[IMG]http://img175.**************/img175/7782/1xr0.jpg[/IMG]
Yeterince tankınız, askeriniz hatta ucaklarınızı kaldıracak
benzininiz yoksa nasıl savaşırsınız? “Hayalgucu” ile mi?
İkinci Dunya Savaşı’nda Japonlar oyle yaptılar!
Iwo Jima alınmalıydı. Hem de ne pahasına olursa olsun! Kucuk bir havalimanı, iki balıkcı koyu ve adanın ucundaki tek tepesiyle Iwo Jima, korunaksızdı. Amerikan ucakları adanın uzerinde saatlerce ucmuş ve birkac yuz kişilik Japon mufrezesinin dışında kimseyi gormemişti. Bu adayı fethetmek, neredeyse keyifli bir yaz yuruyuşune benzeyecekti.
Amerikalılar haklıydılar. Adada neredeyse kimse yoktu. Japonya’yı bombalayacak ağır bombardıman ucaklarının havalanacağı bu kucuk volkanik ada, derin bir sessizliğe gomulmuş gibiydi…
Amerikalılar, 1945 yazına gelindiğinde sessizliğin anlamını artık biliyorlardı. Guadalcanal ve Filipinler’deki savaşlarda inanılmayacak şeyler gormuşlerdi. Ama bu seferki iş kolay olacağa benziyordu, 12 kilometrekarelik bir adada kac Japon saklanabilirdi ki?
Cıkartmayı yonetecek Amiral Spruance’ın kesin emri vardı: Amerikalı denizciler adaya cıktığında, bir tekinin bile burnu kanamayacaktı! Hava Kuvvetleri tam 10 hafta boyunca, Heybeliada buyukluğundeki bu adayı elindeki her şeyle bombaladı! Cıkartma gunu, Amerikalılar adada cok zayıf bir direncle karşılaşacaklarına emindiler…
Fukakku taktiği
Adadaki Japon birliklerinin kumandanı Tadamaci Kuribiyaşi, bu “keyifli yaz yuruyuşu”nu Amerikalılar icin tam bir cehenneme cevirdi. Bombardımandan bir ay once adaya gizlice yerleşen Japon birlikleri olumune calışmış ve bir ayda bu kucucuk adanın altında karınca yuvasını andıran tuneller kazmışlardı.
Adanın altında kazılan tunellerde, 25.000 Japon askeri Amerikalıların gelmesini beklemişler; ağır bombardıman sırasında ise, Amerikalıları kandırmak icin sadece birkac hava bataryası cevap vermişti. Bu cılız direniş susturulduğunda, Amerikalılar artık emindi. Adada birkac yuz Japon askeri ya var ya yoktu!
[IMG]http://img175.**************/img175/2204/2nm6.jpg[/IMG]
Iwo Jima sahilleri bir cıkarma gemisi ve tank mezarlığına donmuştu.
Metrekare başına duşen bomba miktarı urkutucu bir rakamdı: 13 ton!
19 Şubat 1945 gunu Amerikalılar Iwo Jima sahiline ayak bastığında, 27 bin Japon askeri bir anda uzerlerine cullandı. Binlerce Amerikan askeri sadece ilk uc dakika icinde oldu. Donanmanın top salvosu, Hava Kuvvetleri’nin avcı ucakları bile denizcileri kurtaramamıştı. 25 kilometre uzunluğundaki tuneller zincirine bağlı 1.500 yeraltı koruganından bir anda cıkan Japonlar, yarım saatlik “Bansai” saldırısından sonra, tanklarıyla birlikte tekrar ortadan kaybolmuşlardı! Amerikalılar, Iwo Jima’da ilk kez “hayalet bir ordu” ile savaşıyorlardı!
[IMG]http://img429.**************/img429/5854/3rm3.jpg[/IMG]
Amerikan Hava Kuvvetleri Iwo Jima’yı bombaladıkca Japonlar tunellere cekildiler.
Resimde gorulen minyatur Japon tankı, tunellere kolayca girebilmesi icin tasarlanmıştı.
Beşinci gunun sonuna gelindiğinde, Amerikalılar sahilden iceriye doğru sadece 450 metre ilerleyebilmişlerdi. Daha fazla ilerlediklerinde, Japonlar bu sefer arkalarından cıkıyordu! Cıkartmayı yapanlar, adanın etrafını ceviren yuzlerce gemiye ve bire ucluk sayı ustunluğune rağmen, adada kuşatılmışlardı.
Tadamaci Kuribiyaşi, eğitimini Amerika ve Kanada’da almış, akıllı bir askerdi. Denizde, havada ve karada ustun Amerikalılar karşısında, savaşı yeraltına indirmişti! Kuribiyaşi’nin “fukakku”, yani canlı esir vermeme taktiği Amerikalı denizcilere korku salmıştı. Adaya cıkan 76 bin “Marines”, 35 gun suren savaşın ancak 20. gununde bir Japon askerini canlı ele gecirmeyi başarabilmişlerdi!
