi tanıkların gozlemlerine gore bej, guneş yanığı, kahverengi ya da gri pembe olarak değişebiliyor. Bazı gozlemlerde ise; loş ışıklar altında maviye kacan gri ten renginden soz ediliyor.
14- Uzaylıların diş yapısı hakkında hic bir şey bilinmiyor.
15- Ureme organları ise hala sır niteliğinde. Bazı tanıklar, ne kadın ne de erkek ureme organına sahip olmadıklarını soyluyor. Klonlama ya da dunyada henuz bilinmeyen farklı yontemlerle uredikleri duşunulebilir.
16- Kimi olaylarda dunya dışı varlıklar sanki aynı kalıptan yapılmışcasına birbirinin eşi, benzer goruntuler ve biyolojik ozellikler taşıyorlar.
17- Beyin kapasiteleri bilinmiyor.
18- Kan... Bedenlerinde bir sıvı var ama bildiğimiz kana benzemiyor.
19- Beslenme... Katı ve sıvı besin urunlerini tanımıyorlar. Ele gecen UFOların hic birinde gıda maddesine rastlanmadı. Sindirim sistemi ve rektal bolgeye sahip değiller.
20- Soz konusu ozellikler taşıyan dunya dışı varlıklara genelde insansı ya da humonoid adı veriliyor. Ancak hangi guneş sisteminden geldikleri hala bilinmiyor. Bizim guneş sistemimizin farklı bir bolgesine ait olup olmadıkları hakkında da bilgimiz yok.
Evet, bu genel bilgilerden sonra Roswell otopsisi hakkında bazı yorumlarda bulunmak mumkun. Basına yansıyan "Otopsi Filmi" gercek miydi?
Ayrıntılarını secmekte zorlandığımız ameliyat salonunun orta yerinde, otopsi masasında yatan cesedin boyu 1.40 civarında. Baş normal insan başının neredeyse iki katı kadar gelişmiş. Gozler tıpkı bilim kurgu filmlerinde gorduğumuz uzaylılarınki gibi kocaman, parlak ve siyah.
Ne başta, ne de bedenin diğer bolumlerinde tek bir tuye bile rastlanmıyor. Buna kaşlar ve kirpikler de dahil. El ve ayak parmaklarının sayısı ise altı. Karın hamile izlenimini verircesine şiş, oysa yapılan araştırmada varlığın icinde gelişmekte olan bir canlıya da rastlanmıyor. Dahası uzaylının cinsiyetini kestirmek de mumkun değil. Erkek ya da dişi olduğunu gosterir ureme organları bulunmuyor cunku.
Buraya kadar Roswell yaratığının dış goruntusu 20 maddelik listeyle kıyaslandığında benzer ozellikler taşıyor... Ancak sıklıkla vurgulanan zayıf uzaylılar kavramından uzak olduğunu goruyoruz. Cunku Roswell varlığı oldukca kilolu, yağlı, hatta gelişmiş kasları olan bir bedene sahip. Boyu tanıklıklarda soylendiği gibi kısa, ama bu kadar kısa boyda gelişmiş kas yapısı inandırıcı olamıyor...
Sonra izole edici beyaz giysilere burunmuş doktorlar, alışılmış bir beceriyle cesedi parcalamaya başlıyorlar. Bisturi (gorebildiğimiz kadarıyla) once goğus ve karın boşluğunu iki yana acıyor... Bedenden dışarı cıkartılan organlar, siyah beyaz ve titrek kamerayla cekilmiş, filmde dikkatimizi dağıtıyor.
Gercek mi, yoksa dunyayla alay etmek amacıyla hazırlanmış bir kurgu mu karar veremiyorsunuz. Biraz daha dikkatle bakınca ya da goz ilk sahnelerin heyecanını atınca, bu olu uzaylının pek de o kadar uzaylı olamayacağını duşunmeye başlıyorsunuz. Ekrandaki goruntu, bir uzaylının bedeninden cok, bir mankene benzemeye başlıyor...
Otopsi uzmanları ve işi iyi bilen patologlar filmi tekrar tekrar incelediklerinde filmin duzmece olma ihtimali uzerinde duruyorlar. Onlara gore dunya dışı bir varlık, ic organları ele alınmadan once dış yapısıyla incelenmeli. Oysa otopside varlık incelenmiyor, adeta parcalanıyor. Doktorlar sanki cesedi onceden cok iyi tanıyorlarmış gibi hareket edip bedeni acmaya başlıyorlar.
Başın buyukluğune gore ise kafatasından cıkartılan beyin cok kucuk kalıyor. Bu durumda beyinin de uygun buyuklukte olması gerekir. Bu otopsi gercek patologlar tarafından değil, cerrahlar tarafından yapılmış. Oysa Amerikan Hava Kuvvetleri USAF'ın dunyayı sarsacak bu olay icin en iyi patologları cağırması gerekirdi. Neden sıradan cerrahlarla yetindiği duşundurucu.
Otopsi şartları da inandırıcı olamıyor. Cunku gercek bir olum sonrası incelemede varlığın ağzı acılıp bakılmalıydı, bu yapılmıyor. Olu olduğu kabul edilen varlığın her iki eli de aynı bicimde duruyor ve parmaklan yukarı doğru acılmış. Boyle bir rastlantı kabul edilemez, olum sonrasında eller birbirinin kopyasıymış gibi goruntu alamaz.