Iwo Jima, arkalarında muazzam bir hava ve donanma desteği olan 76.000 Amerikan askerine karşı, kısıtlı cephane ile savaşan 25 bin Japon askerinin verdiği bir kahramanlık hikÂyesiydi. 200 kadarı dışında 25 bin Japon askerinin tumunun olduğu bu savaşta, Japonlar adaya cıkan her uc Amerikan askerinden birini oldurduler. Amerikan ordusunun Iwo Jima’da verdiği 23.000 olu, Pasifik’te o gune kadar verilen en buyuk kayıptı…
Avustralya’nın dibindeki fethedilemeyen ada
Japonlar Rabaul’daki kucuk Avustralya garnizonunu, 23 Ocak 1942’de yendiler. Bu orta buyuklukteki ada, imparatorluk ordusunun Avustralya kıtasını fethetmek icin hazırlandığı “buyuk işgal hareketi”nin sıcrama tahtası olacaktı!
Rabaul gercek bir kaleye donuşturuldu ve Papua Yeni Gine, Solomon Adaları ve Avustralya’yı işgal etmek icin bir levazım ussu yapıldı. Kokoda Trail, Milne Korfezi, Bougainville, Guadalcanal ve Mercan Denizi Savaşı’na, katılan Japon orduları hep Rabaul’dan yola cıktılar.
Rabaul’un sungertaşı tepelerine 500 kilometre uzunluğunda bir tuneller zinciri oyuldu. Bu tunellerden 15’i hastane amaclı kullanılırken, 4 kilometre uzunluğundaki bir tunel de 2.500 yatak kapasiteli bir hastane olarak inşa edilmişti! Tuneller Singapur’da yakalanan Amerikalı savaş tutsaklarına ve yore halkına kazdırılmıştı. Bu zorlu calışma sırasında bircok tutsak oldu.
“Rabaul Kalesi” 5 ucak pistine, bir balona, bir de denizaltı ussune sahipti! Cok sayıda donanma gemisiyle birlikte, toplam 200.000 kişilik bir Japon ordusunu barındırıyordu! Tunellerine tankların, ucakların ve hatta denizatlıların saklandığı bu ada, Avustralya’nın yanı başında olmasına rağmen, Amerikalıların işgaline uğramadı. Amerikalılar etrafındaki tum adaları almalarına karşın, bu adaya cıkartma yapmaya cesaret edemediler. Rabaul, savaşın son gunlerinde, Tokyo’dan 8.000 kilometre uzaktaki bir Japon kalesiydi!
Adadaki 70.000 Japon askeri, ancak Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombalarının atılmasından ve Japonya’nın teslim anlaşmasını imzalamasından sonra iki yıl sonra ulkelerine donebildiler.
Tora, Tora, Tora!
Savaşın belki de en doğru kullanılan ucağı olan Mitsubishi Zero’lar, Pearl Harbor’u bombalamak icin, ucak gemilerinden birbiri ardına havalanırken, Yamamoto’nun aklında bir tek soru vardı: “Darbeyi ilk vuran kazanır mı?”.
Amiral, Japonya’nın zaferi kazanamayacağını duşunerek, İngiltere ile Birleşik Devletler’e acılacak bir savaşa hep karşı cıkmıştı. Ama, sozunu kimseye dinletememişti. Derin bir incelemeden sonra şu sonuca varmıştı: “Japonya’nın tek başarı şansı, Amerika’nın korkunc Pasifik Donanması’nı tek vuruşla sakatlamaktır”.
7 Aralık 1941 Pazar sabahı, Pearl Harbor’un doğusunda ve batısında yukselen dağların doruklarında bulutlar vardı. Hawaii’deki Amerikan Hava Kuvvetleri’ne bağlı ucaklardan yalnızca yedi tanesi devriye gezmekteydi. Ucaksavarların başında kimse yoktu. Donanmanın 780 topunun yalnız dortte birinin personeli gorevlerindeydi. Ordunun 31 bataryasından dordu mevzilenmişti, ama bunların da cephanesi yoktu; cephaneler, bozulma ya da paslanmayı onlemek uzere depoya gonderilmişti.
Saat 7:40’ta, “Niikata Dağı’na tırmanın” emrini alan ve kullandığı bombardıman ucağıyla cok yuksekten ucan Yarbay Fuşida, saldırı emrini mors alfabesiyle verdi: “Tora, Tora, Tora!” Kaplan anlamına gelen bu soz, şifreli olarak, “Baskın başarıyla gercekleşiyor” demekti.