Evet... Film sayısız uzman tarafından incelendi. Bu arada Kodak firmasıyla bağlantı kuruldu ve Kodak soz konusu filmin 1927, 1947 ya da 1967 yıllarından birinde uretilmiş olduğu raporunu verdi. En azından uydurma da olsa, sahneler demek ki gecmişte uretilmiş bir filme alınmıştı.
Dunya basını uzaysal otopsi tartışmaları yaparken, bu garip senaryoya, unlu yonetmen Steven Spielberg ve 1947 kazasıyla ilgili cekeceği yeni filmi de girdi. Spielberg, Hollywood yonetmenlerinin belki de en Ufolojik olanıydı... "Ucuncu Turden Yakın Karşılaşmalar" ve "E.T." gibi unutulmaz başyapıtlarına, bir sonuncusunu ekleyerek unutulmaz bir ucleme yapmak istiyordu.
Buyuk olasılıkla cekeceği son filmin adı da, "Majestic" ya da "Proje X" olacaktı. "Majestic 12", o yıllarda Başkan Truman'ın UFO olaylarını araştırmak amacıyla kurduğu orgutun adıydı. Bilim ve sanat cevreleri, Spielberg'in yeni filminde gercek belgesel goruntulerle kendi cekeceği sahneleri birarada kullanacağını konuşur olmuştu... Acaba bu goruntuler Spielberg'in yeni filmi icin ozenle cekip dikkatle saklayamadığı sahnelerden mi ibaretti?...
Tum bu sorular UFO cevrelerini kuşkuya duşururken, yapımcı Ray Santilli'nin temsilcisi Chris Carey ismi kulağa gelmeye başladı. Chris Carey ozellikle bilim kurgu filmlerinde kullanılan uzayla ilgili tum nesnelerin ve uzaylı varlıkların kopyalarını uretmekteki başarısıyla tanınan bir uzmandı. Lasteksten yapılan figurler, usta ışıkcılar ve ozel efektler sayesinde inanılmaz derecede gercek goruntusunu verebiliyordu...
Olaylar gittikce dağılırken, parcalanan uzaylı cesedinin ne olduğu ise, gizemini koruyordu... Adli tabipler incelemelerini ancak televizyon ekranından yapabildiler. Ve sonuc bugun bile şupheli... Bir gurup araştırmacı uzaylı varlığın gercekliğini savunurken, geri kalanlarsa Amerikan Hukumeti'nin UFO gerceğini kucultmek, alaya almak ve UFO araştırmacılarını halkın gozunde değersiz kılmak amacıyla bu sahteciliğe girdiklerini iddia ediyorlar.
Amerikan Hava Kuvvetleri 1947 kazasını once kabullendi, daha sonra ise ellerindeki parcaların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu ileri surdu. Bu ani karar değişikliği huzursuzluk vericiydi. Kaza sonucu parcalanan uzay cismine UFO ya da Ucandaire adı verilse de, Roswell olayında parcalanan cisim ucgen bicimindeydi, yani tıpkı Kenneth Arnold'un gozleminde karşılaştığı ucgen bicimli ucan cisimler filosu gibi. Kimi tanıklarsa, parcalanan UFO'dan cıkan varlıkların yaşadıklarını soylediler...
Siyah beyaz goruntulerinden tanıdığımız olu uzaylı buyuk bir ihtimalle lasteks bebek olabilir. Ama yine de, bir varlığın kopyasını yapabilmek icin, mutlaka gerceğine bakılması gerektiği unutulmamalıdır... Model olmadan kopyası cıkartılamaz... Bu konuyu tek bir cumleyle, belki de en guzel şoyle toparlayabiliriz: Olay gercek, ancak ekranlara yansıyan goruntuler sahte...
Roswell'e Duşen UFO
New Mexico'nun, Roswell bolgesindeki kaza ve sonrasında meydana gelen gelişmeler...
2 Temmuz 1947: Roswell'de yaşayan bir cift, evlerinin yakınında UFO gorduklerini bildiriyorlar. Bolgedeki ilk işaret boylece verilmiş oluyor.
4 Temmuz 1947: Gece saat 23.30'da Roswell yakınlarında bir UFO yere cakılıyor. UFO'dan etrafa yayılan parcalar, William Mac Brazel adlı ciftcinin arazisinde bulunuyor. Aralarında "Fransisken Tarikatı"ndan rahiplerin de bulunduğu cok sayıda tanık, UFO'nun yere duşerken cizdiği rotayı gozlemlediklerini bildiriyorlar.
5 Temmuz 1947: Askeri yetkililer bolgeyi ziyaretcilere kapatıp uzay cismine ve icinde bulunan murettebata el koyuyorlar. Aynı gun, ciftci Mac Brazel, arazisinde aynı cisme ait gozden kacmış kalıntıların da olduğunu fark ediyor.
6 Temmuz 1947: Cisimle ilgili kontrol calışmaları devam ederken, Mac Brazel bulduğu diğer kalıntıları da alıp Roswell şehrine gidiyor. Bu arada şehir halkı UFO kazası ile ilgili bir şeyler duymuştur.
7 Temmuz 1947: Roswell şehri guvenlik yetkilileri, Mac Brazel'ın getirdiği parcaları teslim alıyorlar.
8 Temmuz 1947: Bir basın mensubu, Mac Brazel'in yetkililere teslim ettiği parcalarla ilgili haberi, gazetesinde yayınlıyor. UFO meselesi henuz askeri bir sır durumunda değildir. Aynı gun askeri yetkililer, gazetede cıkan haberi yalanlıyor ve buluntuların kaza yapan bir UFO'ya değil, sadece bir meteoroloji balonuna ait olduğu iddiasını ortaya atıyorlar.
Sonrasıysa dinlemeye ve tanıklık etmeye alıştığımız turden bir senaryo ile gelişti. Yani diğer UFO olaylarındaki gibi, Amerikan Hukumeti UFO gerceğini halktan ve basından gizleme kararındaydı. Cesetlerle birlikte UFO'dan geriye kalanlar bir hava ussune taşındı. Dunya Dışı Varlığı tanımanın ve fizik ozelliklerini dunyalılarla kıyaslamanın en basit yolu ise, otopsi yapılmasıydı. Gizli bir şekilde otopsi gercekleştirildi ve otopsi calışmaları filme alındı.
Orduda gorevli kameraman Jack Barnett yıllar sonra tum cevreleri ayağa kaldıran otopsiyi filme aldığını acıkladı. 90 dakikadan biraz daha fazla suren bu filmde, belki de dunyanın en buyuk sırrı gizliydi... Film yıllar boyunca hukumet tarafından acığa cıkarılmadı. Ancak bazı iddialara gore, Başkan Truman da otopsi salonundaki tanıklardan biriydi...
Gunumuze gelindiğinde, filmin dunya insanıyla tanışmasını sağlayan İngiliz gazeteci ve televizyon program yapımcısı Ray Santilli'nin iddialarına gore, kameraman Barnett, filmin bir kopyasını cıkartmayı başarmıştı.
1993 yılında Santilli, buyuk şirketler adına calışan Barnett'i, Elvis Presley hakkında belgesel bir film yapmak amacıyla ziyaret etti. Oysa artık 82 yaşında olan eski kameraman Barnett yıllar once Amerikan Hava Kuvvetleri'nden caldığı bu değerli kanıtı daha fazla saklayamayacağım ve bu gerceğin dunya insanıyla paylaşılması gerektiğini soyluyordu.
Barnett'in ne denli misyoner ruhu taşıdığı bilinmez, bol sıfırlı bir cek karşılığında sattı filmi Santilli'ye... Bundan sonra da dunya basınını ayağa kaldıran uzaylı varlık otopsisi yavaşca dışarıya sızmaya başladı.
Film once BBC aracılığıyla dunyaya tanıtıldı. Başlangıcta sadece araştırmacılara ve bilim adamlarına ayrıcalık gosterilirken kısa surede otopsi masasında yatan uzaylı cesedi Avrupa'da ve gezegenimizin diğer bolgelerinde en cok satan dergi kapaklarında gorulmeye başlandı. Karşı cıkanlar, destekleyenler, UFO araştırmacıları, doktorlar ve sadece meraklılar bile turlu fikirleri one suruyorlardı artık...
Acaba cağdaş dunya insanı ilk defa bu film aracılığıyla mı bir uzaylı varlığın neye benzediğini gorme şansını yakalıyordu? Yıllardır beklenen gercek kanıt ayağımıza gelmişti ve iddialar doğrulanacak gibi gorunuyordu...
Oysa ulkelere ve donemlere yayılmış bicimde, kacırılmalara, yakın karşılaşmalara tanık olanların bildirdikleri de vardı. Ve bu birinci elden tanıklıklardan uzaylıların beden yapılarıyla ilgili genel bir şablon cıkartmak mumkundu. Ortak noktalar tam 20 maddede sıralanıyordu. Roswell cesedini incelemeden once herkesce bilinen uzaylıların neye benzediğini hatırlamakta yarar var:
UZAYLILAR'IN TESPİT EDİLEBİLEN ORTAK FİZİKSEL OZELLİKLERİ
1- Varlıkların boyu genellikle l ila 1.50 m arasında değişiyor. En uzun olanları ise 2 m civarında.
2- Baş, insan gorunumu taşısa da bedene kıyasla cok buyuk kalıyor.
3- Gozler buyuk ve cukura kacmış, birbirlerinden ayrı, ya da normal insan gozunden cok daha geniş. Uzak doğulu izlenimi verircesine cekik.
4- Kulak benzeri işitme organlarına ya da başın iki yanında yer alabilecek cıkıntılara sahip değiller.
5- Burun goze carpmayacak kadar belirsiz.
6- Ağız duz bir cizgi veya yarık biciminde. Yok olan kulaklar gibi işlevini yitiren ağız da beslenme ya da ses yoluyla iletişim, konuşma amacıyla kullanılmıyormuşcasına silikleşmiş.
7- Boyun dikkati cekecek kadar ince.
8- Saclar... Kimi tanıklara gore uzaylıların sacları yok. Bazı tanıklarsa başın tepe bolgesinde hafifce renkli bir leke gorduklerini soyluyorlar. Bedenin hic bir bolgesinde tuye rastlanmıyor.