Japonların planı basit, ama etkiliydi. Amerikalıların karşı saldırısını onlemek icin, butun askeri havaalanlarını sistemli bicimde yakıp yıkmakla işe başlıyorlardı. İlk hava saldırı dalgasındaki 40 torpido ucağı, 51 pike bombardıman ucağı ve 49 ağır bombardıman ucağı bombalarla hedeflerini yok ettiler. 80 pike bombardıman ucağı, 54 yuksek irtifa bombardıman ucağı ve 36 avcı ucağından oluşan ikinci saldırı dalgasının ana hedefi ise ABD’nin Pasifik Donanması’na ait gemilerdi.
“Doğan Guneş”, Tokyo’yu aydınlatmaya başlıyordu. Baskına ilişkin ayrıntılı haberler geldikce, İmparatorluk Donanması Genel KarargÂhı’ndaki coşku artıyordu. En olculu, ihtiyatlı kimse icin bile ABD’nin Pasifik Filosu’nun perişan olduğu apacık ortadaydı. Muttefikler’in Pasifik’teki kudretlerinin başlıca aracı artık felce uğramıştı, Asya’nın fethi işi devam edebilirdi: “Bansai!”
Amerika’yı işgal edemiyoruz, bari ormanlarını yakalım!
Pearl Harbor’dan sonra Japon Kuvvetleri Pasifik ve Guneydoğu Asya’da cirit atarak, Avrupa somurge imparatorluklarını yıldırmışlar, Cin’i guneyden kuşatmışlar, Hindistan’a gozdağı verirken, birbirine uzaklıkları 12 bin kilometre olan bir coğrafyada savaşa girmişlerdi. Japonlar guneyde Papua Yeni Gine’nin tropik ormanlarında savaşırken, kuzeydeyse Amerika’yı “işgale” kalkışmışlardı!
Japonlar, Pearl Harbor’dan tam 7 ay sonra, Alaska eyaletine ait Aleut Adaları’nı ele gecirerek “Amerika’nın İşgali HarekÂtı”na başlamışlardı! Elbet, Japonlar bunu yapabilecek askeri guce sahip değildi, ama o gunlerdeki Amerikan kamuoyu bundan son derece rahatsız olmuş, California sahillerine Japonların yapacağı cıkartma “gun sayar” olmuştu. Batı sahillerinde yaşayan milyonlarca Amerikalı, evlerinin bahcesine siperler kazıyordu. Ayrıca, Los Angeles sahilleri boyunca kurulan yuzlerce gozetleme kulesi, ufuktaki Japon cıkartma gemilerini arıyordu!
Bu donemde Japonlar Tokyo’dan bıraktıkları atmosfer balonları ile California ormanlarını yakmaya kalkıştılar! Cılgınca, ama gercek… İşin garibi, Pasifik’te batıdan doğuya esen ruzgÂrların etkisiyle, 9.000 atmosfer balonunun bir duzine kadarı Amerika kıyılarına ulaştı, hatta iki-uc tanesi icindeki yanıcı maddelerle California ormanlarına duşerek, kucuk yangınlar da cıkarmayı başardı! Yangın yerinde bulunan atmosfer balonu ve Japon bayrağı kalıntılarının Amerika’da yarattığı paniği, ne siz sorun ne de biz anlatalım!..
“Buşido” kuralları ile eğitim
1920’li ve 1930’lu yılların ırkcı onyargılarının dunyasında batılı, Japonlara “kucuk sarı adamlar” deyip gecme eğilimindeydi.
“Kavruk ve makineden anlamayan” genellemenin ne kadar sacma olduğu, Pearl Harbor ve Filipinler’e yonelen yıkıcı saldırılar sırasında ortaya cıktı. Japon Donanması hem gunduz hem gece carpışmaları icin sıkı eğitim yapıyor ve oğretilenleri iyi oğreniyordu; deniz ataşeleri Tokyo’daki planlamacıları ve gemi tasarımcılarını surekli bir bilgi akışıyla besliyorlardı. Hem ordu hem de donanma hava kuvvetleri iyi eğitimliydi; cok sayıda usta pilotları, gorevlerine son derece bağlı murettebatları vardı.
[IMG]http://img520.**************/img520/4402/4cs1.jpg[/IMG]
Japonlar pratik bir hesaplamayla, bir Amerikan savaş gemisini batırmak icin
sadece uc kamikazeye ihtiyacları olduğunu anlamışlardı. Bir savaş gemisinin
maliyetiyse 100 savaş ucağından fazlaydı. Ucak geri donmeyeceği icin
yakıt gereksinimi de yarı yarıya duşmuş oluyordu!
Kararlı ve aşırı yurtsever subaylarının yonetiminde buşido (Japonların geleneksel savaş sanatı) kurallarıyla eğitilen bu askerler, savunma ve saldırı savaşında muthiştiler. Başka ordularda “son adam kalıncaya kadar dovuşmek” lafta kalırken, Japon askerleri bu deyimi gercek anlamıyla alıyor ve bunu gercekten yapıyorlardı.