9- Govdenin tumu zayıf ve kucuk olarak tanımlanıyor. Olayların coğunda govde bir tur giysi ya da uniforma ile ortulmuş durumda. Karında gobek deliğine rastlanmıyor.
10- Kollar son derece ince ve uzun. Hatta bazen dizlere kadar iniyor.
11- Eller, dort parmaklı. Baş parmak yok. İki parmak diğerlerinden daha uzun. Bazı gozlemciler tırnaklardan soz ederken, başkaları tırnak gormediklerini belirtiyorlar.
12- El ve ayaklan tanımlayacak genel ozellikler yok.
13- Cilt rengi tanıkların gozlemlerine gore bej, guneş yanığı, kahverengi ya da gri pembe olarak değişebiliyor. Bazı gozlemlerde ise; loş ışıklar altında maviye kacan gri ten renginden soz ediliyor.
14- Uzaylıların diş yapısı hakkında hic bir şey bilinmiyor.
15- Ureme organları ise hala sır niteliğinde. Bazı tanıklar, ne kadın ne de erkek ureme organına sahip olmadıklarını soyluyor. Klonlama ya da dunyada henuz bilinmeyen farklı yontemlerle uredikleri duşunulebilir.
16- Kimi olaylarda dunya dışı varlıklar sanki aynı kalıptan yapılmışcasına birbirinin eşi, benzer goruntuler ve biyolojik ozellikler taşıyorlar.
17- Beyin kapasiteleri bilinmiyor.
18- Kan... Bedenlerinde bir sıvı var ama bildiğimiz kana benzemiyor.
19- Beslenme... Katı ve sıvı besin urunlerini tanımıyorlar. Ele gecen UFOların hic birinde gıda maddesine rastlanmadı. Sindirim sistemi ve rektal bolgeye sahip değiller.
20- Soz konusu ozellikler taşıyan dunya dışı varlıklara genelde insansı ya da humonoid adı veriliyor. Ancak hangi guneş sisteminden geldikleri hala bilinmiyor. Bizim guneş sistemimizin farklı bir bolgesine ait olup olmadıkları hakkında da bilgimiz yok.
Evet, bu genel bilgilerden sonra Roswell otopsisi hakkında bazı yorumlarda bulunmak mumkun. Basına yansıyan "Otopsi Filmi" gercek miydi?
Ayrıntılarını secmekte zorlandığımız ameliyat salonunun orta yerinde, otopsi masasında yatan cesedin boyu 1.40 civarında. Baş normal insan başının neredeyse iki katı kadar gelişmiş. Gozler tıpkı bilim kurgu filmlerinde gorduğumuz uzaylılarınki gibi kocaman, parlak ve siyah.
Ne başta, ne de bedenin diğer bolumlerinde tek bir tuye bile rastlanmıyor. Buna kaşlar ve kirpikler de dahil. El ve ayak parmaklarının sayısı ise altı. Karın hamile izlenimini verircesine şiş, oysa yapılan araştırmada varlığın icinde gelişmekte olan bir canlıya da rastlanmıyor. Dahası uzaylının cinsiyetini kestirmek de mumkun değil. Erkek ya da dişi olduğunu gosterir ureme organları bulunmuyor cunku.
Buraya kadar Roswell yaratığının dış goruntusu 20 maddelik listeyle kıyaslandığında benzer ozellikler taşıyor... Ancak sıklıkla vurgulanan zayıf uzaylılar kavramından uzak olduğunu goruyoruz. Cunku Roswell varlığı oldukca kilolu, yağlı, hatta gelişmiş kasları olan bir bedene sahip. Boyu tanıklıklarda soylendiği gibi kısa, ama bu kadar kısa boyda gelişmiş kas yapısı inandırıcı olamıyor...
Sonra izole edici beyaz giysilere burunmuş doktorlar, alışılmış bir beceriyle cesedi parcalamaya başlıyorlar. Bisturi (gorebildiğimiz kadarıyla) once goğus ve karın boşluğunu iki yana acıyor... Bedenden dışarı cıkartılan organlar, siyah beyaz ve titrek kamerayla cekilmiş, filmde dikkatimizi dağıtıyor.
Gercek mi, yoksa dunyayla alay etmek amacıyla hazırlanmış bir kurgu mu karar veremiyorsunuz. Biraz daha dikkatle bakınca ya da goz ilk sahnelerin heyecanını atınca, bu olu uzaylının pek de o kadar uzaylı olamayacağını duşunmeye başlıyorsunuz. Ekrandaki goruntu, bir uzaylının bedeninden cok, bir mankene benzemeye başlıyor...
Otopsi uzmanları ve işi iyi bilen patologlar filmi tekrar tekrar incelediklerinde filmin duzmece olma ihtimali uzerinde duruyorlar. Onlara gore dunya dışı bir varlık, ic organları ele alınmadan once dış yapısıyla incelenmeli. Oysa otopside varlık incelenmiyor, adeta parcalanıyor. Doktorlar sanki cesedi onceden cok iyi tanıyorlarmış gibi hareket edip bedeni acmaya başlıyorlar.
Roswell Otopsisi'nden bir goruntu
Başın buyukluğune gore ise kafatasından cıkartılan beyin cok kucuk kalıyor. Bu durumda beyinin de uygun buyuklukte olması gerekir. Bu otopsi gercek patologlar tarafından değil, cerrahlar tarafından yapılmış. Oysa Amerikan Hava Kuvvetleri USAF'ın dunyayı sarsacak bu olay icin en iyi patologları cağırması gerekirdi. Neden sıradan cerrahlarla yetindiği duşundurucu.
Otopsi şartları da inandırıcı olamıyor. Cunku gercek bir olum sonrası incelemede varlığın ağzı acılıp bakılmalıydı, bu yapılmıyor. Olu olduğu kabul edilen varlığın her iki eli de aynı bicimde duruyor ve parmaklan yukarı doğru acılmış. Boyle bir rastlantı kabul edilemez, olum sonrasında eller birbirinin kopyasıymış gibi goruntu alamaz.
Evet... Film sayısız uzman tarafından incelendi. Bu arada Kodak firmasıyla bağlantı kuruldu ve Kodak soz konusu filmin 1927, 1947 ya da 1967 yıllarından birinde uretilmiş olduğu raporunu verdi. En azından uydurma da olsa, sahneler demek ki gecmişte uretilmiş bir filme alınmıştı.
Dunya basını uzaysal otopsi tartışmaları yaparken, bu garip senaryoya, unlu yonetmen Steven Spielberg ve 1947 kazasıyla ilgili cekeceği yeni filmi de girdi. Spielberg, Hollywood yonetmenlerinin belki de en Ufolojik olanıydı... "Ucuncu Turden Yakın Karşılaşmalar" ve "E.T." gibi unutulmaz başyapıtlarına, bir sonuncusunu ekleyerek unutulmaz bir ucleme yapmak istiyordu.
Buyuk olasılıkla cekeceği son filmin adı da, "Majestic" ya da "Proje X" olacaktı. "Majestic 12", o yıllarda Başkan Truman'ın UFO olaylarını araştırmak amacıyla kurduğu orgutun adıydı. Bilim ve sanat cevreleri, Spielberg'in yeni filminde gercek belgesel goruntulerle kendi cekeceği sahneleri birarada kullanacağını konuşur olmuştu... Acaba bu goruntuler Spielberg'in yeni filmi icin ozenle cekip dikkatle saklayamadığı sahnelerden mi ibaretti?...
Tum bu sorular UFO cevrelerini kuşkuya duşururken, yapımcı Ray Santilli'nin temsilcisi Chris Carey ismi kulağa gelmeye başladı. Chris Carey ozellikle bilim kurgu filmlerinde kullanılan uzayla ilgili tum nesnelerin ve uzaylı varlıkların kopyalarını uretmekteki başarısıyla tanınan bir uzmandı. Lasteksten yapılan figurler, usta ışıkcılar ve ozel efektler sayesinde inanılmaz derecede gercek goruntusunu verebiliyordu...
Olaylar gittikce dağılırken, parcalanan uzaylı cesedinin ne olduğu ise, gizemini koruyordu... Adli tabipler incelemelerini ancak televizyon ekranından yapabildiler. Ve sonuc bugun bile şupheli... Bir gurup araştırmacı uzaylı varlığın gercekliğini savunurken, geri kalanlarsa Amerikan Hukumeti'nin UFO gerceğini kucultmek, alaya almak ve UFO araştırmacılarını halkın gozunde değersiz kılmak amacıyla bu sahteciliğe girdiklerini iddia ediyorlar.
Amerikan Hava Kuvvetleri 1947 kazasını once kabullendi, daha sonra ise ellerindeki parcaların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu ileri surdu. Bu ani karar değişikliği huzursuzluk vericiydi. Kaza sonucu parcalanan uzay cismine UFO ya da Ucandaire adı verilse de, Roswell olayında parcalanan cisim ucgen bicimindeydi, yani tıpkı Kenneth Arnold'un gozleminde karşılaştığı ucgen bicimli ucan cisimler filosu gibi. Kimi tanıklarsa, parcalanan UFO'dan cıkan varlıkların yaşadıklarını soylediler...
Siyah beyaz goruntulerinden tanıdığımız olu uzaylı buyuk bir ihtimalle lasteks bebek olabilir. Ama yine de, bir varlığın kopyasını yapabilmek icin, mutlaka gerceğine bakılması gerektiği unutulmamalıdır... Model olmadan kopyası cıkartılamaz... Bu konuyu tek bir cumleyle, belki de en guzel şoyle toparlayabiliriz: Olay gercek, ancak ekranlara yansıyan goruntuler sahte...
Roswell'e Duşen UFO
New Mexico'nun, Roswell bolgesindeki kaza ve sonrasında meydana gelen gelişmeler...
2 Temmuz 1947: Roswell'de yaşayan bir cift, evlerinin yakınında UFO gorduklerini bildiriyorlar. Bolgedeki ilk işaret boylece verilmiş oluyor.
4 Temmuz 1947: Gece saat 23.30'da Roswell yakınlarında bir UFO yere cakılıyor. UFO'dan etrafa yayılan parcalar, William Mac Brazel adlı ciftcinin arazisinde bulunuyor. Aralarında "Fransisken Tarikatı"ndan rahiplerin de bulunduğu cok sayıda tanık, UFO'nun yere duşerken cizdiği rotayı gozlemlediklerini bildiriyorlar.