Japonya’da zorunlu askerlik olduğundan, ordunun insan gucu ihtiyacını gidermesi de kolaydı. İlk yıllarda ordunun kapasitesi sınırlıydı, ama genişletme programı ile 1937’deki 24 tumen ve 51 hava filosu, 1941’de 51 aktif tumene ve 133 hava filosuna cıkmıştı. Bunların haricinde 30 tumen daha gorev alacaktı. Boylece Japon Ordusu 2 milyon yedek destekli, 1 milyondan fazla askere sahipti.
Japonların gizli silahları
Japonların Asya ve Pasifik Okyanusu gibi geniş bir coğrafyada Amerika, İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelanda ve Cin ile aynı anda savaşabilmesinin ardında, savaş alanında muazzam bir “yaratıcılığa” sahip olması yatıyor.
Japonya, ne asker sayısı ne de silah endustrisi acısından bu ulkelerle yarışabilirdi, ama cok daha “yaratıcı”ydı. Cok daha az kaynak ve askerle tum bu ulkelere kok sokturmesinin ardında, duşmanı şaşırtan taktiklere başvurmaları yatıyordu. Orneğin, kamikazeler. Atom bombası atıldığı sırada bile, Japonların anakarayı koruyacak 1.500 kamikaze ucağına sahip olması, savaşın son perdesi icin Amerikalıların karabasanlar gormelerine neden oluyordu.
Japonların savaşın son safhasında geliştirdiği, ama atom bombası yuzunden kullanmaya fırsat bulamadığı “gizli silahları” arasında en ilginc olanı, hic kuşkusuz, Aichi M6A Seiran ucağıydı. Panama Kanalı’nı bombalamak icin tasarlanan ve yalnızca 28 tane uretilebilen bu ucak, denizaltıya yuklenebiliyordu! Aichi M6A Seiran, eğer atom bombasından once uretilebilseydi, artık abluka altında bulunan Japonya’dan denizaltılar yoluyla ayrılacak ve Pasifik ortasından bir noktadan kalkıp, Panama Kanalı’nı bombalayarak Pasifik Donanması’nı Atlantik Donanması’ndan koparacaktı!
Ah şu yokluk olmasa, ne guzel savaşırdık!
Peki, tum bu yaratıcılığına rağmen Japonya neden yenildi? Her şeyden once, hammadde eksikliğinden. Pasifik’te yenilen Japonya, petrol gibi bircok temel maddeye artık erişemiyordu. Gaz, elektrik, komur gibi maddeler cok azalmıştı. Artık evlerde banyo yapmak tarihe karışmış, kamuya acık hamamlar ise kalabalıktan girilmez olmuştu. Hamamlarda sokaktan odun parcaları toplayarak sıcaklık sağlanıyor, buralarda yıkanma deneyimine ise “kuvette patates yıkama” deniyordu. Kimi Japonlar ısınabilmek icin kitaplarını yakıyorlardı.
Benzin sıkıntısı yuzunden ucaklar iki saatten fazla ucamıyordu. Caresizlik icinde olan donanma, yakıt yerine kullanmak uzere “cam koku yağı” kampanyasına başvurdu. Bu arada “200 cam koku, bir ucağı bir saat sureyle havada tutar” sloganıyla tum Japon halkı ellerinde kazma kurek cam koklerini cıkarmaya yonlendirildi. Ancak bu emekler boşa gitmeye mahkûmdu. Bir galon petrol elde etmek icin 1.000 kişinin 2,5 gunluk mesaisi gerekiyordu. Amaclanan resmi hedef, gunde 12 bin varil petrol uretimi olduğundan, bu hedefe ulaşmak icin her gun 1,5 milyon işcinin yalnızca bu işte calıştırılması gerekiyordu.
Durum son derece umitsizdi. Ancak, bu goruşu hukumetin her uyesi aynen paylaşmıyordu. Hukumetin desteklediği slogan ise şuydu: “100 milyon insan bir butun halinde ulus icin olmeyi bekliyor”. 1945 Mart’ında Iwo Jima Savaşı’nda Japonların işgale karşı gosterdiği direniş oyle şiddetli ve fanatik duzeydeydi ki, Amerikan komutanları Japon adalarının işgali icin kayıplarının “en az 268 bin” olacağını hesaplamışlardı. Bu hesabın sonucu ise, tarihin o gune kadar gorduğu en korkunc silah olan atom bombası oldu….
__________________
►►► Hayal Gucuyle Savaşan Ordu Mukemmel Bir Hikaye ◄◄◄
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●19 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- ►►► Hayal Gucuyle Savaşan Ordu Mukemmel Bir Hikaye ◄◄◄