5 Temmuz 1947: Askeri yetkililer bolgeyi ziyaretcilere kapatıp uzay cismine ve icinde bulunan murettebata el koyuyorlar. Aynı gun, ciftci Mac Brazel, arazisinde aynı cisme ait gozden kacmış kalıntıların da olduğunu fark ediyor.
6 Temmuz 1947: Cisimle ilgili kontrol calışmaları devam ederken, Mac Brazel bulduğu diğer kalıntıları da alıp Roswell şehrine gidiyor. Bu arada şehir halkı UFO kazası ile ilgili bir şeyler duymuştur.
7 Temmuz 1947: Roswell şehri guvenlik yetkilileri, Mac Brazel'ın getirdiği parcaları teslim alıyorlar.
8 Temmuz 1947: Bir basın mensubu, Mac Brazel'in yetkililere teslim ettiği parcalarla ilgili haberi, gazetesinde yayınlıyor. UFO meselesi henuz askeri bir sır durumunda değildir. Aynı gun askeri yetkililer, gazetede cıkan haberi yalanlıyor ve buluntuların kaza yapan bir UFO'ya değil, sadece bir meteoroloji balonuna ait olduğu iddiasını ortaya atıyorlar.
Sonrasıysa dinlemeye ve tanıklık etmeye alıştığımız turden bir senaryo ile gelişti. Yani diğer UFO olaylarındaki gibi, Amerikan Hukumeti UFO gerceğini halktan ve basından gizleme kararındaydı. Cesetlerle birlikte UFO'dan geriye kalanlar bir hava ussune taşındı. Dunya Dışı Varlığı tanımanın ve fizik ozelliklerini dunyalılarla kıyaslamanın en basit yolu ise, otopsi yapılmasıydı. Gizli bir şekilde otopsi gercekleştirildi ve otopsi calışmaları filme alındı.
Orduda gorevli kameraman Jack Barnett yıllar sonra tum cevreleri ayağa kaldıran otopsiyi filme aldığını acıkladı. 90 dakikadan biraz daha fazla suren bu filmde, belki de dunyanın en buyuk sırrı gizliydi... Film yıllar boyunca hukumet tarafından acığa cıkarılmadı. Ancak bazı iddialara gore, Başkan Truman da otopsi salonundaki tanıklardan biriydi...
Gunumuze gelindiğinde, filmin dunya insanıyla tanışmasını sağlayan İngiliz gazeteci ve televizyon program yapımcısı Ray Santilli'nin iddialarına gore, kameraman Barnett, filmin bir kopyasını cıkartmayı başarmıştı.
1993 yılında Santilli, buyuk şirketler adına calışan Barnett'i, Elvis Presley hakkında belgesel bir film yapmak amacıyla ziyaret etti. Oysa artık 82 yaşında olan eski kameraman Barnett yıllar once Amerikan Hava Kuvvetleri'nden caldığı bu değerli kanıtı daha fazla saklayamayacağım ve bu gerceğin dunya insanıyla paylaşılması gerektiğini soyluyordu.
Barnett'in ne denli misyoner ruhu taşıdığı bilinmez, bol sıfırlı bir cek karşılığında sattı filmi Santilli'ye... Bundan sonra da dunya basınını ayağa kaldıran uzaylı varlık otopsisi yavaşca dışarıya sızmaya başladı.
Film once BBC aracılığıyla dunyaya tanıtıldı. Başlangıcta sadece araştırmacılara ve bilim adamlarına ayrıcalık gosterilirken kısa surede otopsi masasında yatan uzaylı cesedi Avrupa'da ve gezegenimizin diğer bolgelerinde en cok satan dergi kapaklarında gorulmeye başlandı. Karşı cıkanlar, destekleyenler, UFO araştırmacıları, doktorlar ve sadece meraklılar bile turlu fikirleri one suruyorlardı artık...
Acaba cağdaş dunya insanı ilk defa bu film aracılığıyla mı bir uzaylı varlığın neye benzediğini gorme şansını yakalıyordu? Yıllardır beklenen gercek kanıt ayağımıza gelmişti ve iddialar doğrulanacak gibi gorunuyordu...
Oysa ulkelere ve donemlere yayılmış bicimde, kacırılmalara, yakın karşılaşmalara tanık olanların bildirdikleri de vardı. Ve bu birinci elden tanıklıklardan uzaylıların beden yapılarıyla ilgili genel bir şablon cıkartmak mumkundu. Ortak noktalar tam 20 maddede sıralanıyordu. Roswell cesedini incelemeden once herkesce bilinen uzaylıların neye benzediğini hatırlamakta yarar var:
UZAYLILAR'IN TESPİT EDİLEBİLEN ORTAK FİZİKSEL OZELLİKLERİ
1- Varlıkların boyu genellikle l ila 1.50 m arasında değişiyor. En uzun olanları ise 2 m civarında.
2- Baş, insan gorunumu taşısa da bedene kıyasla cok buyuk kalıyor.
3- Gozler buyuk ve cukura kacmış, birbirlerinden ayrı, ya da normal insan gozunden cok daha geniş. Uzak doğulu izlenimi verircesine cekik.
4- Kulak benzeri işitme organlarına ya da başın iki yanında yer alabilecek cıkıntılara sahip değiller.
5- Burun goze carpmayacak kadar belirsiz.
6- Ağız duz bir cizgi veya yarık biciminde. Yok olan kulaklar gibi işlevini yitiren ağız da beslenme ya da ses yoluyla iletişim, konuşma amacıyla kullanılmıyormuşcasına silikleşmiş.
7- Boyun dikkati cekecek kadar ince.
8- Saclar... Kimi tanıklara gore uzaylıların sacları yok. Bazı tanıklarsa başın tepe bolgesinde hafifce renkli bir leke gorduklerini soyluyorlar. Bedenin hic bir bolgesinde tuye rastlanmıyor.
9- Govdenin tumu zayıf ve kucuk olarak tanımlanıyor. Olayların coğunda govde bir tur giysi ya da uniforma ile ortulmuş durumda. Karında gobek deliğine rastlanmıyor.
10- Kollar son derece ince ve uzun. Hatta bazen dizlere kadar iniyor.
11- Eller, dort parmaklı. Baş parmak yok. İki parmak diğerlerinden daha uzun. Bazı gozlemciler tırnaklardan soz ederken, başkaları tırnak gormediklerini belirtiyorlar.
12- El ve ayaklan tanımlayacak genel ozellikler yok.
13- Cilt rengi tanıkların gozlemlerine gore bej, guneş yanığı, kahverengi ya da gri pembe olarak değişebiliyor. Bazı gozlemlerde ise; loş ışıklar altında maviye kacan gri ten renginden soz ediliyor.
14- Uzaylıların diş yapısı hakkında hic bir şey bilinmiyor.
15- Ureme organları ise hala sır niteliğinde. Bazı tanıklar, ne kadın ne de erkek ureme organına sahip olmadıklarını soyluyor. Klonlama ya da dunyada henuz bilinmeyen farklı yontemlerle uredikleri duşunulebilir.
16- Kimi olaylarda dunya dışı varlıklar sanki aynı kalıptan yapılmışcasına birbirinin eşi, benzer goruntuler ve biyolojik ozellikler taşıyorlar.
17- Beyin kapasiteleri bilinmiyor.
18- Kan... Bedenlerinde bir sıvı var ama bildiğimiz kana benzemiyor.
19- Beslenme... Katı ve sıvı besin urunlerini tanımıyorlar. Ele gecen UFOların hic birinde gıda maddesine rastlanmadı. Sindirim sistemi ve rektal bolgeye sahip değiller.
20- Soz konusu ozellikler taşıyan dunya dışı varlıklara genelde insansı ya da humonoid adı veriliyor. Ancak hangi guneş sisteminden geldikleri hala bilinmiyor. Bizim guneş sistemimizin farklı bir bolgesine ait olup olmadıkları hakkında da bilgimiz yok.
Evet, bu genel bilgilerden sonra Roswell otopsisi hakkında bazı yorumlarda bulunmak mumkun. Basına yansıyan "Otopsi Filmi" gercek miydi?
Ayrıntılarını secmekte zorlandığımız ameliyat salonunun orta yerinde, otopsi masasında yatan cesedin boyu 1.40 civarında. Baş normal insan başının neredeyse iki katı kadar gelişmiş. Gozler tıpkı bilim kurgu filmlerinde gorduğumuz uzaylılarınki gibi kocaman, parlak ve siyah.
Ne başta, ne de bedenin diğer bolumlerinde tek bir tuye bile rastlanmıyor. Buna kaşlar ve kirpikler de dahil. El ve ayak parmaklarının sayısı ise altı. Karın hamile izlenimini verircesine şiş, oysa yapılan araştırmada varlığın icinde gelişmekte olan bir canlıya da rastlanmıyor. Dahası uzaylının cinsiyetini kestirmek de mumkun değil. Erkek ya da dişi olduğunu gosterir ureme organları bulunmuyor cunku.
Buraya kadar Roswell yaratığının dış goruntusu 20 maddelik listeyle kıyaslandığında benzer ozellikler taşıyor... Ancak sıklıkla vurgulanan zayıf uzaylılar kavramından uzak olduğunu goruyoruz. Cunku Roswell varlığı oldukca kilolu, yağlı, hatta gelişmiş kasları olan bir bedene sahip. Boyu tanıklıklarda soylendiği gibi kısa, ama bu kadar kısa boyda gelişmiş kas yapısı inandırıcı olamıyor...
Sonra izole edici beyaz giysilere burunmuş doktorlar, alışılmış bir beceriyle cesedi parcalamaya başlıyorlar. Bisturi (gorebildiğimiz kadarıyla) once goğus ve karın boşluğunu iki yana acıyor... Bedenden dışarı cıkartılan organlar, siyah beyaz ve titrek kamerayla cekilmiş, filmde dikkatimizi dağıtıyor.
Gercek mi, yoksa dunyayla alay etmek amacıyla hazırlanmış bir kurgu mu karar veremiyorsunuz. Biraz daha dikkatle bakınca ya da goz ilk sahnelerin heyecanını atınca, bu olu uzaylının pek de o kadar uzaylı olamayacağını duşunmeye başlıyorsunuz. Ekrandaki goruntu, bir uzaylının bedeninden cok, bir mankene benzemeye başlıyor...
Otopsi uzmanları ve işi iyi bilen patologlar filmi tekrar tekrar incelediklerinde filmin duzmece olma ihtimali uzerinde duruyorlar. Onlara gore dunya dışı bir varlık, ic organları ele alınmadan once dış yapısıyla incelenmeli. Oysa otopside varlık incelenmiyor, adeta parcalanıyor. Doktorlar sanki cesedi onceden cok iyi tanıyorlarmış gibi hareket edip bedeni acmaya başlıyorlar.
Roswell Otopsisi'nden bir goruntu
Başın buyukluğune gore ise kafatasından cıkartılan beyin cok kucuk kalıyor. Bu durumda beyinin de uygun buyuklukte olması gerekir. Bu otopsi gercek patologlar tarafından değil, cerrahlar tarafından yapılmış. Oysa Amerikan Hava Kuvvetleri USAF'ın dunyayı sarsacak bu olay icin en iyi patologları cağırması gerekirdi. Neden sıradan cerrahlarla yetindiği duşundurucu.
Otopsi şartları da inandırıcı olamıyor. Cunku gercek bir olum sonrası incelemede varlığın ağzı acılıp bakılmalıydı, bu yapılmıyor. Olu olduğu kabul edilen varlığın her iki eli de aynı bicimde duruyor ve parmaklan yukarı doğru acılmış. Boyle bir rastlantı kabul edilemez, olum sonrasında eller birbirinin kopyasıymış gibi goruntu alamaz.
Evet... Film sayısız uzman tarafından incelendi. Bu arada Kodak firmasıyla bağlantı kuruldu ve Kodak soz konusu filmin 1927, 1947 ya da 1967 yıllarından birinde uretilmiş olduğu raporunu verdi. En azından uydurma da olsa, sahneler demek ki gecmişte uretilmiş bir filme alınmıştı.
Dunya basını uzaysal otopsi tartışmaları yaparken, bu garip senaryoya, unlu yonetmen Steven Spielberg ve 1947 kazasıyla ilgili cekeceği yeni filmi de girdi. Spielberg, Hollywood yonetmenlerinin belki de en Ufolojik olanıydı... "Ucuncu Turden Yakın Karşılaşmalar" ve "E.T." gibi unutulmaz başyapıtlarına, bir sonuncusunu ekleyerek unutulmaz bir ucleme yapmak istiyordu.
Buyuk olasılıkla cekeceği son filmin adı da, "Majestic" ya da "Proje X" olacaktı. "Majestic 12", o yıllarda Başkan Truman'ın UFO olaylarını araştırmak amacıyla kurduğu orgutun adıydı. Bilim ve sanat cevreleri, Spielberg'in yeni filminde gercek belgesel goruntulerle kendi cekeceği sahneleri birarada kullanacağını konuşur olmuştu... Acaba bu goruntuler Spielberg'in yeni filmi icin ozenle cekip dikkatle saklayamadığı sahnelerden mi ibaretti?...
Tum bu sorular UFO cevrelerini kuşkuya duşururken, yapımcı Ray Santilli'nin temsilcisi Chris Carey ismi kulağa gelmeye başladı. Chris Carey ozellikle bilim kurgu filmlerinde kullanılan uzayla ilgili tum nesnelerin ve uzaylı varlıkların kopyalarını uretmekteki başarısıyla tanınan bir uzmandı. Lasteksten yapılan figurler, usta ışıkcılar ve ozel efektler sayesinde inanılmaz derecede gercek goruntusunu verebiliyordu...
Olaylar gittikce dağılırken, parcalanan uzaylı cesedinin ne olduğu ise, gizemini koruyordu... Adli tabipler incelemelerini ancak televizyon ekranından yapabildiler. Ve sonuc bugun bile şupheli... Bir gurup araştırmacı uzaylı varlığın gercekliğini savunurken, geri kalanlarsa Amerikan Hukumeti'nin UFO gerceğini kucultmek, alaya almak ve UFO araştırmacılarını halkın gozunde değersiz kılmak amacıyla bu sahteciliğe girdiklerini iddia ediyorlar.
Amerikan Hava Kuvvetleri 1947 kazasını once kabullendi, daha sonra ise ellerindeki parcaların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu ileri surdu. Bu ani karar değişikliği huzursuzluk vericiydi. Kaza sonucu parcalanan uzay cismine UFO ya da Ucandaire adı verilse de, Roswell olayında parcalanan cisim ucgen bicimindeydi, yani tıpkı Kenneth Arnold'un gozleminde karşılaştığı ucgen bicimli ucan cisimler filosu gibi. Kimi tanıklarsa, parcalanan UFO'dan cıkan varlıkların yaşadıklarını soylediler...
Siyah beyaz goruntulerinden tanıdığımız olu uzaylı buyuk bir ihtimalle lasteks bebek olabilir. Ama yine de, bir varlığın kopyasını yapabilmek icin, mutlaka gerceğine bakılması gerektiği unutulmamalıdır... Model olmadan kopyası cıkartılamaz... Bu konuyu tek bir cumleyle, belki de en guzel şoyle toparlayabiliriz: Olay gercek, ancak ekranlara yansıyan goruntuler sahte...
http://www.uzmantv.com/roswell-olayi-nedir
aLıNTıDıR
__________________
10 TeMMuZ 1947 ROSWELL OLAYI(UFO'LARIN KANITI)
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- 10 TeMMuZ 1947 ROSWELL OLAYI(UFO'LARIN KANITI)